Söylediğimiz, işittiğimiz ya da okuduğumuz sözcükler birbirimizle iletişimimizin yalnızca küçük bir bölümünü oluştururlar. Uzmanların dediğine göre yüz yüze iletişimlerde mesajların yüzde 70'i tek bir sözcük söylenmeden alınıp verilmekte. Buna sözsüz iletişim diyoruz.
Sözsüz iletişim nedir? Söylemediğimiz her şey: beden dilimiz, ne yaptığımız, nasıl hareket ettiğimiz, nasıl tepki verdiğimiz, başkaları ile birlikteyken onlara nasıl davrandığımız. Sözsüz iletişimin dokuz temel boyutu vardır. Fark Yaratan Hizmet uzmanları bunların her birini gayet iyi bilirler.
1. Yakınlık. İş arkadaşlarınızdan biriyle kendisinden bir kol boyu uzakta durarak konuşun. Birkaç dakika sonra burunlarınız arasında on beş santimetre kalıncaya kadar kendisine yaklaşın. Rahatsız mı oldunuz? Haklısınız. Aynı rahatsızlığı aranızda iki metre varken konuşmaya çalıştığınızda da duyarsınız. "Kişisel alanlar" kültürden kültüre değişir. Birçok insan karşılarındaki ile aralarında 30- 75 santimetrelik bir uzaklık kalmasını tercih ederler.
2. Göz teması. Müşterilerinizle göz teması kurmanız onları gördüğünüzü, ilgilendiğinizi, onlara birer birey olarak dikkatinizi verdiğinizi gösterir. Ancak burada bir denge konusunu vurgulamak gerekiyor: Amerikan kültüründe göz teması kurmayan kişilere kaypak ya da güvenilmez damgası vurulur; ancak karşıdakine gözünüzü dikip bakmak da onu rahatsız eder.
3. Sessizlik. Hiçbir şey söylemeden de iletişim kurabilirsiniz, kurmaktasınızdır da. Müşterileriniz konuşurken sizin susmanız temel bir nezaket kuralıdır, bu sırada başınızı sallamanız söylenenleri dinlediğinizi ve anladığınızı gösterir. Uzayan sessizlik İse müşterinizde ya dediklerini anlamadığınız ya da kendisiyle aynı fikirde olmadığınız izlenimini uyandırır. Arada bir "evet" ya da "anlıyorum" demek karşınızdakinin sözünü kesmeden onu dinlediğinizi gösterir.
4. Jestler. Sıkıca kavuşturulmuş kollar, ceplere sokulmuş eller, ya da sıkılı yumruklar gibi kapalı jestler sözsüz iletişime engel olurlar. Açık jestler ise insanların yanımızda olabileceğini, onlarla birlikte olmaktan rahatsızlık duymadığımızı gösterir. Jestlerimizin çoğu bilinçsizdir; örneğin, birçok insan üşüdüğünde kollarını kavuşturur. Bu nedenle müşterilerinizle birlikteyken sözsüz mesajlarınıza dikkat edin.
5. Duruş. Anneniz size hep dik durmanızı söylemişti değil mi? Ne kadar haklıydı! İyi bir fiziksel görünüş kendinize güvendiğinizi ve işinizi bildiğinizi gösterir. Müşteriniz konuşurken hafifçe ona doğru eğilmeniz söylediklerini önemli ve ilginç bulduğunuz izlenimini yaratır.
-
Yüz ifadesi. Hepimiz şu işaretleri okumayı biliriz: Yukarıya kalkmış kaşlar şaşkınlık ifadesidir; bir göz kırpma gizli bir anlaşama ya da ittifakı anlatır; kısılmış dudaklar karşı çıkmanın, geniş bir gülümseme dostluğun göstergesidir. Sesiniz çıkmasa bile yüz ifadeniz karşınızdakine bir şeyler anlatır.
-
Fiziksel temas. Bu konuda neyin uygun olup neyin uygun olmadığı büyük ölçüde duruma ve kişilere göre değişmektedir. El sıkmak her zaman geçerlidir, ama karşınızdakinin koluna dokunmak ya da kolunuzu omzuna atmak fazlasıyla kişisel kaçabilir. Pek çok iş ilişkisi için fiziksel temas konusunda "Azı karar, çoğu zarar" ilkesinden ayrılmayın.
-
Koku. Bu, beş duyumuz arasında önemi en az anlaşılandır; ama müşteri hizmeti veren kişiler başkalarına yakın durmak zorunda olduklarından özellikle onlar için önemli bir konudur. Ağır parfümlerden ve losyonlardan kaçının, bazı müşterilerin bunlara karşı alerjileri olabilir; ancak doğal vücut kokularına karşı da yeterince önlem alın. Sigara içiyorsanız kokusunun karşınızdakini rahatsız etmemesi için gerekeni yapın.
-
Genel görünüş. Adeta bir tiyatro oyununda görev alıyormuşçasına kendi rolünüzün gereğini yerine getirmelisiniz. Mavi bir iş tulumu mu yoksa gri takım elbiseler mi giydiğiniz yaptığınız işe, müşterilerle olan iletişiminize, özellikle de müşterilerin sizi nasıl görmek istediklerine göre değişir. Ne giyerseniz giyin değişmeyen kural şudur: Temiz ve özenli bir görünüş müşteride işinizi iyi bildiğiniz izlenimini yaratır. (İnsanların özensiz giyinmiş olmaları işlerini iyi bilmedikleri anlamına gelmez; ama bunu müşterilere kanıtlamaları biraz zor olur!
İPUCU: Bazen karşımızdakilere gönderdiğimiz sözsüz mesajlar söylediğimiz sözlerden daha güçlü, daha ikna edici olabilir, niyetimizi daha açık şekilde ortaya koyabilir. Sözsüz işaretlerimiz ile söylediğimiz sözler arasında uyumsuzluk varsa müşterimizin aklı karışır, ne yapacağını bilemeyebilir, ya da kendisine hizmet etmeyi gerçekten isteyip istemediğimiz konusunda kuşkuya kapılır. Bir hizmet uzmanı olarak işinizdeki başarınızın bir kısmı yüz yüze ve sözsüz iletişim becerilerinize bağlıdır.
Sözsüz İletişimin İşaretleri
Sözsüz iletişimin diğer yüzü müşterilerinizin sözsüz iletişim işaretlerini nasıl okuyacağınızı bilmektir. Hemen hemen herkes karşısındaki insana bakıp açıkça belli olan beden dilini okumayı bilir. Başkalarının ne zaman mutlu ne zaman kederli olduklarını, ne zaman huzurlu ne zaman sinirli olduklarını anlarız.
Bir insanı sosyal ortamlarda ya da müşterilerine hizmet verirken diğerlerinden çok daha rahat gösteren nedir? Diğerleri bu gibi durumlarda gergin, işin farkında değil gibi, duruma uygun olmayan davranışlar içindeyken o nasıl bu kadar iyi olabilmektedir? Araştırmalar aradaki farkın bilgimizi nasıl kullandığımızla ilgili olabileceğini göstermektedir. Topluma uyum sağlayabilen insanlar gördükleri beden dili işaretlerini okumayı ve onlara göre hareket etmeyi daha iyi bilirler. Diğerleri ise görmeyen gözlerle karşıdakine bakar, bakışları adeta "Lütfen durun ve şunu bir daha anlatın." der gibidir.
Müşteriler her kızdıklarında, akılları karıştığında ya da bunaldıklarında bunu dile getirmeyebilirler. Ama siz eğer mesajları "dinlemeyi" bilirseniz sözlü olanlar kadar sözsüz işaretleri de yakalayabilirsiniz. Bunları iyi kullanırsanız müşterilerinizin istek ve gereksinimlerini rahatça karşılar, hatta aşarsınız.
Sözsüz iletişimde başarı algılama yeteneğine bağlıdır.