Yenilikçiliğin bilgi yönetimiyle (BY) ne gibi bir ilişkisi olabilir? İnsana özgü ve yenilik yapma yeteneğimize büyük katkısı olan üç temel unsur vardır.
• Bellek: bilgiyi depolama ve yeni durumlarda tekrar kullanma yeteneği.
• İşbirliği: problemleri çözmek ve yeni fikirler üretmek için birlikte düşünme yeteneği.
• Yaratıcılık: bildiklerimizi yeni bileşimler halinde kullanma yeteneği.
Bilgi yönetiminin öğrenmemize, işbirliği yapmamıza ve yaratmamıza bir katkısı olabilir mi?
Bilgi yönetimi, örgüt teorisinin en hızlı gelişen kavramlarından biridir. Daha 1990'lı yılların başlarında pek bilinmeyen bir terimken, günümüzün en moda mesleki terimlerinden biri haline gelmiştir. Hatta, ayrı bir işlev haline bile gelmiştir: Çok sayıda örgüt artık —bilgi uzmanları arasından seçilmiş—bilgi müdürleri ve bilgi memurları istihdam ediyor.
Sanayi Devriminin ilk bölümünde yeni teknoloji, patent ve zanaat becerilerinin gelişmesi sayesinde, bilgi alet, süreç ve ürünlere uygulandı. Daha sonra ise, sanayileşmenin ve bürokrasinin merkezileşmesiyle birlikte, çalışma analizi ve zaman-ve-hareket incelemeleri sayesinde, bilgi insan çalışmasına uygulandı. Şimdi de üretkenlik ve rekabet üstünlüğü, bilginin kendi kendisine uygulanmasına bağlı bir şey haline geldi. Bilgi toplumunda, zenginlik yaratımı örgütlerin bilgiyi mevcut bilgiye ne kadar iyi uygulayabildiklerine bağlıdır. Başarı, bilgi işçilerinin katkısına bağlıdır.
Çok geniş tanıma göre, bilgi işçileri esas katkılarını el emeğinden çok bilgileriyle yapan kimselerdir. Sadece aldıkları eğitimin niteliğiyle veya mesleki statüleriyle tanımlanmazlar. Katkısını el emeği olarak değil de bilişsel olarak yapan herkes bilgi işçisidir.
Gittikçe daha çok sayıda iş, bunlara ne ad veriliyor olursa olsun, "bilgi çalışmasına özgü özellikler" kazanmakta. Bunun anlamı, operasyonel yöneticiler bakımından yeterince radikal. Bu türden işleri nasıl tanımlamalı? Bilgiyi şirket bilançolarında nasıl göstermeli? Onu nasıl ölçmeli? Onu ödüllendirmenin en iyi yolu ne olabilir? İnsanların sahip oldukları bilgiyi örgüt yararına kullanmalarını ve—hepsinden önemlisi—onu paylaşmalarını nasıl sağlamalı? Bunun için ne türden sözleşme ilişkilerinin kurulması zorunlu hale geliyor?
Bilgi işçilerinin üretkenliklerini ölçebilmek kolay değil. Basit bir örnek olarak, sahada çalışan bir satış yöneticisini ele alıyor. Böyle bir kişinin üretkenliği nedir?
"Toplam satış miktarı mı? Yoksa, tekil bir satıcının sattığı ürün bileşimine bağlı olarak büyük değişiklikler göstermesi söz konusu olabilecek, bu satışlardan elde edilen kâr mı? Yoksa, satış (ya da satışlardan edilen kâr) miktarının o bölgenin satış potansiyeli içindeki payı mı? Belki de bir satıcının üretkenliğinde merkezi olan şey eski müşterileri elde tutabilme yeteneğidir. Belki de yeni müşteri kazanma yeteneği esas olmalıdır."
Bu analizdeki karmaşıklık birçok başka bilgi işçisi için de geçerlidir.
Ne ki, zorlukların kökleri, geleneksel muhasebecilik açısından ortaya çıkanı sorunlardan çok daha derinlere gitmekledir. Bilgi işçileri bir örgüt için en temel olan üretim aracını kafalarının içinde taşımakta ve onun mülkiyetini kendi ellerinde tutmaktalar: bilgi. Ellerinde tuttukları "know-how" ve "know-what" bir tür kişisel "sermaye" haline gelmiştir. Sahip oldukları bilgi onları güçlendirmekte, kontrol edilmelerini zorlaştırmakta ve pazarlanabilirliklerini artırmaktadır. Bilgi işçilerinin kendilerini iş-görenler olarak değil de profesyoneller olarak görmesinin nedeni de belki buradan ileri gelmektedir. Sadakatten çok öz motivasyonla hareket etmeye daha yatkındırlar. Nitekim, kolektif bir işyerine bağlılığa vurgu yapan ve profesyonel şebekelerin görece gevşek sosyalleştirici kültürünü yeğleyen geleneksel yönetim kültürü içinde kendilerini rahatsız hissedebilirler.
Yeniliği gerçekleştirecek insanlar bunlardır. Bilgi çalışmasında mutlak olan yeniliktir: Yeniliğin enformasyona, fikirlere, bilişsel becerilere ve yaratıcılığa olan talebi, diğer bütün çalışmalarda olduğundan daha fazladır. Yenilikçi bir ekibin üyeleri, tanım gereği, bilgi işçileridir.
O halde, yenilik yapma yönetimi demek, bilgiyi yönetmek kadar bilgi işçilerini de yönetmek demektir. Bilgi işçilerinin etkinliğini belirleyen şey, mekanik verimlilik ölçülerinden çok, sahip oldukları uzmanlıkları ve problem çözme becerileridir.
Ama yenilik bundan daha fazlasını gerektirir; bilgi işçilerinin aynı zamanda bilgiyi paylaşabilmeleri, ekip içinde ve projeler üzerinde çalışabilmeleri, geleneksel yönetsel yapılar dışında üretken çalışma ilişkileri kurabilmeleri ve kendi çalışmalarının sorumluluğunu üstlenebilmeleri gerekir.