Bir insanın yüreğine ve ruhuna dokunduğunuzda onda yankılanırsınız.
Sahici bir anlaşmaya bağlanmak için kendi yüreğinize ulaşmalı ve diğer insanla birlikte yankılanmanın arayışında olmalısınız.
Özellikle ABD'de "Söylediklerinle aynı fikirdeyim" sözü yerine "Söylediklerin bende yankısını buluyor" deyişini kullanma eğilimi vardır. Burada önemli bir fark söz konusudur. Aynı fikirde olmak rasyonel bir düşünme sürecinin sonucudur ve diğer kişi tarafından sunulan eşanlamlı fikirlerin kabulünü gösterir. Yankılama (psikolojik bağlamda) duygusal bir ahengi içerir. Bir de manevi öğesi vardır. "Söylediklerin bende yankısını buluyor" sözü duygusal bir akortun çalınmasını ve "Bu kişi benimle aynı lisanı konuşuyor, benim dalga boyumda" duygusunu verir.
Bu bağlamda ilgili sözcük "uyum"dur. Bir uyuma ulaşmak orada ahengin ve birliğin olduğuna işaret eder. Uyumun duygusal ve manevi unsurlarını barındırır. Yankılama, bir akora dokunduğunuzda meydana gelir ve bir akisle geri yansıtılır. Uyum ile yankılama arasındaki temel fark, ilki "resmi" iken ikincisi daha gayri resmi ve kendiliğinden bir süreçtir.
Olumlu hiçbir duygusal akorta vurulmadığında ahenksizlik meydana gelir. İfade edilen sözcükler gergin ve olumsuz duygular üretir. Ahenksizliğin uyuşmazlık ve anlaşmazlıkla olan ilişkisi, yankılamanın uyum ve anlaşmayla olan ilişkisiyle aynıdır.
Uygulamada, yankılama bir başka kişinin sadece düşünceleriyle değil (söyledikleriyle ifade edildiği gibi), aynı zamanda bu düşüncelerin temelini oluşturan duygularla da bağlanmak için onun dalga boyuna ayarlanmak demektir. Fikirler ve duygular karşılıklı berraklık, denge ve bir yankı bulduğunda anlayış ve ahenk doğar. Bu yankılanmadır. İki ses bir olur. Bu birliktir. "Aynı dili konuşuyoruz." "Aynı dalga boyundayız."
Herhangi bir kuruluşta aranır olmak bu türden bir yankılamayı gerektirir. Yabancıların olduğu bir odaya girildiğinde dalga boyuna çabucak ayarlanma ve aynı dalga boyunda olduğunu açık bir biçimde geri yansıtma becerisi geliştirmek gerekir. Bu sizi onlara sevdirecek ve bir tepkinin kıvılcımını ateşleyecektir: "Bu kişi içimizden biri gibi." Sadece söylediklerinizin ve onları söyleyiş biçiminizin onların duygusal akortlarına dokunması (ve ayrı şekilde tersi) nedeniyle, sizinle birlikte çalışırken sağlanabilecek ahengi hissedeceklerdir.
Mükemmel ilişki becerileri olan insanlarda diğerleriyle yankılanma becerisi doğal bir biçimde vardır. Fakat sizin genlerinizde bu olmasa bile kendinizi diğerlerinin tepkilerine, sizin tepkilerinizi de diğerlerine duyarlı hale getirerek bu beceriyi geliştirebilirsiniz. İnsanların gönderdikleri bütün o küçük işaretlere odaklanarak ve onların anlamına kafa yorarak pratik yapabilirsiniz. O zaman etkili biçimde tepki verebilirsiniz. Örneğin, sık sık gözlerini kaydıran ve konuşurken yüzünüze bakmayan birine güvenir miydiniz? Yüzünde devamlı yapmacık bir gülümseme olan birine karşı nasıl tepki verirdiniz? Kayan gözler ve yapmacık gülümsemeler yankılanmanın önündeki engellerdir ve insan davranışının bu ufak ayrıntılarına karşı duyarlılığınızı geliştirmeniz gerekmektedir. Bunlar size çok şey anlatır.
Vücut dilinin bu yönleri insan davranışını (onu yönlendiren manevi güçlerle birlikte) renklendiren duygusal sezgilerdir ve eğer kendinizi onlara duyarlı hale getirmeyi başaramazsanız, diğerleriyle yankılanma ve aranır olma şansınız çok az olacaktır.
Uygulamalar:
Meslektaşınız veya patronunuzla ciddi bir tartışmaya girdiğinizde kendinize "Söylediği şey bende yankı buluyor mu?" diye sorun. Eğer yanıt "evet" ise anlaşmaya varma ihtimaliniz "hayır" yanıtına nazaran daha fazladır.