Üstünüzü Yönetmek
Üstünüzü Neden Yönetmelisiniz?
Bir arkadaşınızla laflarken ona, yeni işinin nasıl gittiğini soruyorsunuz. Sizi, "Üstümü yönetmeye başladığımdan beri her şey çok daha iyiye gidiyor" diye yanıtlıyor. Bunun üzerine utanıyorsunuz. Size göre "üstünüzü yönetmek" kulağa iğrenç geliyor—ve politik manevra kokuyor.
Ancak üstünüzü yönetmek, politik bir oyun değildir. Aksine, üstünüzle birlikte, her ikiniz için de önemli olan hedefler doğrultusunda çalışmanıza—bu hedeflere kendi ağırlığınızı katmanıza olanak veren bilinçli bir yaklaşımdır. Üstünüzü yöneterek patronunuzla üretken bir çalışma ilişkisi kurarsınız ve şirketinize değer katmak için güçlü yanlarınızı birbirini tamamlayacak şekilde kullanırsınız.
Üstünüzü yönetmek için; patronunuzla olumlu, üretken bir çalışma ilişkisinin nasıl kurulacağını, patronunuzla etkin bir iletişimin nasıl geliştirileceğini (yöneticinizin fikirlerine ve önerilerine katılmamak dahil) ve çalışma önceliklerinin üstünüzle nasıl müzakere edileceğini bilmek gibi bir dizi beceride uzmanlaşmanız gerekir.
Bu eğitim , bu becerileri geliştirmeniz için kullanışlı tavsiyeler, stratejiler ve pratik araçlar sunuyor—böylece sizin kadar patronunuz ve kurumunuz da üstünüzü yönetmenin tüm olanaklarından yararlanabilecektir.
Temel Bilgiler
Üstünüzü yönetmek, sizin, patronunuzun ve kurumunuzun yararına olan, üzerinde mutabık kalınmış hedefler doğrultusunda yöneticinizle birlikte çalışmanıza ilişkin bilinçli bir yaklaşımdır. Bu, politik bir manevra değildir; aksine, şirketinize olduğu kadar size ve yöneticinize de yarar sağlayacak kararlar alma konusunda yöneticinizi etkileme sürecidir.
Üstünüzü yönetmenin yararları
Üstünüzü yönetmek: Çoğu insana bu terim manipülasyon, sirkede "yakınlaşmak" ya da kariyerinde ilerlemek isteyenlerce sergilenen su katılmadık dalkavukluk kokar. Ancak üstünüzü yönetmek bunların hiçbiri değildir. Tersine, can alıcı öneme sahiptir ve bunun sağlam gerekçeleri vardır. Üstünü yönetme sanatında uzmanlaşanlar, yalnızca kendileri için değil aynı zamanda patronları ve şirketleri için de en iyi işi çıkarmak adına ihtiyaç duydukları kaynakları alırlar. Aynı zamanda, patronlarıyla karşılıklı saygı ve anlayışa dayalı, sağlıklı, üretken bir çalışma ilişkisi yürütürler. Kendilerinin ve yöneticilerinin güçlerini, zayıflıklarını, hedeflerini, çalışma tarzlarını ve ihtiyaçlarını bilirler.
Üstünü yöneten insanlar, kendileri ile patronlarının karşılıklı olarak birbirlerine bağımlı olduklarını da bilirler. Peki, bu karşılıklı bağımlılık neye benzer? Patronunuz sizin işbirliğinize, güvenilirliğinize ve dürüstlüğünüze ihtiyaç duyar. Ve siz de patronunuzun, şirketinizin kalanıyla bağlantılar kurmasına, öncelikleri belirlemesine ve kritik kaynakları (ister personel, finansman ya da ekipman ister sorumluluklarınızı başarmanız için gereken diğer kaynaklar) sağlamasına ihtiyaç duyarsınız.
Ustaca alındığında üstünüzü yönetmek, yalnızca sorunlar hakkında konuşmak, onları yok saymak ya da örtbas etmek yerine sorunlara çözüm geliştirmek için uygun uzmanlığın ve kaynakların tümünden istifade ederek yönetim sürecinin bütününü rahatlatır. Yöneticinizle kurduğunuz güçlü bir ilişki, etkinliğinizi artırabilir ve çalışma hayatınızı kolaylaştırabilir. Aynı zamanda şunları yapmanıza da yardımcı olur:
• Aranızda açık bir iletişim geliştirir; böylece yöneticiniz, görüşlerinize ve fikirlerinize daha açık olur.
• Kurumu destekler. Yöneticiniz ve siz, birer partner gibi çalışarak kendi çalışma grubunuzun ötesinde sonuçlar elde etmeye önemli katkılar sunabilirsiniz.
Üstünüzü yönetmenin yararlarını şu örnekte daha iyi görebilirsiniz: Resmi bir çalışma tarzı olan yeni müdür Bekir, gevşek ve daha sezgisel tarzdaki bir astının yerine bir başkasını getirdi. Bekir, yazılı raporları ve planlanmış toplantıları tercih ediyordu. Astlarından biri olan Ayca, üstünü yönetmenin önemini biliyordu. Bekir'in istediği enformasyon çeşitlerini ve sıklığını tespit ederek onun çalışma tarzını gözlemledi. Bekir'le toplanmadan önce arka plan raporlarını ve toplantı gündemlerini ona gönderdi. Sonuç, tüm ekibin performansını artıran oldukça üretken toplantılar ve yenilikçi sorun çözümleri oldu.
Üstünüzü yönetmemenin tehlikeleri
Yöneticinizle aranızda güçlü bir ilişki olmazsa yanlış anlamalar ve iletişim eksikliği, grubunuzun müşterilere hizmet vermede ve ticari hedeflerinizi gerçekleştirmede kullanacağı zamanı ve ilgiyi başka yöne çevirir. Eğer bu ilişkiyi ihmal ederseniz, sizin ve yöneticinizin hedef ve önceliklerinin arasından, taraflardan biri veya her ikisi için düş kırıklığına ve memnuniyetsizliğe neden olacak bir uçurum oluşabilir. En iyi ihtimalle sizinle yöneticiniz arasındaki iletişim başarısız olur veya bu iletişimden mümkün olduğunca kaçınılmaya çalışılır. Ve değer kaybeden performans değerlendirme oranınız zam, terfi ve kariyer açılımı şansınızı azaltabilir. Üstünüz, etrafınızda dolanarak sizi çalışmaya zorlanabilir ve size bağlı çalışanları yönlendirmeye başlayabilir.
Sizinle yöneticiniz arasındaki zayıf bir ilişkinin, kurumun geneli için de olumsuz sonuçları olabilir. Yöneticinizle aranızda ortak hedef ve amaçlar için bir taahhüt bulunmazsa, departmanınızın veya ekip ve kurumunuzun tümünün bilanço sonuçları zarar görebilir. İletişim bozuklukları, ekibinizde, etkin olmanın çok altında bir performansla sonuçlanacak yanlış anlamalara ve düşük bir morale neden olabilir. Ve düşük morale gelince, bu da müşteri ilişkilerini zedeleyebilir.
İşte, bir kişi üstünü yönetme konusunda başarısız olursa nelerin gerçekleşebileceğine ilişkin bir örnek: Bekir'in çalışma tarzını anlamak ve ona uyum sağlamak için elinden geleni yapan Ayçayı hatırladınız mı? Bekir'in grubundaki bir başka yönetici olan Aykut, bu şekilde çaba göstermedi. Bekir'in tarzını fazla kontrollü buldu. Bir toplantıdan ya da sorun-çözümü oturumundan önce Bekir'e nadiren bir arka plan enformasyonu gönderdi ve Bekir'le buluştuğunda, ondan gelen beklenmedik sorulara genellikle hazırlıksız yakalandı. Toplantılarını verimsiz ve yararsız bulan Bekir, en sonunda Aykut'un istifa etmesini istedi.
Araştırmalar insanların çoğunun üstünü yönetmeyi "iyi bir evliliği olmak gibi" değişmeyen bir süreç olarak düşünmeyi elverişli bulduğunu söylüyor. Davranışlarınızı, eşinize göre yeterince değiştirdiğinizi söyleyerek ortalarda dolanamazsınız. Hepimiz, bizim için önemli olan ilişkilerde davranışlarımızı günlük olarak değiştirme işinin içindeyiz. Ancak bir kez patronunuzla güvenilir, karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki kurduğunuzda, oluşturduğunuz sağlam zemin, bu ilişkiye bakmak ve beslemek için gereken zamanı azaltacaktır.
Üstünüzü yönetmenin önemini teslim ettikten sonra, yöneticinizle karşılıklı yarar sağlayan bu ilişkiye başlamanın en iyi yolu nedir? Takip eden bölümler, çok önemli üç uygulamayı kapsıyor: Patronunuzla olumlu, üretken bir ilişki geliştirmek, yöneticinizle etkin iletişim kurup anlaşmazlıkları stratejik olarak ele almak ve yöneticinizle stratejik müzakereler yürütmek. İşe patronunuzla iyi bir ilişkiyi nasıl kuracağınıza odaklanarak başlayacağız. Ama önce, üstünüzü yönetme konusunda mevcut kapasitenizi sınamak için "Üstünüzü ne kadar iyi yönetiyorsunuz?" başlıklı kişisel değerlendirme formunu tamamlayın.
Yöneticinizle ilişkinizi biçimlendirmenin başlıca sorumluluğunu üstlenmek sizin yararınızadır. İleriye yönelik böylesi bir yaklaşımla, güven ve uyuma dayalı bir temel oluşturarak tarzınız ve ihtiyaçlarınızla örtüşen bir ilişki geliştirmede çok yol kat edersiniz. Başlangıç için yöneticinizin, ilişkinize verdiğiniz değeri bilmesini sağlayın. Sizi harekete geçirmesi için bir kriz beklemeyin.
Güç farklılıklarını kabul etmek
Profesyonel hayatınızdaki her ilişki—ister kilit müşterilerle ya da tedarikçilerle, ister bayilerle olsun—iş yaşamınız için önemlidir. Patronunuzla ilişkiniz de bu önemli ilişkilerden biridir.
Ancak, patron-ast ilişkisi özel bir durumdur, çünkü burada güç farklılığı söz konusudur. Doğrudan söylemek gerekirse, patronunuz sizi kovabilir ama siz onu kovamazsınız. Bu güç farklılığı, yöneticinizle etkileşim dinamiklerinizi her zaman etkileyecektir.
Hareketleriniz patronunuzun kararları tarafından sınırlandığı zaman, patronla astı arasındaki güç farklılığının bazı hayal kırıklıklarıyla sonuçlanabilir. Bir yöneticinin bu hayal kırıklıklarını ele alma yöntemi, büyük oranda, otorite figürlerine bağlılık eğilimine dayalıdır.
Uzmanlar, bir yönetici ile patronu arasındaki güç farklılığı gerçekliğine verilen iki yaygın tepkinin anlaşılmasını ve bunlardan kaçınılmasını tavsiye ederler:
• Bağımlılık karşıtlığı. Bağımlılık karşıtı yöneticiler bilinçsizce patronlarının otoritelerine içerlerler. Patronu neredeyse kurumun bir düşmanı olarak görerek, yalnızca kavga etmek için tartışma (özellikle otoriter patronlara karşı) başlatabilirler.
• Bağımlılık. Bağımlı yöneticiler, öfkelerini içlerine gömerler ve patronlarının aldığı kararın zayıf olduğunu bilseler bile itaatkâr davranırlar.
Eğer otoriteye karşı yukarıdaki davranış biçimlerinden herhangi biri sizin için geçerliyse, değişmek size zor gelebilir. Ancak, bu iki uç noktanın ve bu noktalar arasındaki uçurumun farkında olarak, eğilimlerinizin nereye denk geldiğini ve bu eğilimlerin patronunuzla ilişkinizi olumsuz bir şekilde nasıl etkileyebileceğini daha kolay görürsünüz.
İlişki geliştirme sürecini nasıl yürütebilirsiniz?
Aşağıdaki kurallar, yöneticinizle üretken bir ilişki geliştirmenize yardımcı olabilir:
• İlişkiyi bir ortaklık gibi düşünün ve ortak hedeflerinizin ayrımına varın.
• Karşılıklı beklentilerinize, kilit sorumluluklarınıza, performans standartlarınıza ve başarı ölçütlerinize dair bir anlaşmaya varın.
• Yöneticinizden, kendi amaç ve hedeflerini sizinle paylaşmasını isteyin. Böylelikle, kuruma verdiği performans taahhütlerini yerine getirmesine yardımcı olabilirsiniz.
• Yöneticinizin, onun için neler yapabileceğinizi bilmesine izin verin.
• Yöneticinize, onun tercih ettiği tarzla uyumlu bir şekilde enformasyon sunun.
• Yöneticinizin ihtiyaç duyduğu sonuçları sağlayın.
Ve mümkün oldukça bu ihtiyaçları aşın.
• Dürüst ve güvenilir olun.
• Geribildirim verirken ve tavsiyede bulunurken savunucu olmak yerine açık ve anlayışlı olun.
• Bir kriz ortaya çıkmadan önce, olası sorunları zamanında öngörün ve yöneticinizi ikaz edip onunla bu sorunları paylaşın. Sorunları, ortaya çıkmadan önce önlemek için çözümler yaratma konusunda birlikte çalışın.
Yöneticinizin zamanını akıllıca kullanın. Önemsiz meselelerle yöneticinizin zamanını ve kaynaklarını harcamayın.
Örnek Olay:1
Siz Olsanız Ne Yaparsınız?
Cem’i Tanımak
Ankara'da bulunan ulusal bir piyasa araştırması ajansı olan ABC Ajans'ta bölüm yöneticisi olarak işe alınmıştı. Fatma İsveç'ten geliyordu, bu yüzden yeni üstü olan bölümün başkan yardımcısı Cem’i henüz tanımaya başlıyordu. İşte birkaç hafta geçirdikten sonra Fatma, Cem hakkında birkaç şey öğrendi. Örneğin Cem, Fatma'yla ayrıntıları konuşmadan önce konular hakkında yazılı raporlar isteme eğilimindeydi. Ayrıca, pazartesi sabahlan ilk iş olarak ona bir şeyler sorulduğunda aksileşiyordu.
Fatma, üstünü daha iyi anlamadan onunla etkin bir iletişim kuramayacağını ya da işbirliği yapamayacağını biliyordu. Ancak daha neler bilmesi gerektiğinden emin değildi.
Siz olsanız ne yaparsınız?
İpucu: Yöneticinizi partneriniz yapın. Ona düşman rolünü vermeyin.
Şöyle Yapabilirsiniz.
Cem’in bir dinleyici mi yoksa okur mu olduğunu ve enformasyonu hangi zamanlarda almaktan hoşlandığını anlamanın yanı sıra Fatma, Cem’in hedeflerinin ve bunların içerdiği günlük baskıların neler olduğu hakkında öğrenebileceği kadar çok şey öğrenmeli. Fatma, Cem’in profesyonel olarak ne elde etmeyi umduğunu ve kendi rolünde ne tür zorluklarla uğraşması gerektiğini bilerek, grubu içindeki çabalarıyla Cem’in amaçlarının desteklenmesine yardımcı olabilir. Sözgelimi, eğer Cem’in amaçlarından biri bölümdeki maliyetleri kısmaksa, Fatma bu amacı, grubunun işlemlerinde veya sistemlerinde açığa çıkan fazlalıkları düzenleme yollarını tespit ederek destekleyebilir. Üstünüzü hedeflerini desteklemek, üstünüzü yönetmenin temel bileşenidir.
Yöneticinizi anlamak
Yöneticinizle ilişkinizi geliştirmek için, dünyayı onun gözleriyle görebilmeniz gerekir. Karşılaştığı baskıları belirlemeye çalışın. Onun bakış açısını anlamanız ve ortak bir zemin aramanız sizin için kritiktir. Ayrıca, yöneticinizin güçleri, zayıflıkları, kurumsal ve kişisel hedefleri, ilgi alanları ve tercih ettiği çalışma tarzı hakkında öğrenebileceğiniz kadar çok şey öğrenin. Kör noktalarının ve tetikleyici anlarının farkında olun; böylece, bunlar ortaya çıktığı takdirde uygun bir karşılık verebilirsiniz.
İpucu: Dünyayı yöneticinizin gözlerinden görmeye ve fikirleri onun bakış açısına göre konumlandırmaya çalışın.
Yöneticinizi çok çeşitli yollarla tanıyabilirsiniz. Sözgelimi, yönetim tarzını, sevdiği ve sevmediği şeyleri ve herhangi bir benzersiz ihtiyacım ona açıkça sorun. Yöneticinize ilişkin görüşleri hakkında başka ekip üyeleriyle konuşun, tavsiyeleri ile geribildirimlerini isteyin. Son olarak,
hedeflerin peşine düştüğü ve başkalarıyla etkileşime girdiği zamanlarda yöneticinizi yafandan gözlemleyin. İşine karşı davranışı ve yaklaşımı, onunla en iyi şekilde nasıl çalışılabileceği hakkında akla neler getiriyor?
"Patronunuzun çalışma tarzına uyum sağlamak" başlıklı tablo, kendinizi patronunuzun tercihlerine en iyi nasıl uyarlayacağınızı belirlemeniz için sormanız gereken soruları gösteriyor.
Kendinizi anlamak
Yöneticinizi anlamanızın yanı sıra, kendiniz ve nasıl çalıştığınız hakkında da net bir anlayış oluşturmanız gerekir. Bunun nedeni şudur; siz, bu ilişkinin önemli bir yansısınız.
Yöneticiniz hakkında sorduğunuz soruların aynılarını kendinize sorun. Somut olarak söylemek gerekirse, kişisel çalışma tarzınız nedir? Güçleriniz, zayıflıklarınız, kör noktalarınız ve tetikleyici anlarınız neler? Kendinizin ve yöneticinizin nasıl çalıştığını bir kez anlarsanız, birbirinizin güçlerini nasıl artıracağınızı ve zayıflıklarınızı nasıl azaltacağınızı öğrenebilirsiniz.
Kendi hareketleriniz ve tepkileriniz üzerinde yöneticinizinkilerden daha fazla kontrol sahibi olduğunuzu aklınızda tutun. Yöneticiniz hakkında bildiklerinizi kullanarak, her ikiniz için de işe yarayan bir etkileşim tarzına ulaşmak için yaklaşımınızı elinizden gelen en iyi şekilde değiştirin.
Beklentileri yönetmek
Beklentileri açık bir şekilde ortaya koymak, patronunuzla üretken bir çalışma ilişkisi kurmanızda önemli bir adımdır. Yöneticinizden, sizden beklentilerini tarif etmesini isteyin. Eğer yöneticiniz beklentilerini rahatça ifade edemezse ona, bu beklentilerden anladığınız şeyleri ana hatlarıyla ortaya koyan, resmi olmayan yazılı bir not göndererek geribildirim ve görüş birliği isteyin. Sonraki bir takip toplantısında, tamamlanmamış herhangi bir meseleyi açıklığa kavuşturun.
Eğer yöneticiniz, bir toplantıyı yazılı bir aktarmadan daha olumlu karşılıyorsa, karşılıklı rollerinizi, sorumluluklarınızı ve başarı ölçütlerinizi görüşmek üzere bir dizi resmi olmayan görüşme düzenleyin. Ayrıca düzenli olarak geribildirim isteyerek, patronunuzun beklentilerinin değişip değişmediğini saptayabilirsiniz.
Her yöneticinin, kendi departmanının ya da şirketinin stratejik planlarına bağlı farklı beklentileri olmasına karşın, pek çok yönetici, astlarından belli davranışlar bekler. Aşağıda bu davranışlara örnekler bulacaksınız:
• Fikirler sunun. Yaratıcı fikirlerinizi patronunuza sunmaktan utanmayın. O bunları duymak isteyecektir. Çünkü abartılı ya da çılgın fikirler bile ekibinizin çalışmasında çarpıcı, beklenmedik başarıları ateşleyebilir.
• Kendi ekibinizin zorluklarıyla ilgilenin. Size bağlı kişilerden biri, yükümlülüklerinin gerisine düştüğünde, bireyler arasında ani bir çatışma baş gösterdiğinde ya da bir kriz patlak verdiğinde müdahale edin. Ve kötü haberleri patronunuza bizzat iletin.
Meslektaşlarınızla işbirliği yapın. Sizin ile kurumunuzdaki eş düzey yöneticiler arasındaki farklılıkların üstesinden gelin. Böylece birlikte etkin bir şekilde çalışırsınız—birbirinizi sevmeseniz bile.
Girişimler başlatın. Kanıtlanmamış fikirlerle, özellikle işlevsel sınırları ya da birim sınırlarını geçen fikirlerle birlikte anılmaya isteksiz olmayın. İşlevler arası girişimler ve projeler için gönüllü olun.
Kendi astlarınızı geliştirin. Çalışanlarınızın gelişimlerine, kendinizinkine gösterebileceğiniz kadar —daha fazla değil—ilgi gösterin. Yapıcı eleştiriler sunmak için kendi yolunuzdan ayrılın ve ihtiyaç duyduklarında onlarla övünün. Özel, açık ve yararlı geribildirimler sağlayarak performans değerlendirmelerine zaman ayırın ve buna büyük özen gösterin.
Gündemi takip edin. Düzenli olarak haberleri okuyun ve izleyin. Dünyada olup bitenler, ekibinizin içinde, şirketinizin piyasasında ve firmanın rekabet sahasında olup bitenleri etkiler. Ayrıca, şirketinizin müşterileri açısından nelerin olup bittiğini de bilin —nasıl değişiyorlar, teknoloji ile dünyadaki gelişmeler onların planlarını nasıl etkiliyor.
• Kendi büyümenizi sürdürün. Devamla bir eğitimin ve gelişimin peşinde olun. İlla ki gece derslerine katılmanız ya da yeni bir lisans programına başlamanız gerekmiyor. Bunun yerine, yeni insanlar ve fikirler ortaya çıkarın. Patronunuzdan geribildirimler almaya çabalayın ve çaba gerektiren atamaları kabul edin. Bu deneyimlerin tümü, bir yönetici olarak gelişiminizi ilerletir.
• Her sezonun oyuncusu olun. Olumlu hareket ve davranışlarınızı zor zamanlarda da sergileyin. Çalışanlarınızı motive ve teşvik etme yeteneğinizi, etrafınızda ne yaşanırsa yaşansın sürdürmelisiniz.
İpucu: Bir sorunu başarıyla ele aldığınız ya da bir fırsatı yakaladığınızda, yöneticinizin katkılarını ve liderliğini açıkça kabullenin.
Yöneticinizden ne beklediğinizin bilinmesini sağlamanız da sizin için önemlidir. Yüz yüze bir toplantıda beklentilerinizi açıklığa kavuşturun ve anlaşmaya varın. Sözgelimi, "Bu projede etkin olmam için, birimimizin stratejik önceliklerinin neler olduğuna ve bu öncelikleri desteklemek için hangi kaynaklara sahip olduğumuza ilişkin net yönlendirmelerinize ihtiyaç duyuyorum." Kilit nokta, beklentilerinizin gerçekçi olup olmadığını bulmak için
onları iletişime açık hale getirmektir. En önemlilerini kabul etmesi için patronunuzu ikna edebilirsiniz.
Eğer beklentileriniz yöneticinizinkiyle uyuşmazsa, her ikiniz için de uygun olacak bir anlaşmayı müzakere etmeye çalışın. Bu anlaşmayı periyodik olarak yeniden değerlendirin ve ihtiyaç duydukça değiştirin.
Beklentiler 1: olasılıklar, özellikle başarı ve kazanç olasılığı
Ancak diğer departmanların liderleri, müşteriler ve tedarikçiler üzerindeki etkinizin çevresini genişletirken, insanları bulundukları yere göre işe alın, onların olmalarım istediğiniz yere göre değil. Yani, birisini etkilemeye çalışmadan önce bu kişinin zihniyetini anlamaya özen gösterin. Sözgelimi, bir başka departmanın başını, patronunuzun savunduğu bir girişimi desteklemek konusunda ikna etmek istiyorsanız, ilk olarak bu girişime arka çıkmanın meslektaşınıza kendi departmanı için önemli sorunları çözmek konusunda nasıl yardımcı olabileceğini belirleyin.
Yöneticinizin hedeflerine katkı sunmak
Yöneticinizin hedeflerinizi desteklemesini umduğunuz ve beklediğiniz gibi, siz de yöneticinizin hedeflerini desteklemek için yapabileceğiniz her şeyi yapmalısınız. Yöneticinizin ve tüm ekibinizin iyi görünmesini sağlamak için, kurum içindeki etkinizi ve ilişkilerinizi kullanabilirsiniz.
Sözgelimi, yöneticinizin hedefleri üzerinde tesiri olabilecek etki alanınızın çevresini genişletebilirsiniz—diğer departmanlar, müşteriler ve tedarikçiler gibi. Açıklamak gerekirse, eğer diğer departmanların başındaki insanlarla olumlu çalışma ilişkileriniz varsa sizin departmanınıza yardımcı olabilecekleri—gerekli enformasyonu, gerekli personeli ve başka önemli kaynakları sağlayarak—yolların çabucak farkına varırsınız.
İpucu: Hedef ve amaçları elde ederek ya da aşarak, yöneticinizin—ve kurumunuzun—iyi görünmesini sağlayın.
Ayrıca, etki çevrenizi genişletirken, üzerlerinde otoritenizin eksik olduğu başka kişilerin hareketlerini etkilemek için de uğraşmanız gerekeceğini bilin. Bu gibi durumlarda tavsiye vermek, geribildirimde bulunmak, tepkilerinizi ve bakış açılarınızı paylaşmak, söz konusu başka kişilerle ilişkilerinizde dişe dokunur "yatırımlar" oluşturur.
Son olarak, etkinizi ortaya koymak ve yöneticinizin hedeflerine en etkin şekilde katkıda bulunmak için bazı kontrolleri başkasına bırakmanız ve başkalarını, özellikle kendi çalışanlarınızı yetkilendirmeniz gerekebileceğinin bilin.
Örneğin, size bağlı kişilere mikro yönetim uygulamak yerine onlara görev vererek, ekibinizin ya da departmanınızın (ve böylece patronunuzun) öncelikleri açısından önem taşıyabilecek yeni becerilerde uzmanlaşmalarına olanak sağlarsınız.
Yöneticinizle İlişki Kurmak için Atılacak Adımlar
1. Kendi tarzınızı ve yöneticinizinkini bilin, bakış açılarınızı anlayın.
Yöneticinizin liderlik tarzını, sevdiği ve sevmediği şeyleri ve de benzersiz ihtiyaçlarını anlamaya çalışın. Daha sonra, aynı noktaları kendi açınızdan da netleştirin. Yöneticiniz hakkında bildiklerinizi kullanarak, her ikiniz için de uygun olan bir etkileşim tarzına ulaşmak için kendi yaklaşımınızı yapabileceğiniz en iyi şekilde değiştirin.
2. Birlikte nasıl çalışacağınızı belirleyin.
Çalışma ilişkinize kurallar getirmeye önayak olun—örneğin, iletişim biçiminiz ve bunun sıklığı, karar alma yetkinizin sınırları (hangi kararları kendi başınıza alabilirsiniz ve hangilerini yöneticinizle birlikte yürütmeniz gerekir?), olası sorunlardan birbirinizi nasıl haberdar edeceğiniz ve bunlara nasıl yaklaşacağınız, geribildirim değiş tokuş etme mekanizmalarınız ve zamanlamanız.
3. Hedef ve beklentilerinizde anlaşın.
Rollerinizi, sorumluluklarınızı ve başarı ölçütlerinizi tartışmak üzere resmi olmayan bir dizi görüşme düzenleyin. Eğer yöneticiniz yazılı olarak iletişim kurmayı tercih ediyorsa yöneticinize, onun beklentilerinden anladıklarınız ile ondan ne beklediğinizi ana hatlarıyla ortaya koyan bir yazı göndererek geribildirim isteyin. Daha sonra, takip eden konuşmalarda tamamlanmamış meseleleri açıklığa kavuşturun. Son tarihleri ve teslimatları tanımlarken olabildiğince açık olun.
4. Hedefleriniz ile etkileşim sürecinize tekrar dönün ve gerektiğinde düzeltmeler yapın.
Hedefleri ve beklentileri gözden geçirmek ve değişip değişmediklerini ya da değişmeleri gerekip gerekmediğini belirlemek için yöneticinizle belli aralıklarla bir araya gelin. Benzer şekilde, ilişkinizi açık olarak tartışmalı, nelerin işe yarayıp nelerin yaramadığı üzerine geri bildirimlerinizi paylaşmalısınız. Öğrendiklerinizi, etkileşim sürecinizi düzeltmek için kullanın ve düzeltmelerinizin etkin olup olmadığını görmek için tanımlanmış zaman dilimlerinin içinde yeniden gözden geçirin.
Yönetiniz ile iletişim kurmak
Patronunuzla aranızda olumlu bir çalışma ilişkisinin olması—ister yüz yüze ister yazılı olsun—etkin iletişime bağlıdır. Aşağıdaki bölümlerde; yöneticinizin iletişim tarzını anlamak, üretkenliğinizi artırmada iletişimi geliştirmek, dinlemek ve soru sormaktan etkin şekilde yararlanmak ve karşılıklı olarak çekici çözümlere ulaşacak şekilde yöneticinizin fikirlerine karşı çıkmak için yararlanacağınız yol gösterici ilkeler bulacaksınız.
Yöneticinizin iletişim tarzını anlamak
Hepimizin iletişim konusunda tercihleri vardır; enformasyon edinme, sorun çözme ve karar almada hangi tarzları tercih ettiğimiz de buna dahildir. Patronunuzla, onun tercih ettiği tarzla örtüşen bir iletişim kurmanız, olumlu ve üretken bir ilişki geliştirmede size çok yol kat ettirebilir.
Bunların hepsi, yöneticinizin iletişim tarzını anlamanızla başlar. İlk olarak, onun bir dinleyici mi yoksa okuyucu mu olduğunu belirleyin. Ve ona enformasyonu bu belirleme ışığında sunun. Dinleyiciler, enformasyonu önce duymak ve daha sonra okumak isterler. Okuyucular ilk olarak yazılı raporları görüp daha sonra bunlar hakkında sizinle konuşmaktan hoşlanırlar.
Aynı zamanda, yöneticinizin ayrıntılı olguları ve sayıları mı, yoksa yalnızca genel bir bakışı mı tercih ettiğini belirleyin. Son olarak, yöneticinizin enformasyon ihtiyacının sıklığını belirleyin. Projelerinize günlük, pratik müdahaleleri mi tercih ediyor, yoksa yetki devredip gerektiğinde güncelleme ve ilerleme kontrolleri almayı mı? İletişiminizi buna göre uyarlayın.
Bazı yöneticiler, patronlarına ne kadar enformasyon sunmaları gerektiğini anlamakta zorlanırlar. Bir üstün, astının ne yaptığı hakkında bilmesi gereken enformasyonun miktarı, söz konusu patronun tarzına, durumuna ve çalışanına duyduğu güvene göre değişir. Ancak birçok patron, astlarının kendisine sağladığı enformasyondan daha fazlasına ihtiyaç duyar. Ve birçok ast, patronunun gerçekte bildiğinden çok daha fazlasını bildiğini sanır. Etkin olmak için, patronunuzun bilmesi gereken şeyleri eksik tahmin edebileceğinizi unutmayın. Süreçten her zaman haberdar olmasını sağlamak için patronunuzun tarzına uygun yollar bulun.
Patronunuza ne tür enformasyon sağlayacağınızı da düşünebilirsiniz; yani, yalnızca iyi haberleri mi vereceksiniz, yoksa kötü haberleri mi? Her ikisini de mi? Üstünüzün sorunlar hakkında bir şey duymaktan hoşlanmadığını hissediyorsanız, bu zor olabilir. Aslında birçok patron ister istemez yalnızca mutlu haberleri duymak istediklerine ilişkin sinyaller gönderirler. Ancak ekibin ve şirketin tümünün yararı için her patronun, başarıları olduğu kadar başarısızlıkları da bilmesi gerekir. Eğer yalnızca-iyi-haberler isteyen patronunuz varsa, önemli bilgileri ona zamanında vermenin yollarını bulun.
Patronunuzun iletişim tarzını anlamakla ilgili son bir nokta: Bir üstün iletişim tercihi yalnızca çalışma tarzını yansıtmaz, aynı zamanda derin bir şekilde bağlı olduğu değerlerini de yansıtır. Ve bu tercihleri kavrayıp onlara saygı göstermek için zaman ayırmazsanız, patronunuzla ilişkiniz tökezleyebilir.
Bir Hikaye;
CFO' lardan biri... bir şeyler tartışırken sürekli ofisin kapısını kapatarak patronunu deliye döndürüyordu. Patron açık kapı politikasından dolayı kendisiyle övünen biriydi ve CFO' sunun hareketinin dürüstlüğüne gölge düşürdüğünü hissediyordu. (CFO' nun koçuna göre) "Diğer açılardan son derece becerikli olsa da kapılan kapama alışkanlığından kendini bir türlü kurtaramadı ve yeniden yapılandırma söz konusu olduğunda, işten çıkarılacaklar arasında yer aldı."
Patronun açık kapı tercihi, bir huysuzluktan çok daha fazlasıydı; bu, çalışanlarını karşılamaya hep hazır olduğunun bir sembolüydü. CFO, bu tercihi fark etme konusunda başarısız olarak istemeden, patronlarından birinin güçlü bir şekilde bağlı olduğu değerleri desteklemediği mesajını gönderiyordu.
İletişim: düşüncelerin, mesajların ya da enformasyonun konuşmalar, sinyaller, yazılar ya da davranışlar yoluyla değiş tokuşu.
Üretkenliği artırmak için iletişim kurmak
İletişim tarzınızı patronunuzunkine göre uyarlamak, birlikte daha pürüzsüz çalışmanız konusunda ikinizin de işine yarar. Ancak yöneticinizle aranızdaki iletişimi departmanınızın üretkenliğini artırmak için de kullanabilirsiniz. Bu hedefe varana dek, kendi başarınızın koşullarını yaratmaktan sorumlu olduğunuzu aklınızda tutun. Yöneticinizin, hangi alanlarda yardıma ya da kurumsal kaynaklara ihtiyaç duyacağınızı bilmesini sağlayın. Başa çıkabileceğiniz ve çıkamayacağınız şeyler hakkında kendisine karşı dürüst olun. Ve yöneticinize, belli bir projeyi ne zaman artık tamamlanmış sayacağınızı ve bu hedefi karşılamak için nerede ek yardıma ihtiyaç duyabileceğinizi açıkladığınızdan emin olun.
İpucu: Patronunuza bilgi verin. "Öngörüler" sunun, bu sayede yaklaşmakta olan olası bir krizden henüz açığa çıkmadan haberdar olabilir.
Son tarihleri görüşürken açık bir dil kullanın. Varsayımlara açık kapı bırakmayın. Yöneticinizle, "önümüzdeki hafta içinde", "mümkün olan en kısa sürede" ya da "yapabileceğin en kısa zamanda" gibi bir son tarih üzerinde anlaşma tuzağına düşmek çok kolaydır. Bu tür anlaşmalar genellikle üretkenliğin düşmesine ve büyük yanlış anlamalara neden olurlar.
Buna ek olarak, başka projeler üzerinde çalışmaya dair ilginiz ya da belli bir alandaki becerilerinizi geliştirme arzunuz hakkında iletişim kurmaktan çekinmeyin. Yöneticinizin, böylesi bir atamanın uzun vadede her ikinize ve kuruma—örneğin, departmanınızın ya da şirketinizin rekabet stratejileri açısından önemli olacak yeni beceriler elde etmesine olanak sağlayarak—nasıl yararlar sunabileceğini görmesine yardımcı olun.
Ayrıca, sizin açınızdan neyin önemli olduğunu yöneticinizin bilmesini sağlamak adına, onunla yapacağınız her enformasyon değiş tokuşu için hedef ve amaçlarınızı tespit edin. Gerçek üretkenlik yalnızca, her ikiniz de karşılıklı olarak anlaştığınız hedef ve amaçlar doğrultusunda çalıştığınızda ortaya çıkar.
İpucu: Yöneticinizle, çözümlerin ya da yaklaşımların sonuçları hakkında iletişim kurun. Böylece bunları, kurumdaki diğer insanlarla paylaşabilir.
Son olarak yöneticinizden, size açık gelmeyen herhangi bir isteği ya da bilgiyi açıklığa kavuşturmasını rica edin. Eğer soru sormazsanız, yöneticinizden duyduklarınızı yanlış anlayabilir ve bir projeyi yanlış yola sokabilirsiniz.
Sorun ya da Fırsatları Yöneticinize Sunarken Atılacak Adımlar
1. Sorunu ya da fırsatı patronunuza tarif edin.
Soruna ilişkin genel bir bakış sunun ve sorunun, çalışmanız ve kurumunuzun hedefleri üzerindeki etkilerini gösterin. Eğer bir fırsat tespit ettiyseniz, bu fırsatın peşine düşüldüğü takdirde ortaya çıkacak olası yararları gösterin. Eğer söz konusu sorunu ikiniz birlikte çözerseniz ya da söz konusu fırsatı kaçırmazsanız, çalışmanın karşılıklı olarak anlaştığınız amaçlar doğrultusunda çok daha kolay ilerleyeceğini ve kurumun önemli ölçüde yarar sağlayacağını açıklayın.
2. Çözümünüzü ya da yaklaşımınızı belirleyin.
Sorunu çözmek için şimdiye dek nasıl uğraştığınızı ve bu girişimlerden neler öğrendiğinizi açıklayın. Yöneticinize seçenekler sunmak için farklı alternatifler arasından belli bir çözümü ya da yaklaşımı tavsiye edin. Yöneticilerin çoğu, sorunlarınızı ve fikirlerinizi değil, çözümlerinizi ve yaklaşımlarınızı duymak ister. Makul çözümleriniz ya da yaratıcı yaklaşımlarınız olmadığı takdirde, sorun ve fırsatlarınız yöneticinize yalnızca bir başka şikâyet ya da çılgın fikirmiş gibi gelir.
Ayrıca, her alternatifi, artı ve eksileri ve olası risk ve engelleriyle birlikte açıkça tanımlayın. Sizi, tavsiye ettiğiniz çözüm ya da yaklaşıma götüren mantığı açıklayın. Bir sonuca varmadan önce yöneticinizin, olası her neticeyi dikkatlice değerlendirdiğinizin farkında olmasını istersiniz.
3. Çözüm ya da yaklaşımın neticelerini açıklayın.
Çözüm ya da yaklaşımınızın, sizin üzerinizdeki ya da yöneticiniz ve bir bütün olarak kurumunuz üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurun. Dahil olan herkese odaklanıp kendinizi unutmaktan ya da tam tersi şekilde kendinize odaklanıp başka herkesi unutmaktan kaçının. Sorun ve çözümün ya da fırsat ve yaklaşımın, kurumun hedefleri üzerinde geniş kapsamlı etkilerini açıkça ortaya koyduğunuzdan emin olun.
4. Çözüm ya da yaklaşımınızın yararlarını görüşün.
Görüşmenizi, soruna ilişkin çözümünüzün ya da fırsata ilişkin yaklaşımınızın uygulanmasıyla elde edilecek yararlara odaklandırın. Çözümün belli nitelikleri ya da nasıl uygulanacağı, bu aşamada daha az önemlidir. Teklif ettiğiniz çözüm ya da yaklaşımın yöneticinize ve kuruma sağlayabileceği çeşitli yararlar hakkında somut örnekler verin. Çözüm ya da yaklaşımınızı küçük ölçekte sınadıysanız, bunu anlatın. Bu, çözümünüzle ilgili bir mutabakat sağlamanız için güçlü bir nokta olabilir.
5. Sonuçların sorumluluğunu kabul edin.
Çözüm ya da yaklaşımınızın sonuçlarının sorumluluğunu almaya gönüllü olduğunuzu yöneticinizin bilmesini sağlayın.
Bu, görüşmenizin önemli bir parçasıdır ve başarıyı güvence altına almaya adandığınızı gösterir. Ayrıca, tespit ettiğiniz sorunu ele almak ya da sunduğunuz fırsattan yararlanmak için bir son hareket planı geliştirirken yöneticinizle aktif olarak birlikte hareket edin.
Dinlemek ve soru sormak
Önceki bölümün fikir verdiği gibi, dinleme ve soru sorma becerimiz, yöneticinizle aranızdaki düzenli etkileşimin yönünü belirler. Günlük iş faaliyetleriniz esnasında, patronunuzla ilişkiye geçtiğinizde etkin bir dinleyici olmaya yoğunlaşın. Dinlediğiniz zaman, yöneticinizin sözleriyle davranışlarının ardındaki mesajları saptamaya çalışın. Sözgelimi, eğer patronunuz stresli görünüyorsa, bu strese neyin yol açtığını ve sizin nasıl yardımcı olabileceğinizi belirlemeye çalışın.
Yöneticinizle yaptığınız günlük konuşmalar ya da toplantılar esnasında yöneticinizin, karşılaşmanız sona ermeden önce kafanızda taşıdığınız sorulan ve daha fazla açıklama gerektiren alanları bilmesini sağlayın.
Kendinizi patronunuzun yerine koyabilmek için aktif bir şekilde dinlemeyi unutmayın. Yöneticinize, sözlü geribildirimler ("Anlıyorum" ya da "Ne kastettiğinizi biliyorum" gibi) ve sözel olmayan geribildirimler (anladığınızı göstermek için kafa sallamak ya da gülümsemek gibi) verin. İlginizi ve karşınızdakinin duygularını anladığınızı göstermek için yargıda bulunmayın.
Dinlemek: bir şeyi gereğince duymak için dikkat etmek.
Ayrıca, çoğu insanın üstündeki kişiye yeteri kadar enformasyon tam tersine az enformasyon sağlama eğiliminde olduğunu ve üstelik bunu da genelde çok geç sağladıklarını aklınızda tutun. Patronunuzun sizden ne kadar enformasyon istediğini ve bunu hangi sıklıkta ve hangi zamanlarda vermenizden hoşlanacağını belirlemek için sorular sorun.
Soruları, yöneticinizle daha işbirlikçi bir ilişki geliştirmek için de kullanabilirsiniz. Soru sorarak şunları yapabilirsiniz:
Patronunuz hakkında yeni bilgiler toplamak.
Konuşmayı canlandırmak ve yöneticinizin ticari amaçlarına duyduğunuz ilgi ve duyarlığı göstermek.
Yöneticinizin bakış açılarına ilişkin daha iyi bir anlayış geliştirmek.
Kritik noktalar hakkına onay almak.
Güven ve uyum geliştirmeye devam etmek.
Enformasyonu teyit etmek ya da açıklığa kavuşturmak.
Yöneticinize karşı çıkmak
Birçok insan, yöneticisine karşı çıkmaya tereddüt eder. Patronları tarafından olumsuz algılanacaklarından ya da savunmacı bir hareketi tetikleyeceklerinden endişe ederler. Ancak çoğu yönetici alternatif bakış açılarına çok değer verir—ve pek çoğu duymak istedikleri kadarını duyamadığını söyler. Yeni enformasyon ya da bakış açılarını gün ışığına çıkararak yöneticinizin daha bilgili kararlar almasına yardımcı olabilirsiniz. Kilit nokta, yapıcı bir biçimde karşı çıkmaktır. Aşağıdaki uygulamalar yardımcı olabilir:
• Kendi fikirlerinizi, kurumunuzun ve yöneticinizin hedefleriyle birleştirin. Sözgelimi, "Bence diğer veri tabanı, maliyetleri kısmamıza sizin düşündüğünüz veri tabanından daha fazla yardımcı olur ve maliyetleri düşürmek bugünlerde herkesin gündeminde."
• Yalnızca itirazda bulunmak yerine yöneticinize, eyleme geçirilebilir öneriler sunun. Sözgelimi, "Deneyimlerini ve bu yazılım hakkında belli endişeler taşıyıp taşımadıklarını görmek için başka birkaç şirketle konuşsak nasıl olur?"
• Fikirlerinizin, olası küçük tehlikelerden kaçınmaya ya da risklerin üstesinden gelmeye nasıl yardımcı olacağını açıklayın. Gözünüzde canlandırmak gerekirse, "Savunduğum veri tabanı, güvenlik ihlallerini önlemeye yönelik daha iyi olanaklar sunuyor ve diğer ET sistemleriyle birleştirilmek yerine bağımsız bir program olarak kurulabiliyor."
• Yöneticinize bazı alternatif tercihler verin. Sözgelimi, "Şimdiki veri tabanımızı değiştirmenin yanı sıra bu veri tabanını güncellemeyi ya da veri tabanı işlevini tümüyle dışarıdan temin etmeyi düşünebiliriz."
• Onun endişelerini konuşmanızda yansıtın. Sözgelimi, "kadroyu, yeni veri tabanı üzerinde hızlı ve ekonomik bir şekilde nasıl eğitebileceğimize ilişkin endişelerinizi anlıyorum. Bunun hakkında bazı araştırmalar yaptım ve ücretleri oldukça uygun olan ve bizim gibi şirketlerle yaşadıkları geçmiş deneyimleri etkileyici olan yerel bir danışman buldum."
Yöneticinizle kurduğunuz tüm iletişimlerde aynı hedefleri paylaştığınız takdirde, ikiniz arasında çok sık anlaşmazlık çıkmayacağını unutmayın.
"'Üstünüzü yönetme meydan okumasını göğüslemek" başlıklı tablo, bir çalışanın patronuyla ne kadar iyi iletişim kurduğunu değerlendirmenizi sağlayacaktır.
Yöneticinizi, bir durumu sizin bakış açınızdan görme L ve bunun sonucunda harekete geçme konusunda ikna etmeye ihtiyaç duyduğunuz zamanlar olur. Bu durumlarda, patronunuzla karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüme ulaşmak için müzakere etme becerilerinize başvurmanız gerekebilir. Aşağıdaki bölümlerde; yöneticiler ile onlara bağlı çalışan kişilerin çoğu kez müzakere etmesi gereken temel bir mesele—çalışma öncelikleri—hakkında bazı açıklamalar ve patronunuza güvenilirliğinizi (müzakere ve ikna etmede önemli bir bileşen) göstermek ve onunla stratejik olarak müzakere etmekte yararlanacağınız yol gösterici ilkeler bulacaksınız.
İpucu: Yöneticinizle müzakere ederken açık olun. İstediğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz şeyleri otomatik olarak bileceğini varsaymak yerine bunları kendisinden isteyin.
Güvenilirliğinizi göstermek
İleri sürdüğünüz fikrin yararları konusunda bir başkasını ikna etmeye çalıştığınız her durumda olduğu gibi, güvenilirliğinizi göstermek, yöneticinizle etkin müzakere yürütmenize yardımcı olabilir. Güvenilirlik, müzakere ve ikna etmenin temel taşıdır. Bu olmadan patronunuz, fikir veya önerinize zaman ya da kaynak ayırmayabilir. Güvenilirliğiniz kendisini iki düzeyde belli eder:
• Fikirleriniz. Fikirleriniz akla uygun mu? Sözgelimi, güncel piyasa koşulları ve ticari endişeler ışığında, çabalarınızı yeni bir ürün önerisi geliştirmeye odaklama düşünceniz akla uygun mu? Tüm sonuçları düşündünüz mü?
• Bir insan olarak siz. İnanılır biri misiniz? Ya da mert? Açık yürekli? Kendinizi bilgi ve enformasyon sahibi biri olarak kanıtladınız mı? Sözgelimi, yeni bir ürün önerisi getirdiğinizde, bunun özelikleri, hedef piyasası, müşterileri ve rakipleri hakkında sağlam bir kavrayışınız olur mu? Patronunuz bu kavrayışı algılayabilir mi?
Güvenilirlik şu basit ama güçlü formülle anlaşılabilir:
Güvenilirlik = Güven + Uzmanlık
Ne kadar güven kazanırsanız ve ne kadar uzmanlık biriktirirseniz, fikirleriniz ve siz, patronunuz karşısında o kadar güvenilir olursunuz. Güvenilirlik denkleminin iki unsurunu güvenle başlayarak daha yakından inceleyelim. Aşağıdaki adımlar, patronunuzun karşısında güven biriktirmenize yardımcı olabilir:
• Açık yürekli olun. Fikrinizin, patronunuzun zaman ve ilgisine değeceğine ilişkin inancınızı gösterin. Üstünüz sizi açık yürekli ve kendini adamış biri olarak gördüğünde büyük olasılıkla size güvenecektir.
• Sicilinizle itimat sağlayın. Patronunuza verdiğiniz sözleri ve taahhütlerinizi yerine getirin. İtimat verici bir şekilde davranarak itimat biri olarak tanınırsınız.
• Fikir keşiflerini teşvik edin. Patronunuzun diyalogu cesaretlendirme kaygısına kulak verin ve onun bakış açılarına açıklığınızı gösterin.
• Patronunuzun en önemli çıkarlarını en başa alın. Üstünüz, kendi çıkarlarının aklınızda olduğuna inanırsa, size ve fikirlerinize daha fazla güven duymaya eğilimli olacaktır.
• Samimi olun. Kendi kusurlarınızı itiraf ettiğiniz zaman patronunuz sizi daha dürüst bir kişi olarak görecektir, çünkü çoğu insan hatalarını örtbas etmeye
çalışır. Sözgelimi, önerinizdeki herhangi bir zayıflığa ilişkin dürüst bir itiraf, üstünüz karşısında güven oluşturmanıza yardımcı olabilir.
Şimdi de patronunuza uzmanlığınızı göstermenize yardımcı olabilecek adımları ele alalım:
• Fikirleriniz hakkında araştırma yapın. Önerdiğiniz fikre ilişkin bulabileceğiniz her şeyi—bilgili kişilerle konuşarak, ilgili kaynakları okuyarak vb.—bulun. Fikrinizi desteklemek ve karşı çıkmakla ilgili verileri ve enformasyonu toplayın; böylece fikrinizin güçlü yanları ve zayıflıkları hakkında aydınlanmış olursunuz.
İlk elden deneyim kazanın. Belli piyasalar, ürünler ya da ticari süreçler hakkında yeni içgörüler sağlayan fonksiyonlar arası ekiplere katılın. Böylece, fikrinizi patronunuza sunarken bu bilgi ve deneyimden yararlanabilirsiniz.
Güvenilir kaynaklara atıfta bulunun. Öneri ya da konumunuzu, kurumunuzun içindeki veya dışındaki güvenilir kaynaklardan elde ettiğiniz bilgilerle destekleyin. Sözgelimi patronunuzun, departmanınıza yeni bir müşteri veri tabanı kurulmasını desteklemesini istiyorsanız, tavsiye ettiğiniz veri tabanını kullanarak değerli ticari sonuçlar sağlayan benzer kurumların yöneticilerinin tanıklığına başvurun.
Kanıtlayın. Fikirlerinizi ciddi bir dikkati hak ettiğini göstermek için küçük pilot projeler başlatın. Sözgelimi, departmanınızdaki müşteri sorunlarını çözmek üzere yeni bir yöntemi savunuyorsanız, bunun bir parçasında sınırlı bir deney yürütün. Yeni yöntemin yararlarına ilişkin buradan sağlayacağınız ilk elden enformasyonu yöneticinizle paylaşın.
Örnek Olay:2
Siz Olsanız Ne Yaparsınız?
Davut, patronu Canan’ın kendisinden sorumluluğunu üstlenmesini istediği yeni projenin programını gözden geçirdi. Proje, şirket içindeki başka bir departmana bir dizi rapor hazırlamakla ilgiliydi. Davut, programı gözden geçirdikten sonra, son tarihin kesinlikle yakalanamayacağı kararına vardı. Diğer departmanla görüşmelerinde Canan’ın bu programa nasıl onay verdiğini anlayamıyordu. Ayrıca Canan’ın, buna imzasını atmadan önce neden onun fikrini almadığını da merak ediyordu.
Davut, projeye devam etmeyi ve son tarihi yakalamaya çalışmayı düşündü, , ama ekibinin başarısız olacağını biliyordu—ve sonra, herkes kötü görünecekti. Projeye başlamadan önce Canan'a, programı protesto eden bir bilgi notu yazmayı aklından geçirdi. Ancak bunun Canan'ı kızdıracağından endişe etti, oysa onun desteğine ihtiyacı vardı. Davut, projeyi, ekibi ya da işini tehlikeye sokmadan patronuna karşı çıkmanın bir yolu muhakkak olmalı diye düşündü.
Şöyle Yapabilirsiniz
Davut, olumsuz algılanacağından veya yorumlarının savunucu bir tepkiyi tetikleyeceğinden endişelenebilir, ancak program hakkındaki düşüncelerini yapıcı bir şekilde dile getirmesi gerekir. Aksi takdirde Canan'la çalışma ilişkisi bozulabilir. Programı uygulanabilir bulunmadığını bilmesi için Canan'la buluşması gerekir. Bu konuşmadaki kilit nokta, yapıcı bir şekilde karşı çıkmaktır. Davut, neden programın başarılamayacağım düşündüğünü Canan'a açıklamalıdır. Güçlükleri ve olası riskleri ana hatlarıyla ortaya koymalıdır. Daha sonra, Canan’ın bakış açısını daha iyi anlamak için sorular sormalıdır. Konuşmanın sonunda, yalnızca itirazlarda bulunmak yerine alternatif çözümler önermelidir. Davut, duruma ilişkin ortak bir anlayışa erişmek için Canan'la birlikte çalışarak, hedeflerini Canan’ın hedefleriyle aynı doğrultuya sokacaktır ve sonuçta bu herkese yarar sağlayacaktır.
Öncelikleri belirlemek
Önceliklerinizi—hangi görevleri ya da projeleri, hangi sırayla ve ne zaman yerine getireceğinizi—belirlemek ya da değiştirmek için genellikle yöneticinizle müzakere etmeniz gerekir. Eğer çalışmanızda sorunlar ortaya çıkarsa ya da yeni sorumluluklar alırsanız, önceliklerinizi ve bunlarla eşlik eden bitiş tarihlerini patronunuzla hemen yeniden müzakere etmeniz gerekir. Üstünüzle önceliklerinizi görüşmek için, kilit son tarihleri ya da teslimleri kaçırmanıza ramak kalana kadar beklemeyin. Önceliklerinizin değişmesi gerektiğini fark ettiğiniz anda bu görüşmeyi yapın.
Önceliklerinizi müzakere ederken, çalışmanıza ilişkin kendi anlayışınız ile bunun, yöneticinizin bu konular hakkındaki anlayışı üzerindeki etkisini dengelemeniz gerekir. Aşağıdakileri yaptığınızdan emin olun:
• Sorumlu olduğunuz projelerin tümünün öneminin farkında olduğunuzun altını çizin.
• İlgilendiğiniz projelerin gerektirdiği zaman ile yapabilecekleriniz ve yapamayacaklarınız konusunda net olun.
• Diğer projeler üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınmak için yeni çalışmaların son tarihlerinin programlanması konusunda yardım isteyin. Yeni ihtiyaçlarınızı karşılayan bir program önerisi hazırlayıp bu konuda yöneticinizden geribildirim isterseniz, yöneticiniz buna değer biçecektir.
• Eğer öncelikleriniz yöneticinizin beklentileriyle uyuşmuyorsa alternatifler sunun.
Müzakere Etmek: katılımcı tarafların, görüşmeler yoluyla bir mutabakata vararak anlaşmazlık konularını çözüme kavuşturduğu süreç
Yeni öncelikleriniz konusunda bir anlaşmaya vardıktan sonra, taahhüdünüzü ve anlaşmayı onayladığınızı göstermek üzere bir e-posta veya bildiriyle iş takibi yapın.
Stratejik olarak müzakere etmek
Yöneticinizle müzakerelerinizi mümkün olduğu kadar etkin hale getirmenize yardımcı olabilecek belli stratejiler vardır. Sözgelimi, kullandığınız dilin farkında olun. Siz-merkezli bir dilden kaçınmayı öğrenin ve her ikimiz, biz ve ben gibi kelimeler kullanmaya odaklanın. Açıklamak gerekirse, "Bunu benim için yeterince netleştirmediniz" yerine, "Bu noktada çok net değilim" ifadesini kullanın. Ya da "Programınız makul değil" yerine "Eğer bu programı tutturabilirsek, bu her ikimiz için de çok büyük bir avantaj olur" deyin.
Ayrıca, yöneticinizin ve kurumunuzun çıkarlarına yönelik hareket ettiğiniz konusunda açık olun. Bu, "ben kazanırım-sen kaybedersin" ya da "sen kazanırsın-ben kaybederim" yaklaşımı yerine "her ikimiz de kazanırız" yaklaşımına odaklanmak anlamına gelir. Hem size hem de yöneticinize yarar sağlayan performans sonuçlarının altını çizerseniz, başarılı müzakereler için daha iyi bir fırsatınız olur.
Buna ek olarak yöneticinizin, sorunları çözmenize yardım etmeye çalışmasını sağlayın. Sorun üzerine düşündüğünüzden ve sorunu yöneticiniz üzerine "yıkmak" yerine yardım isteyip olası çözümler için fikirler önerdiğinizden emin olun. Sözlere ve anlamlarına kulak verin. Anlamadığınız bir şey olursa netleştirilmesini isteyin. Son olarak, eğer yöneticiniz size karşı çıkarsa ya da yapıcı geribildirimler sunarsa, savunmaya geçmekten kaçının.
İpucu: Yöneticinizle müzakere ederken tartışmaktan kaçının. Bunun yerine birlikte her ikiniz için de kabul edilebilir seçenekler üretmeye odaklanın.