Tongue Fu

Sözlü Dövüş Sanatı

TONGUE FU

Eğer insanlar zorsa, onlara karşılık vermek veya buna sinir olmak ya da kızmak hiçbir işe yaramaz. Kung Fu' nun amacı fiziksel bir saldırıyı etkisiz hale getirmek, silahsızlandırmak, ya da caydırmak iken TONGUE FU' nun amacı psikolojik bir saldırıyı etkisiz hale getirmek,

silahsızlandırmak ya da caydırmaktır. TONGUE FU öz savunmanın sözlü biçimidir; acı sözler söylemek ya da susup kalmak yerine başvurulabilecek yapıcı bir seçenektir. Sözlü dövüş sanatının asıl amacı kendinizi sözlü saldırılara hedef olmaktan koruyacak şekilde nasıl güven içinde davranacağınızı öğrenmektir. Ama kışkırtıldığınızda da, bu zihinsel ve dilsel dövüş sanatlarını ustaca kullanarak kendinizi koruyabileceksiniz. TONGUE FU sadece adil ya da dürüst olmayan davranışlara karşı koymakla ilgili değildir. Aynı zamanda bir yaşam felsefesi; hem işiniz de hem de dışarıda herkesle daha iyi geçinmenize yardımcı olacak bir iletişim tarzıdır. Çatışmaları nasıl önleyebileceğinizi, nasıl işbirliği oluşturacağınızı ve başkaları düşüncesiz ya da kaba davrandığında bile nasıl nazik kalmayı tercih edebileceğinizi öğretir.

Zor insanlarla uğraşmaktan hiç kimse hazzetmez. Ne ki, bu günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu fikirler size anlaşması zor insanları ustaca silahsızlandırarak kişisel ve mesleki ilişkilerinizi daha az gerilimli ve daha tatmin edici kılmada yardımcı olabilir. Başkalarının yanlışlarından öğrenmeliyiz. Hepsini kendimiz yapacak kadar çok zamanımız yok.

Hissettiklerimizi hiç düşünmeden dışarı vurmak bir karşıtlık ortamı yaratır ve olumsuz duygulan tırmandırır. Gerçekte, duyduğumuz ilk tepkimizden yola çıkmak her zaman faydadan çok zarar getirir. Bu andan itibaren hedefiniz, konuşmadan önce düşünmektir.

"Yapmış olduğum bütün yanlışlıklar, tanık olduğum bütün saçmalıklar, İşlediğim bütün hatalar düşünmeden davranmış olmamın sonucudur." Anonim

Birisine kızdığınızda, kendi kendinize şunu sorun:" Onun yerinde ben olsam ne hissederdim? Bu cümlenin gücü, size olayı öteki kişinin tarafından yaşamak fırsatı vererek husumeti ortadan kaldırmasındadır.

İnsanların size davranış tarzından hoşlanmıyorsanız, tercih edebileceğiniz iki yol vardır. Ya hiç düşünmeden karşılık verirsiniz ve aklınızın bir parçası onlarda kalır, ya da bir saniye durup olayları onların açısından gözden geçirirsiniz ve aklınız huzur içinde kalır.

" Zayıflar hiçbir zaman affedemez. Affedebilmek güçlülere özgüdür."

Affetmeye ve unutmaya yardımcı olabilecek diğer bir soru: Kendinize sadece "İnsanlar niçin bu kadar zor? " diye sorun. "Niçin böyle bir şey söyledi? "

"Ben olsam ne hissederdim?" ve " Niçin böyle davranıyorlar? " sorulan, alay ve küçümseme yerine duyarlılıkla yaklaşmamıza yardımcı olur.

" Bir öfke anında sabır gösterirsen, yüz gün üzüntü çekmekten kurtulursun."

Zor insanlar dünyada her zaman olmuştur ve olacaktır. Başka insanların sınırlı algılamalarının bizi tanımlamasına izin vermemeliyiz. Aynı şekilde kendi sınırlı algılamalarımızın da başka insanları tanımlamasına olanak tanımamalıyız.

Sabırsızlık çoğu zaman cehaletin bir yan ürünüdür.

Sabrınızı sınayan birisine aynıyla mukabele etmek üzereyseniz, onu hor görmenizin nedeninin içinde bulunduğu duruma ilişkin sınırlı bilginiz olabileceğini unutmayın.

Sizi rahatsız eden birisine bunun faturasını ödetirseniz, onunla birlikte siz de bir fatura ödersiniz.

" Bir hakareti görmezden gelmek çoğu zaman öcünü almaktan daha iyidir."

TONGUE FU, aksi insanlara sevecen davranmanın sadece mümkün değil aynı zamanda tercih edilir olduğu felsefesi üzerinde kuruludur.

Hoşa gitmeyen insanlara kızgınlıktan çok empatiyle yaklaşmayı tercih ederek, çoğu zaman düşmanlığı uyuma dönüştürebilir, öfkenin çevresinden dolaşabilir ve süreç içinde kendinizi ve başkalarını mutlu kılabilirsiniz.

Kızgınlığını hızla aşmak için; Yaklaşım gösterip sempatik davranabilirsiniz. Anlayışlı ve empatik davranabilirsiniz. Gevşeyerek merhametli davranmayı tercih edebilirsiniz. Kendinizi onların yerine koyarak kızgınlığınızı çabucak aşıp onları affedebilirsiniz.

"İnsanlara olmaları gerektiği gibi davranın, böylece yeteneklerinin elverdiği kişi haline

gelmelerine yardımcı olmuş olursunuz."

Size sıkıntı veren bir özelliğiniz ya da durumunuz varsa, onun sizi kızdırması yerine, sizin ondan neşe duymanız daha anlamlı olmaz mı ?

Bam tellerinizi saptayın. Kendinizi kaybetmenize ya da dengenizi yitirmenize neler sebep oluyor? O hiç de komik olmayan şakalara karşı nükteler toplamaya başlayın. Kendinize hazır cevaplardan bir repertuar oluşturun. Çoğumuz profesyonel bir espri yazarının yardımını alamayacağı için, kendi muşta cümlelerimizi kendimizin geliştirmesi gerekiyor.

"Kahkaha hayatın darbelerini azaltan bir şok emicidir."

Aşırı kişisel soruları " Bunu niçin soruyorsunuz. ? " diye sorarak da savuşturmak mümkündür.

Bu sert karşı hamle genellikle insanların sorgulama sınırını aştıklarının hemen farkına

varmasını sağlar.

TONGUE FU, birisi duyarsız davrandığında şoka uğramak yerine hafife almayı öğrenmenin önemli olduğundan yola çıkar.

"Mizah büyüktür, her şeyden önce kurtarıcıdır."

Zorlukları nükteyle karşılamak için; Endişe yaratıcı sorulara cevaplar hazırlayabilirsiniz. Talihsizliklere gülüp geçebilirsiniz. Ne olursa olsun mizah duygusunu muhafaza edersiniz. Sizden yana espriler toplar ve bunları kullanarak dünyaya gülümseyen gözlerle bakabilirsiniz. Mutsuz bir insan size içini dökmeye başlarsa ne yaparsınız. Onu rahatlatmaya mı çalışırsınız? Ama "O kadar da kötü olamaz." ya da "Gel bir de iyi tarafından bak." türünden sözlerin kendini kötü hisseden birini yüreklendirmekten çok felce uğratacağını bilmiyor olabilirsiniz. "Yarın kendini daha iyi hissedeceksin." türünden mantık yürütme denemeleri sadece acıyı daha da pekiştirir. İnsanların bir derdi olduğunda, aradıkları çözüm değil sempatidir.

Dertli biri ile karşılaştığınızda Terapistin Yöntemini kullanın: Bu yöntem, birisinin açıklama, onay alma ve düşünce geliştirme çabasıyla söylediği şeyleri benzer cümlelerle kendisine geri aktarmayı içerir.

Birisinin dediklerini, papağan gibi, kelime kelime tekrarlamak tavsiye edilmez, çünkü böyle konuşmak aşağılama ya da hükmetme izlenimi doğurur. Benzer cümlelerle tekrarlamaksa, birisinin söylediklerinin özünü kendi sözcüklerinizi kullanarak özetlemektir. Söyledikleri şeyin anlamını paylaşmak için böyle ciddi çaba gösterilmesi, insanları incitmeyecek tersine hoşlarına gidecektir. Bu yöntem kişinin kendisine sıkıntı veren şeyin bilincine varmasına yardımcı olur. Söylev çekmek yerine onları dinlediklerini anlamalarına yardımcı olur.

" İnsanların bizim için harekete geçmesinden çok duygularımızı paylaşmasını isteriz."

Size yakın insanlar kendilerini mutsuz hissettiğinde, endişelerini fikir yürüterek gideremeyeceğinizi unutmayın. Kendilerini hemen korkularından kurtarmaya çalışmak yerine, hissettiklerini sabırla geri yansıtın. Yapmak istemedikleri bir şeyi niçin yapmaları gerektiğini kendilerine açıklamak yerine, bu sadece dirençlerini daha da arttırır, neyin olmasını istediklerini anlamaya çalışın.

Dertli insanlarını ihtiyacı köşeye sıkıştırılmak değil, hislerine kulak verilmesidir.

Mutsuz insanların, ne yapmaları ya da ne hissetmeleri gerektiğine ilişkin söylevler dinlemek değil, göğüs kafeslerinin içindeki şeyi dışarı çıkartmak istediğini unutmayın. Anlattıklarını çürütmeye çalışmak yerine geri yansıtarak, kendilerine sıkıntı veren şeyi açığa vurmalarına yardımcı olabilirsiniz. Kendilerini daha iyi hissedecek ve en nadir rastlanan insanlardan biri empatik bir dinleyici olduğunuz için size teşekkür edeceklerdir.

İnsanlarla onların dertlerini konuşmak için; Onun söylediklerini geri yansıtırsanız, o da kendisine kulak verildiğini düşünür. İçini dökmesine yardımcı olmak için yorumunu kendi cümlelerinizle tekrarlarsınız. Bir şeyleri açıklamaya çalışmak yerine onun isteklerini dile getirirsiniz. Onun isteğini geliştirerek ifade edersiniz ve o da kendisinin anlaşıldığını düşünür.

Birisi şikâyet etmeye başladığında ne yaparsınız? Almak istedikleri şeyi almak istedikleri zamanda niçin alamamış olduklarını açıklamaya mı çalışırsınız? Bu yaygın bir tepkidir. Ne yazık ki, genellikle şikâyetçiyi yumuşatmak yerine daha da tahrik eder. Niçin? Açıklamalar gerekçe gibi algılanır. Şikâyetçi sizden hesap sormasının mümkün olmadığını görünce daha da öfkelenir.

İnsanlar şikâyet ettiğinde açıklama yapmayın, ünce kendinize söylediklerinde genelde doğru bir şey var mı, diye sorun. Eğer öyleyse, şu sihirli sözcüğü söyleyin: "Haklısınız!"

" Açıklama yapmaktan daha büyük bir zaman israfı olamaz."

Açıklama yapmak fikir yürütmeyi genişletir, kabul etmek ise sona erdirir. İnsanlar şikâyetçi olduğunda yapılacak her açıklama boşuna olacaktır. Bu yerine beyninizi kullanın ve hemen, KÖH trenine atlayın. Yani; Kabul Et, özür Dile, Harekete Geç.

"Bütün büyük hatalarda ortada bir yerde, hatayı geriye almanın ve belki de gidermenin mümkün olduğu birkaç saliselik minicik bir an hep vardır."

Bir şeyi doğru yapmak niçin yanlış yapıldığını açıklamaktan daha az zaman alır "

Gerekçe aramak yerine çaba harcayın. Birisine işlerin niçin yanlış gittiğini açıklamaya zaman

ayırmak yerine, zamanı yanlışı doğru yapmaya harcayın.

Çoğu insan problemlerin çevresinden dolaşmaya, onları çözmeye çalışmaktan daha çok zaman ve enerji harcıyor."

Suçun kimde olduğunu tartışıp durmak, olmuş olanı değiştirecek değildir. Bir şikâyetçiye hak vermenin uygun düşmeyeceği durumlarda, en azından duygularınızı anladığınızı ifade edebilir ve kendisine yardımcı olacak adımlar atabilirsiniz.

Daha önce yapılması gereken ama yapılmamış olan şeyler yerine şimdi yapılması gerekenler üzerinde odaklanırsanız, çoğu zaman bir hatayı daha patlak vermeden gidermeniz mümkün olabilir.

" Gerekçe üretme, düzelt"

Şikâyetleri anında sona erdirmek için; Kendi kendine karşıdakinin söylediklerinin temelde doğru olup olmadığını sorar ve öyle ise kişiye hak verebilirsiniz. Özür dileyerek münakaşayı daha başlamadan sona erdirebilirsiniz. Dunuma dikkat çektiği için kendisine teşekkür edebilirsiniz.

Hiç kimsenin kazançlı çıkamayacağı bir tartışmaya dahil olursanız ne yaparsınız.? Karşı tarafın fikrini hiçbir zaman değiştiremeyeceğiniz, onun da sizin fikrinizi değiştiremeyeceği aşikârdır Bu beyin düellosunu sürdürürseniz birbirinizin duygularını zedeler ve ilişkilerinize on anlamayacak zararlar verecek şeyler söylersiniz.

Ağızdan çıkan söz uçar gider, onu bir daha yakalayamazsınız.

" Hayatta mutluluk kısmen kavga vermekten değil kavgadan kaçınmaktan gelir. Ustaca bir ricat kendi başına bir zaferdir."

Açmaza düşmekten kaçınmanın etkili yolu " Her ikimizde haklıyız " saptamasını yapıp daha emniyetli bir konuya geçmektir. İki taraf da geçerli görüşlere sahiptir. Birbirimizi ölümcül düşmanlar görmek yerine, sadece duygusal bir konuda karşıt görüşlere sahip olduğunuzu anlamanız gerekir.

" İyi davranışlar küçük fedakârlıklardan oluşur."

Kibarlık kadar elde edilmesi kolay ve bir o kadar kârlı bir başka kazanım yoktur."

" Biz aynı tarafız " Bu cümle karşı karşıya gelmek yerine yan yana çalışmanıza yardımcı olacaktır. Bir konuda fikir birliği içinde değilseniz, düşman olmanız gerekmez, önemli olan nihai hedeftir.

" Tartışmacıların fikirleriyle birbirlerini ikna etmeyi başardığı münakaşaya daha hiç tanık olmadım."

" İnsan iletişimin en genel amacı uzlaşmadır; ya da öyle olması gerekir."

Sonuçsuz kalacak tartışmalardan ;" Bu konuya sonra geri dönelim"," Ne olur, beni bu işe karıştırmayın " gibi onurunuzu zedelemeyen cümlelerle uzaklasın.

Münakaşadan zarif bir şekilde sıyrılmak için; Münakaşadan kaşın irsiz. Bir anlaşma atmosferi yaratıp münakaşayı önlersiniz. BİZ sözcüğünü kullanarak darboğazı aşmaya çalışırsınız. Sonuç almaya yönelik olarak işbirliği yaparsınız.

TONGUE FU bir kavga değil, bir incelik sanatıdır. Amacı saldırganları imha etmek değil, olumsuz taktiklerini gün ışığına çıkararak etkisizleştirmektir.

İncelik, düşman yaratmadan sözünü söyleyebilme sanatıdır.

" Düşmanımı dostum haline getirerek imha ederim."

" Kuvvetlerle mücadele etmeyin, onları kullanın."

Size karşı oynanan oyunun adını koyun. Amaçlan fark edip soğukkanlılığınızı koruyun. Sizi kurban etmelerine izin vermemeye kararlı olun. Soğukkanlı, güvenli ses tonuyla ve bir tutam mizah katarak konuşun. Oyunun adını koyup, yapmaya çalıştıkları şeyin farkında olduğunuzu gösterin.

" Gerçek konuşma sanatı sadece doğru şeyi doğru yerde söylemek değil, aynı zamanda yanlış şeyi dilin ucuna geldiği ada söylenmemiş bırakmaktır."

“Öfkeliyken konuşun; bütün zamanlar için pişman olacağınız en iyi konuşmayı yapmış

olursunuz. "

“Sözcükleri ağzınızdayken yutmak onları daha sonra yemekten daha iyidir.” Franklin

Ağzınızı açmadan önce söyleyeceğiniz şeyin sonra dönüp hayalet gibi sürekli yanınızda dolaşmasının mümkün olup olmadığını düşünün. Dönüp size vurma olasılığı varsa sözünüzü kendinize saklayın.

" Diplomat hiçbir şey söylemeden önce iki kere düşünen insandır. "

Suskunluk güç kaynağıdır.

Eğer birisi söylediklerinde direniyorsa, kısa bir aradan sonra kendisine "Peki, siz ne

öneriyorsunuz ?" sorusunu yöneltmek, o kişiyi önerinizi dikkate almaya ikna etmenin mükemmel bir yoludur. Tek yapmanız gereken;" Siz ne öneriyorsunuz ?" " Benim yerimde siz olsanız ne yaparsınız?"" Siz olsanız ne hissederdiniz?" gibi sorular sorup sonra susmak. Suskun kalmak en dokunaklı konuşmadan bile daha ikna edici olabilir.

" Çok konuşmama konusunda konuşulacak çok şey vardır. "

" Suskunluk çürütülmesi en güç kanıtlardan biridir."

Dilini tutmayı bilmek sözlü dövüş sanatının en önemli becerilerinden biridir. Konuşmanın yarardan çok zarar getireceği durumlarda sessiz kalmayı öğrenerek kendinize bir dost daha edinebilirsiniz.

Dilini tutmak için; İleride söylediğiniz bir şeyden pişman olmamak için önce düşünürsünüz.

Dürüst davranmayı ve kötü sözler sarf etmemeyi tercih edersiniz. Tartışmayı daha yapıcı bir konuya kaydırabilir ve grubun dikkatini gündemdeki bir başka soruna çekebilirsiniz.

" Söylememiş olduğum bir şeyin zararını daha hiç görmedim."

Ne söyleyeceğinizi bilmediğinizde ne söylemelisiniz? Hiçbir zaman unutulmaması gereken şey: Aklın söylenen bir şeyin tersini tahayyül etmediğidir. Akıl sadece işittiğini duyar. Ona bir şeyi yapma dediğinizde, tam da önlemek istediğiniz şeyi yapar.

Başkalarıyla konuşurken ya da kendi kendinizle konuşurken sadece olumlu kelimeler kullanın.

"Yüksek Sesle Çalmamalıyım" yerine "Yumuşak Çalmalıyım" deyin.

Akıl her şeyi harfiyen alır ve bir fikrin tersi üzerinde odaklanma yeteneği yoktur. Akıl sözcüklerin çağrıştırdığı resimler üzerine odaklanır ve etme, düşünme, son ver gibi talimatlara kulak asmaz.

Öyleyse birisi yaralayıcı bir söz söylediğinde bunu ret ederek karşılık vermeyin. Bir şeyin doğru olmadığını söylemek onun teyidi olarak algılanır. Kelimelerin olumsuz kullanımı hoşa gitmeyen görünümü daha da güçlendirir.' Bu kadar ürkek olma "diyene "ben ürkek değilim "diye cevap vermeyin. Bu tür sorulara soru ile cevap verin :" Ne demek istiyorsun? " Bu sorunun güzelliği çok çeşitli düzeylerde işlerli olmasındadır.

"Öfkenin en iyi ilacı geciktirmektir"

"Her münakaşanın temelinde birisinin cahilliği yatar."

Bu tür durumlarla karşılaştığınızda yüzeysel tepki vermek yerine sorunlu duruma yol açan nedeni arayın. Birisi yanlış bir davranış içindeyse iki tercihiniz olabilir. Ya şikâyet edersiniz ya da soru sorabilirsiniz. Çoğu zaman söz topunu konuşma sahasının karşı tarafına geri atarak sorunun nedenini açığa çıkarabilirsiniz. "Niçin böyle düşünüyorsunuz? " ya da "Ne demek istiyorsunuz? " gibi sorularla, arzu edilmeyen davranışların kaynağını saptayarak giderme yolunda adımlar atabilirsiniz.

Ne söyleyeceğinizi bilmediğiniz zamanlarda, söylenecek şeyler için; Gerçekte ne olduğunu araştırırsınız. (Bununla ne demek istiyorsun?). Bilgi almaya çalışırsınız. (Niçin böyle diyorsun?)

Kendini savunmaya çalışmadan söz savaşından kaçınırsınız (Böyle düşünmenin sebebi nedir?)

Sinir boşalmasının sebebini bulup, önlersiniz.

"Sorunları yerdeki delikler gibi görün. Kazıp derinleştirebileceğiniz gibi toprak atıp

kapatabilirsiniz de."

Hata değil çözüm bulun.

"İşimiz geçmişin sorumluluğunu değil, geleceğin rotasını belirlemektir."

Münakaşa etmek boşa zaman harcamaktır, çünkü geçmişi değiştiremezsiniz. Geçmişten sadece ders alınabilir. Kimin yaptığının, sorunun çözümü açısından faydası yoktur. Çözüm için önemli olan sorunun ortadan kaldırılabilmesi için ne yapılabileceğinin belirlenmesi ve bir daha bu tür sorunlarla karşılaşılmaması için ne yapılabileceğinin tespitidir.

Bir münakaşadan kazançlı çıkmanın tek yolu ona hiç girişmemektir.”

Hakikat anında ya nedenler ya da sonuçlar vardır."

Hata değil çözüm bulmak için; Geleceğe yönelir ve hatayı gidermeye çalışırsınız. Bundan böyle ne yapılabileceği konusuna bakarsınız. Elinizi kaldırarak husumete son verir ve bunu yapmayalım dersiniz. Sonuçlan ve ikinizce de arzu edilen davranışı tartışırsınız.

" Taş ve sopalar kemiklerimi kırabilir, ama sözler kalbimi kırar."

Silah işlevi gören sözler kullanmayınız. Konuşmayı yapıcı kılmak için olumlu cümleler

"AMA' sözel bir balyozdur ve tartışmaları münakaşaya dönüştürür. Balyozla ilişki inşa

edemezsiniz. Yıkıcı " AMA " sözcüğü yerine yapıcı " VE " sözcüğünü kullanınız.

" VE " sözcüğünün güzelliği, bir önce söylenen sözü bloke etmek yerine onun üzerine inşa etmesindedir. Tartışmaları münakaşaya dönüştürmek yerine ilerletir. AMA sözcüğü genellikle olumsuz bir haberden önce gelir. İnsanlar AMA 'dan önce söylenenleri dikkate almazlar. Çünkü kendilerini asıl etkileyecek olan sözcüğün AMA'nın ardından gelecek şey olduğunu bilirler.

AMA daha önce söylenenleri iptal eder. "VE" sözcüğü ise her iki açıklamayı da birbirine ters bile olsalar ortada bırakır. AMA siler VE kabul eder.

AMA açıklamaları birbirine bağlamaz aralarında çatışma çıkartır, çünkü önce söylenenle sonra söylenene eşit değer tanımaz.

AMA çatışmayı kışkırtır VE önler. AMA öfkelendirir VE yatıştırır. Bundan böyle söylenenleri birleştirmek için VE' yi kullanın.

" YAPMALIYDIN, ETMELİYDİN” demeye son verin.

Çünkü hiçbir yapıcı değeri yoktur. Kişi yanlışı ortadan kaldıramayacağı için kendini çaresiz hissedecek ve onuru zedelenecektir. Amaç insanları utandırmak yerine davranışlarını biçimlendirmektir.

Birisi bir bata yaptığında bunu yüzüne vurduğunda haklı bile olsak kızgınlık duyacaktır, çünkü yapacak bir şeyi yoktur, olan olmuştur.

Eleştirmenlik değil Koçluk yapın. Şöyle yapmalıydın yerine, bir dahaki sefere ya da bundan böyle nasıl doğru yapabileceğini anlatın. Onu utandırmak yerine davranışını biçimlendirin.

" Hatanın başarının düşmanı olduğunu düşünmek çok yaygın bir yanlıştır."

Hata bir öğretmendir, acımasızdır ama en iyisi ve etkilisidir. Hatalarınızı sizin için çalışır hale getirin.

Eleştirmen değil Koç olmak için; Çıkarılacak ders üzerinde yoğunlaşır ve durumu nasıl

düzelteceğini sorarsınız. Bundan böyle sözünü kullanır ve davranışını biçimlendirirsiniz. Bir dahaki sefere sözünü kullanır onu geleceğe hazırlarsınız. Ona koçluk eder, durumdan değerli bir ders çıkarmasına yardımcı olursunuz.

EMRETMEYİN, RİCA EDİN. Bir şeyi ancak isteyerek yaptığınızda gönüllü olarak harekete geçersiniz. O nedenle talimatları ricalar ya da öneriler şeklinde sunun.

İKAZ ETMEYİN. HATIRLATMA YAPMAYIN. Çünkü hatırlatmalar yardımcı olma amacı taşıyor olsa da, paylama etkisi yapar. İkaz etmek aslında dırdır etmekten başka bir anlama gelmez.

Daha ince bir yaklaşım, atılması gereken adıma ulaşmalarına yardımcı olacak yönlendirici sorulara İnsanların kendilerini keşfetmelerini kolaylaştırmaktır.' Yarın resim dersine bir çalışma götürmen gerektiğini unutma" yerine " Yarın resim dersine hangi çalışmayı götüreceksin? " Burnu büyük bir şekilde başkaları adına düşünmek ve onların tepkisini çekmek yerine, kendi sonuçlarını çıkarmalarına yardımcı olun. Komutlarla girişimciliklerini öldürmek yerine, sorularla akılları tutuşturun.

Yönetmek, insanları ayak uydurmayı tercih etmeleri için nazikçe esinlendirmektir. Buyrukları rica şeklinde formüle etmek saygı duymayı sağlar. Öneride bulunursanız, kendilerini özerk hissedip, isteyerek, işbirliği yaparlar.

YAPAMAM sözcüğünü aklınızdan çıkartın. Neyin niçin yapılamayacağı üzerinde yoğunlaşmak yerine, nasıl ve ne zaman yapılabileceğini bulmaya çalışın.

Yoksun bırakmayın tasarlayın." Hayır, video seyredemezsin daha ödevini bitirmedin " yerine "Elbette, ödevini bitirir bitirmez video seyredebilirsin. " deyin.

Nazik sözlerin söylenmesi çabuk ve kolay olabilir, ama yankılan gerçekten sonsuzdur."

İstek kabul edilemez ise ne yapacağız? . İtici değil sevimli sözcükler kullanın. "MÜMKÜN DEĞİL" ya da YAPACAK BİR ŞEY YOK gibi cümleler kullanmayın. Bu cümleler iticidir, çıkmaz

sokağa götürür. UMARIM ve DİLERİM gibi sözlerle kötü haberlerin etkisini yumuşatmaya çalışın.

”İSTERDİM”. 'UMARIM" gibi sözler sevimlidir, kapalı kapıları açar, insanları her zaman mutlu eder. İnsan ara istediklerini her zaman veremezsiniz. Ama ilginizi verebilirsiniz, onları düşündüğünüzü ifade edebilirsiniz.

“Karanlığa lanet okumaktansa bir mum yakmak evladır." Her durumda yapabileceğiniz bir şeyler vardır.

İnsanlara neyi yapamayacağınız ya da neyi elde edemeyeceklerini söylemek karanlığa lanet okumak anlamına gelir. Neyi yapabileceğiniz ve neyi elde edebilecekleri üzerinde odaklanmak ise sevecenlikle bir mum yakmaktır. Sorun yaratan bir başka sözcüğü daha öğrenmek isler misiniz? Bu PROBLEM ya da SORUN sözcüğüdür.

Bilimciler ve matematikçiler açısından bu sözcük sadece "araştırılması, üzerinde düşünülmesi ve yanıtlanması gereken bir soru" anlamına gelir ve olumsuz bir çağrışım yapmaz.

Çoğu insan için ise, problem sözcüğü dert anlamına gelir. Sözlükler problemi," kafa karışıklığı, sıkıntı ya da rahatsızlık kaynağı" olarak tanımlamaktadır. Bu kelimeye günlük konuşmalarda kullandığınızda, diğer kişi, öyle olmasa bile, bir şeylerin yanlış gittiğini düşünecektir. Dinleyicinin kafası karışacak, canı sıkılacak, rahatsız olacak ve işiniz zorlaşacaktır.

Problem Yanlış Bir Şey Var Anlamına Gelir.

" Eğer elinizdeki tek alet bir çekiçse, her problemi bir çivi olarak görmeye başlarsınız."

Sözcüklerin fiziksel olduğu kadar manevi etkileri de vardır. SORUN sözcüğünü aşırı

kullanmanız insanların şevkini kırabilir ve sizden uzak durmaya başlamalarına yol açabilir.

" Hayatımız düşüncelerimizin eseridir. "

PROBLEM, SORUN sözcüğünü olumlu cümlelerle ikame ederek gelişmeleri olumlu bir yöne kanalize edebilirsiniz. Olumlu ve açık bir şekilde konuşunuz.

" Tutumumuz dünyamızı renklendiren tebeşirlerdir. "

Abartılmış kelimeler kullanmayınız. HEP, HİÇ, HER vb. HERKES, BÜTÜN, HER ZAMAN, HİÇ KİMSE gibi kuvvetli kelimeler hakikate dayanır. Hakikat abartıldığında kışkırtıcı olur ve öfke yaratır. Onun yerine ifadeniz, karşınızdakine açıklama getirme ve tutumunu düzeltme fırsatı vermelidir.

"Abartı kendini kaybetmiş hakikattir."

Şikâyetlerinizi çocuklarınıza, onları cevap vermeye zorlayacak sorular şeklinde formüle ediniz.

Çocuklara sürekli ne yapmaları gerektiğini söylemek yerine " yataktan kalktıktan sonra ne yapmak lazım?" gibi sorularla daha iyi sonuç alınacaktır.

Abartılmış kelimeleri içeren ifadeler çoğu zaman eski eylemleri ya da eylemsizlikleri hedef alır.

Bu ise üçlü bir saldırı ortaya çıkarmakta, aşın bir suçlamayı adil olmayan bir hüküm ve geçmişin hesabının sorulması izlemektedir.

Bu tür abartılmış kelimeler taşıyan aşırı sözleri sorular şeklinde sahibine geri yansıtın. Suçlayıcı sözleri saldırgan olmayan bir şekilde geri aktarmak, karşı tarafı ithamlarını yeniden tartma ve değerlendirme fırsatı verecek ve böylece münakaşayı önleyecektir.

Ancak bu faydalı olmaz ise, aşırı sözleri uzun uzadıya yanıtlamaya çalışmak açıklamalar getirmek yerine, bilinçli olarak görmezden ya da duymazdan gelmek çok daha bilgecedir. "Bilgelik sanatı, neyi görmezden gelmek gerektiğini bilme sanatıdır." "Hayatımda çok felaket acısı çektim. Çoğu hiçbir zaman gerçekleşmedi." "Kendi başına iyi ya da kötü olan bir şey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar."

Koşullar kendi başlarına iyi ya da kötü değildir. Bu, nasıl yorumladığınıza bağlıdır. Bir şeyi korkunç olarak yorumladığınızda kendinize, Bu doğru mu? Doğru olan hangisi? Diye sorun. Ancak bu şekilde doğru yorumlara ulaşabilirsiniz.

Birisinin kendisini önemli hissetmesi için yapabileceğimiz en iyi şeyin tamamen onun üzerinde yoğunlaşmak olduğunun farkında mısınız?

"Bir dost, bizi gerçekten anlayan, sorunlarımızı gözden geçirirken bize kulak verme sıkıntısına katlanan bir kişi, dünyaya bakışımızı tümüyle değiştirebilir. "

öfke çoğu zaman ilgi için atılan çığlıktır. İnsanlara gerçekten kulak vermelisiniz. Kendinizi bu beceriyi geliştirmeye adarsanız bütün ilişkileriniz çok daha iyileşecektir.

Çoğu insan dinlemez sadece konuşma sırasının gelmesini bekler, özensiz dinleme çatışmalara neden olur Aklınızdaki diğer her şeyi uzaklaştırın ve o birkaç dakika için onu dünyanızdaki en önemli şey olarak kabul edin.

"Dinlemiyorsanız öğrenemezsiniz."

Günlük sohbetlerde iki yönlü iletişimi sağlamak için iki yönlü telsiz imajından yararlanabilirsiniz.

Sözünüzü bitirdiğinizde telsizin düğmesini kapattığınızı düşünün ve sonra dikkatinizi gelen mesaja yoğunlaştırın. Karşınızdaki kişiye bakın. Göz teması kurun. Her sözcüğü özümseyin. Ancak diğer taraf sözünü bitirip tamam mesajı verdikten sonra, telsizinizin düğmesini açıp söylenenlere yanıtınızı verin.

Arabanızla yolda giderken, birden bütün trafik şeritlerinin, trafik ışıklarının, kaldırımların ve trafik levhalarının yok olmuş olduğunu görseniz neler hissedersiniz? Büyük bir kaos olur, değil mi?

Hiç kimse kendini emniyette hissetmez. İnsan davranışının çoğunun kuralları vardır. Bütün oyunların kuralları vardır. Ne var ki, ilginç bir şekilde, çoğu iletişimde bireyler arasında ortak bir sembol, işaret ya da davranışlar sistemi, kurallar yoktur. Uzun vadeli bir ilişkiye girecek olanların huzur ve güvenlik içinde bir arada var olmasını sağlamanın bir yolu, daha baştan iletişim için rehber ilkeler belirleyip üzerinde anlaşmaya varmaktır.

"İnsanlar melek olsaydı, devlete hiçbir zaman gerek kalmazdı."

Tartışma bilgi değiş tokuşu; münakaşa ise duygu değiş tokuşudur."

"Kabalık, zayıf insanın güçlü taklidi yapmasıdır."

" Ön yargı ne demektir? Ön yargı; mantığa dayalı olmayan bir görüş, kanıtlar dinlenmeden verilmiş bir hüküm, ilk ne zaman olduğunu bilmediğiniz bir duygudur."

Birçok insan düşündüğünü sanar, ama aslında yaptıkları sadece önyargılarını yeniden

düzenlemektir."

İnsanlar hakkında; görünüşler ne, usullerine, kendileriyle yaşadığımız deneylere ve o tür insanlara ilişkin ön kabullere dayalı olarak hüküm verme eğiliminde oluruz. Bu doğal eğilimi aşmak iletişimin en güç yanlarından biridir.

"Barış ve huzur içinde yaşamak isteyen, ne bütün bildiklerini söyler ne de bütün gördükleri hakkında hüküm verir."

" Görüşlerini hiç değiştirmeyen, yanlışlarını hiç düzeltmeyen, yarın bugünden daha bilge olacak değildir."

" Kapalı bir akıl ölmekte olan bir akıldır."

Her duruma kapalı değil açık bir kafayla yaklaşın. Onlara bir şans tanıyın. Sorun çıkaranları zihninizden silmek yerine açık bir kafayla dinleyin.

" İnsan ne kadar çok hüküm verirse o kadar az sever. "

İnsanlar hakkında kendi fikirlerinizi kendiniz oluşturun, bunu sizin adınıza başkalarının yapmasına izin vermeyin.

" Hoşgörü, başkalarının inanç, uygulama ve alışkanlıklarını, onları mutlaka paylaşma ya da kabul etme gereği olmadan, anlamak için gösterilen olumlu ve nazik çabadır."

Başkalarını da ilgilendiren önemli bir karar almak zorunda kalırsanız bunu tek başınıza sonuçlandırıp oldu bitti halinde sunmayın. Böyle yaparsanız, başka bir seçenek olmasa bile etkilenecek insanlar karşı çıkacaktır. Çünkü kendileri ile birlikte değil, kendilerine rağmen yapılmaktadır Kontrolü ele almak yerine paylaşın. Seçenekleri ortaya koyun ve karar almalarını isteyin. İnsanları sürecin bir parçası haline getirin.

İnsanlar başkalarının bulmuş oldukları nedenlere oranla kendi keşfettikleri nedenlerle daha çok ikna olurlar.

Bir durumun sorumluluğunu taşımanız bütün kararlan kendinizin alması anlamına gelmez.

Kontrolü tutmak yerine paylaşırsanız sürecin parçası oldukları için çıkacak sonucu kabul etmeye istekli olacaklardır.

"Ya birlikte var olacağız ya da hiç var olmayacağız ."

Muharebelerinizi kendiniz seçin. Bir şeyin, açığa çıkarmak gerekecek kadar önemli olup olmadığına nasıl karar verebilirsiniz? Ne zaman kapalı tutmak ne zaman açığa çıkarmak gereğini nasıl bilebilirsiniz.

Zekice olan, birisini karşınıza almadan önce bunun bütün sonuçlarını gözden geçirmektir.

Harekete geçmeden önce kendinize şu soruyu sorun: Bu iyi bir zamanlama mı?

Tanrı bize değiştirilmesi mümkün olmayan şeyleri sükûnetle kabul etme inayetini, değiştirilmesi gereken şeyleri değiştirme cesaretini ve ikisini birbirinden ayırt edebilme bilgeliğini bağışlamıştır."

Canınızı sıkan bir kişi ya da durum ile karşılaştığınızda, buna karşı çıkmanın akılıca mı, yoksa riskli mi olduğuna karar vermek için kendinize şunları sorun: Bu sıradan bir olay mı? Bu direngen bir rahatsızlık mı? Olayın tarihsel arka planı nedir? Davranış kasıtlı mı yoksa masum mu? Bu durum değişebilir mi? Söz konusu olan uzun vadeli bir kazanım ile kısa vadeli bir kayıp mı?

" Hesaplı riskler alın. Bu ihtiyatsız olmaktan çok farklıdır. "

"Ancak aptallar suyun derinliğini iki ayağıyla birden kontrol ederler."

Ağzınızı harekete geçirmeden önce aklınızı vitese takın.

Uzun vadeli ilişkilerimizde diğer tarafın eksikliklerini abartır üstünlüklerini küçümseriz. Eğer eşinizin hoşunuza gitmeyen yanı hiçbir zaman değişmeyecek ve eşiniz bu kusurlarını bağışlatacak başka yanlara sahipse, bu eksikliği takmak yerine eşinizi bir bütün olarak ele alın.

Kendinize şu önemli soruyu sorun: Bu konu evliliğimizi tehlikeye atacak kadar önemli mi?

"Çoğu insan birisinin kendisini çıldırtmasını beklemez. Bunu kendisi yapar."

Sizi mutsuz eden bir durumu düşünün. Yapabileceğiniz başlıca üç şey vardır. Diğer kişiyi değiştirmek. Durumu değiştirmek. Kendinizi değiştirmek. En kolayı kendinizi değiştirmen izdir.

Eğer harekete geçmenin sonuçları yıkıcı olacaksa, o zaman yeni gözler geliştirmeye çalışmakta yarar vardır. Mevcut manzaranıza yeni biracıdan bakmayı tercih ederek görüşünüzü iyileştirebilirsiniz. Kendinizi değiştirerek dünyanızı da daha iyi bir yönde değiştirebilirsiniz.

" Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor, kimse kendisini değiştirmeyi akıl etmiyor."

İşinizi ve dostluklarınızı riske atmadan nasıl hayır diyebilirsiniz. ?

Başarılı ilişkiler kurup sürdürmenin anahtarı ihtiyaçları dengede tutabilmektir. Bu nasıl yapılabilir. Karşılanmakta olan ve karşılanamayan ihtiyaçları belirleyip bunların bir terazinin iki farklı kefesinde olduğunu düşünün. Eğer terazi sizden yana ağır basıyorsa, o zaman diğer kişiye de istediklerini vermenin zamanı gelmiş demektir. Eğer sürekli kendi ihtiyaçlarınızdan ödün veriyorsanız, o zaman bir isteği çevirmek bencillik değil akıllılık olur.

Eğer kendi çıkarlarınızı dışlama pahasına diğer kişinin çıkarlarını dikkate aldığınız aşikârsa, o zaman hayır demeniz yerinde olacaktır. Yok, eğer son dönemde kişinin istekleri ihmal edilmişse, belki de şimdi evet demenin zamanıdır.

Anın baskılarına boyun eğip faturasını ileride ödemek yerine, bilgiye dayalı kararlar alın.

İstekleri, kişisel ya da mesleki ilişkilerinize zarar vermeden nasıl geri çevirebilirsiniz? Bu konuda düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var deyin. Söz konusu istemi geri çevirin ve işinize daha çok gelen bir alternatif önerin. Hayır deyin ve sorunu başka araçlarla çözün. Hep veriyor hiç almıyorsanız kibarca hayır deyin.

Alçakgönüllü olmak altta kalmak zorunda olmak anlamına gelmez."

Nazik olmak, her zaman yol alabilmek için ayak uydurmak zorunda olduğumuz anlamına gelmemelidir. Sizin için gerçekten önemli olan ne? Zaman ve enerjiniz sınırlı kaynaklardır.

Onları önemsiz şeyler için heba etmeyin. Sizi değerli zamanınızı gerçek önceliklerinize

hasretmekten alıkoyacak taleplere "Özür dilerim "diyebilmek için, en kuvvetle hissettiğiniz varlık nedeninizi belirleyin.

" Bir şey için dik duramazsanız her şey için yere düşersiniz."

Karşınızdaki sözünü bir türlü sona erdiremiyorsa ne yapmalısınız? Gevezeleri nasıl

etkisizleştirebilirsiniz? Aşın uzayan görüşmeleri kibarca kapatın. Adını söyleyerek araya girin, anlatmakta olduğu şeyi özetleyin, anlattığı ile ilgileneceğini ve şu anda yapmanız gereken bir şey olduğunuzu açıklayın. Ardından başka bir zaman diyerek konuyu kapatın.

" Dünyanın yarısı söyleyecek bir şeyi olan ama söylemeyen, öteki yarısı da söyleyecek bir şeyi olmayan ama durmadan konuşan insanlarla doludur."

Gereksiz sohbetlerden kaçınmanın yolu, atın sizi sürmesine izin vermeden sizin atı sürmenizdir.

Güven duyun ve öyle davranın. Omuzlarınızı dikleştirip çenenizi kaldırarak ve ağırlığınızı ayaklarınız üzerinde dengeleyerek atletik bir görünüm almanız, sizi bezginlik ve endişeden kurtaracaktır.

" İnsan inançlarının eseridir. Nasıl inanıyorsa öyledir. "

Her şey kafanızın içindedir. Örneğin özgüven aralıksız, sık ve başarılı pratiğe dayalıdır. Sinirlilik, kuşku ve endişeleriniz üzerinde yoğunlaşmanın bir sonucudur. İnsanlar yabancısı oldukları durumlarda rahatsızlık hisseder. Zihinsel idman gerçek pratikten çok daha hızlı ve iyi olmanızı sağlayan mükemmel bir pratiktir.

Endişelenmeyin prova yapın. Olayı gözünüzde canlandırın. Gerçek yaşam durumunu mümkün olduğu tadar aynen hayal edin. Olmasını istemediğiniz şeyleri hayal edin ve nasıl tepki verceğinizi  planlayın. Nasıl davranmak ve konuşmak istiyorsanız, bunun tekrar tekrar provasını yapın.

Endişelenmek aslında olmasını istemediğiniz bir şey için dua etmenin bir yoludur. Gözünüzde canlandırma olmasını istediğiniz bir şey için dua etmenin ve bunu gerçek kılmanın bir yoludur.

Gözünüzde canlandırma başarıyı garanti etmez sadece daha iyi bir performansı garanti eder.

"Talihimizi kendimiz yapar ve sonra buna kader deriz."

İkna etmenin beş ilkesi nedir? : Duruma olumlu beklentilerle yaklaşın. Bunun değerli bir öneri olduğuna emin şeklinde kendinize iyimserlik telkin ederseniz, inancınız sizi cesaretli kılacaktır. Olası itirazları önceden tahmin edip seslendirin, üne süreceğiniz noktaları numaralandırın. Kendinize, ikna etmeye çalıştığınız kişi açısından neyin önemli olduğunu sorup bu yararlara hitap edin. Sizin ne söylediğinizi kendilerinin görebilmesi için, sorular ve küçük öykülerle onları aktif olarak olaya dahil edin.

“Kazanmakta olduğunuz bir oyunu hiçbir zaman değiştirmeyin, kaybetmekte olduğunuzu değiştirin."

Eğer ilk  taktikleriniz başarılı olmaz ise, geri çevrilmiş bir isteğinizin tekrar dikkate alınmasını istediğinizde; Olaydan nazikçe çıkın. Niye kabul görmediğini anlamaya çalışın. Yeni bir yaklaşım gösterip, ilk müzakerede tartışılmamış olan yeni bir bakış açısını dikkatlerine sunun.

İnsanlar taze bir başlangıç  olanağı verin. Çatışmalar defterini kapatın. Yeni bir sayfa açın.

İlişkilerinize  değer biçin ve bozulmuş olanları yarına bırakmadan bugün tamir edin.

" Eğer bir problem görüyorsanız, bu sizin probleminizdir. Eğer birisinin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyorsanız, unutmayın ki sizde herkes kadar birisisiniz. "

Hayatın çok daha hoş başka yanları üzerinde odaklanmak varken, asap bozucu durumlara boğulmanın bir anlamı var mı?

Yaşadıklarımızı seçme ve kontrol etmemiz her zaman mümkün değildir, ama nasıl tepki göstereceğimizi seçmemiz her zaman mümkündür.

İyi o an göze gözükmeyebilir, ama ararsanız kendini gösterecektir. Dertleri hayatınızın kaçınılmaz bir parçası olarak kabul edin ve kendinize şu rahatlatıcı söz söyleyin: Bu da geçer.

İşler yanlış gittiğinde umutsuzluk içinde debelenmek yerine, bu sıkıntının geçici olduğunu ve daha iyi yarınlar ummak için sayısız neden olduğunu hatırlamalısınız.

Dünyanızdaki yanlış değil de doğru giden şeylere odaklanırsanız, tutumunuzu anında

değiştirebilirsiniz.

İnsanların mutluluğunu doğrudan belirleyen tek şey minnettarlık duygusudur. Her şeye sahip olabilirsiniz, ama sahip olduklarınıza değer biçmiyorsanız kendinizi çok kötü hissedersiniz. Çok az şeye sahip olabilirsiniz, ama bunlara değer veriyorsanız kendinizden hoşnut olursunuz.

Ne verirseniz onu alırsınız. Eğer insanlara kuşku ve küçümsemeyle davranırsanız onlarda size aynı şekilde davranır. Karamsar kısır döngü sürer gider. Tersine eğer insanlara onur ve saygıyla davranırsanız aynı şekilde yanıl vermeleri muhtemeldir. İyimser döngü yukarıya tırmanmaya devam eder.

Bir terslikle karşılaştığınızda hemen tepki gösterip birkaç seviyesiz söz söyleme yerine birkaç saniye düşünüp olayla ilgili birkaç iyi söz sarf etmeyi deneyin.

Yüce gönüllülük, gönül zenginliği, duygu asaleti ve ruh cömertliği sıkıntılara soğukkanlılıkla göğüs germeyi mümkün kılar, adiliğe ve intikamcılığa tenezzül etmemeyi getirir ve değerli amaçlar için özveride bulunmayı sağlar.

Ruhunuz kısa kalıyorsa uzun bir yürüyüşe çıkın, ruhunuz sıkışmışsa ve uzun bir yürüyüşe çıkamıyorsanız derin bir nefes alın. Düzensiz ve sığ nefes almak panikleme getirir, kafa karıştırır.

"İyiden yana manevi bir kuvvet olma kararlığınız, bütün karşılaşmalarınızı olumlu bir şekilde etkileyecek ve her günlü yaşamınıza çok daha fazla neşe katacaktır. "

Hiç, bir kitabı bitirdikten sonra dünyayı değiştirmek üzere heyecanla harekete geçtiğiniz, ama iki hafta sonra her şeyi gene "eskisi gibi, aynen eskisi gibi" yapmaya başladığınız oldu mu? Lütfen bu kitabın başına da aynı şeyin gelmesine izin vermeyin.

"Nereden başlayacağımı bilemiyorum." diye mi düşünüyorsunuz? Kafa karışıklığı insanı hareketsizi eştirir. Açıklık eyleme yöneltir.

önceliklerinizi belirleyin.

" Nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız başlayamazsınız ."

 

Kuşkusuz, bu kitaptaki bütün tavsiyeleri aynı anda uygulamaya başlayamazsınız. Daha mantıklı bir yaklaşım, en önemlilerinden ikisini seçmeniz, bunları nasıl kullanmayı planladığınızı tam olarak yazmanız ve bu uyarıyı, yeni iletişim alışkanlıkları benimseme kararlılığınızı size sık sık hatırlatacak şekilde, görünür bir yere asman izdir.

Bilgiyi güce dönüştürün.

"Bilmek yetmez, uygulamamız gerekir. İstemek yetmez, yapmamız gerekir."

Şimdi, bu ilkeleri nasıl hayata geçireceğinizi tam olarak yazın, örneğin, "Ne söyleyeceğimi bilmediğimde ileride pişman olacağım bir şey söylememek için "Bununla ne demek istiyorsunuz?" diye soracağım.".. Gibi

"Parçalara ayırırsanız hiçbir şey olağanüstü değildir."

"İrade karşısında hiçbir şey imkânsız değildir."

Alışkanlıklarımı değiştirebileceğimden emin değilim diye mi düşünüyorsunuz.? Yeterince ısrar ettiğimiz takdirde istediğimiz her şeyi yapabiliriz.

" İlk seferde başaramadıysanız, ortalamanın üzerindesiniz demektir." Anonim

Yeni alışkanlıklar kazanma üç aşamada olur. Acemilik: Yeni ya da değişik bir şeyi denerken genellikle ilk başta bunu iyi yapamazsınız. Ama bu beceriyi kazanmak istiyorsak çalışmaya devam ederiz. Bu öğrenmenin ikinci aşamasına geçiştir. Uygulama: Bu aşamada size öğretilmiş olan teknikleri uygular ve elde ettiğiniz sonuçlan giderek iyileştirirsiniz. Otomatik: Bu noktada anlık yapmakta olduğunuz şeyi düşünmezsiniz, doğal gelmeye başlar. Temeller bilincinde olmadan ve etkin şekilde uygulanır.

Alıştırma ve ısrarın karşılığını alırsınız.

TONGUE FU bir beceridir. Bütün becerilerde olduğu gibi bunda ustalaşmak da zamana ihtiyaç duyar. İlk başta "AMA" yerine "VE" kullanmak sıkıntı verebilir. Geçmişte bunu pek yapmamış olduğunuz için istediğinizi yüksek sesle ifade etmekten ilk başta rahatsızlık duyabilirsiniz. Kimi zaman sabrınız tükenebilir ve sevecen olma niyetinizi biran için unutabilirsiniz. Bu başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Bu TONGUE FU 'nun işe yaramadığı ya da onu öğrenemeyeceğiniz anlamına gelmez. Bu sadece, eski alışkanlıklarınızı terk edip yenilerini kazanmanın ilk doğal aşamalarında olduğunuz anlamına gelir.

"Bazen kazanırsınız, bazen kaybedersiniz, bazen de maç yanda kalır." Mükemmel olmayan sonuçlar elde ettiniz diye ilk acemilik aşamasında sakın vazgeçmeye kalkmayın. Sebat edin. Kendinize acımasız davranmayın ve bu kitapta keşfettiğiniz teknikler uygulamaya devam edin. Zor insanlarla karşılaştığınızda kendinize giderek daha çok güven duyduğunuzu göreceksiniz. Sonunda, stres durumlarında sözlü dövüş sanatı becerilerinizin otomatik olarak devreye gireceği noktaya ulaşacaksınız.

Mutluluk bir amaç değildir. Bir yan üründür.

Çatışmaları işbirliğine dönüştürmede;

TERAPİSTİN YÖNTEMİNİ UYGULAYIN.

Açıklamayın, geri yansıtın. Nutuk atmayın, dinleyin.

ZİHNİNİZİ AÇIK TUTUN.

İnsanlara taze bir başlangıç ve şans tanıyın.

İHTİYAÇLARI DENGELEYİN.
Terazinizi dengede tutun ve hayır deyin.
ONURLA SIYRILIN.

Münakaşaları bunu yapmayalım diyerek sona erdirin.

ANLAYIN.

Ben olsam ne yapardım diye sorarak öfkeyi empatiye dönüştürün.

ŞİKÂYETLERE SON VERİN.

Açıklama yapmayın. KÖH trenine atlayın.

DOSTÇA CÜMLELER KULLANIN.

Kullanılacak sözlerle aksilikleri yakın ilişkiye dönüştürün.

FELSEFENİZİ DEVREYE SOKUN:

Ne olursa olsun olumlu bir bakış açısı muhafaza edin. En büyük zayıflığımız kolay vazgeçmemizdir. Başarının en emin yolu her zaman bir kere daha denemektir."