Sizden istenen sonuçların ne olduğunu bilmiyorsanız, hiçbir şansınız yoktur.
Her zaman şirketinizin amaçlarına odaklanmış olun, sonra günlük olarak elde etmeniz gereken sonuçları tespit etmek için hedefiniz doğrultusunda çalışın.
Çalışmanın püf noktası budur. Her işin işverenler ve onların müşterileri açısından değeri olan bir son ürünü olmalıdır. Para kazanılmasına yardımı olmadığı sürece emek harcamanın bir anlamı yoktur. Şirketinize yararı dokunan hiçbir şey olmadığı takdirde, fiziksel, duygusal ve entelektüel enerjinizi harcamak boşuna olacaktır. O yararlı sonuç bir satış, bir sorunun halledilmesi, olumlu bir müşteri deneyimi, son teslim tarihinin karşılanması veya gerçekleştirilen bir finansal hedef olabilir. Her çalışan kendisinden beklenen sonuçlar ve bu sonuçların şirketin toplam performansına nasıl katkıda bulunduğu konusunda net olmalıdır.
Bu, "Ne için buradayım?" sorusuna etkili bir yanıt anlamına gelir. Yanıt, "Patronumu memnun etmek için buradayım" ya da "Para kazanmak için buradayım" değildir. Ne de "Yapmam söylenen görevleri yerine getirmek için buradayım" demek, bir yanıttır. Yanıt şudur: "Ben şirketin amaçlarıyla bağlantılı sonuçları sağlamak üzere buradayım." Her çalışan bu bağlantı konusunu net bir biçimde anlamalıdır.
Pek çok kuruluş görev güdümlüdür. Odak, görevin neyi gerçekleştirmesi gerektiğinden çok görev üzerinedir. Görevler atanmış faaliyetler, yönlendirilmiş hareketler ve talimatlarla aynıdır. Buna bir örnek, hizmet edilmeyi bekleyen bir müşteriyle ilgilenmek yerine malları raflara istiflemektir. Böyle durumlarda çalışanlar ve patronları nihai hedefi—müşteri için olağanüstü olumlu bir deneyim yaratarak satışları azamiye çıkarmak—gözden kaçırırlar. Bir müşteriyi bekletmek nihai hedefe yardımcı olmaz.
İnsanlar kendilerinden beklenen sonuçlar ve bu sonuçların şirketin amaçlarıyla bağlantısı hakkında net oldukları zaman günlük görevlerini buna göre belirleme becerisini göstereceklerdir. Buna yetkilendirme denir. Yetkilendirmenin olmadığı yerde "emir ve kontrol" vardır ve insanların yaptığı bütün iş, patronlarının onlara yapmalarını söylediği iştir.
Başarılı insanlar son derece sonuç odaklıdır. İşi iyi "okurlar" ve eğer kuruluş, ulaşılacak amaçları belirlemekte başarısız olacak kadar düzensizse, kendi hedeflerini bile yaratırlar. Bu nedenle aranan insanlar neyin başarılması gerektiğini, aynı zamanda da bunun nasıl yapılacağını net bir biçimde görebilenlerdir. Görev "nasıl" bölümüdür. "Ne" bölümü esasen kurumsal bir amaçla bağlantılı bireysel bir sonuçtur.
Sonuç odaklı olmanın avantajı, anlamlı sonuçlar elde etmenizin görev odaklı olmaya göre daha muhtemel olmasıdır. İş görüşmesinde "Son birkaç yıl içinde neler yaptınız?" sorusu sorulduğunda "Düzenli bir biçimde yüzde 93'lük müşteri memnuniyeti sağlayarak satışlardaki artışa katkıda bulundum" demek, "Günde 80 çağrıyı yanıtladım" demekten çok daha iyidir.
Her kuruluş amaçlara bağlı sonuçlar elde eden insanlar isteyecektir. Bütün yapmanız gereken onları (hem de kendinizi) harika sonuçlar sağladığınıza ikna etmektir.
Uygulamalar:
"İşimde şunu yapıyorum" demekten vazgeçin ve onun yerine "İşimde günden güne başardığım şey şu" deyin.
İşi bir görev olarak görmeyi bırakın, onun yerine onu elde edilmesi gereken bir dizi önemli sonuç olarak görün. Bu sonuçları ölçmek için kendi nitel ve nicel ölçülerinizi yaratın.
Gerçekleştirmeniz gereken amaçların kurumsal amaçlarla bağlantısı hakkında zihninizde net bir bağ kurun.