Sürekli işten şikayet etme alışkanlığı kazanmak çok kolaydır. Hep yaptığınız ya da yapmadığınız şeylerden yakınıp sızlanırsınız. Asla mutlu olmazsınız; ücretinizi yetersiz bulur, hak ettiğiniz titri alamadığınızı, saygı görmediğinizi düşünürsünüz.
Sürekli şikayet etmeyle ilgili en büyük sorun, problemi çözmek yerine suçu başkasının üzerine atmak üzerinde yoğunlaşmanızdır. Zam alamamanız patronun suçudur. Terfi alamamanız iş arkadaşınızın suçudur. Sürekli dır dır eden bir huysuz olarak ün salmanız da yine bir başkasının hatasıdır.
Peki gerçekten öyle midir? Bir başkası gerçekten suçlu mudur yoksa sorunun kaynağı sizin eylemleriniz -ya da eylemsizlikleriniz midir?
Size şunu sorayım: İşvereninizin bir numaralı hedefi nedir? Eğer "para kazanmak" dışında bir cevap verdiyseniz, kaybettiniz. Şirketiniz para kazanmak için iş yapmaktadır; siz de bundan mutluluk duymalısınız; çünkü öyle olmasaydı (a) belki de bir İşiniz olmazdı (b) ücretinizi alamazdınız. Şimdi bir sonraki soruya geçelim. İşvereninizin bu yıl için en önemli hedefleri (para kazanmaktan sonraki) nelerdir? Ve son soru: Bu hedefleri öğrenmek gibi bir arzunuz var mı?
Bunları bilmeniz ve önemsemeniz gerekir. Neden? Çünkü kendi kariyer hederleriniz bunlarla bağlantılı olmalıdır. Aksi halde işinizde başarılı olmanız mümkün olmayabilir. Ömrünüzü kariyer hedeflerinize adamanız gerektiğini söylemeye çalışmıyorum elbette. Patronunuzun sizi fark etmesini ve değerlendirmesini istiyorsanız, ona hedeflerinizin ne kadar benzeştiğini göstermeniz gerektiğini söylüyorum. Her patron, kariyer hedefleri şirketinkilerle uyumlu olan çalışanları takdir eder; olmayanlarla çalışmaktan rahatsızlık duyar.
Bir iletişim stratejileri şirketinin CEO'su olan Judith Glasser, işverenin hedefleri konusunda "Benim umurumda değil" gibi bir tutuma sahip olan çalışanların, bu tutumu diğer çalışanlara da bulaştırdığını söylemektedir. Başka bir deyişle "umursamazlık duygusu" şirket içinde bulaşıcı bir hastalıktır.
Sizce patronunuz bu enfeksiyon kaynağının şirkette yaşamasına izin verir mi? Yoksa hem şirket hedefleri üzerinde yoğunlaşmayı reddeden hem de diğer arkadaşlarını da peşinden sürükleyen bir çalışandan kurtulmak mı ister?
Böyle bir duruma düşmek istemiyorsanız, hem sizin açınızdan hem de şirketiniz açısından yararlı olacak hedefler üzerinde yoğunlaşmak için şu taktikleri uygulayabilirsiniz:
Patronun kafasına girin.
Patronunuzun hedefleri, kendi patronunun hedefleriyle sıkı sıkıya ilişkilidir; bu yukarılara doğru böyle sürer gider. Yani, eğer patronunuz müşteri hizmetlerinin kusursuz olmasına önem veriyorsa ve müşterilerle ilgilenme konusunda kurallar belirlediyse, bu konuda emrin onun üstlerinden geldiğinden emin olabilirsiniz. Patronunuz kendi alacağı zam ya da terfiinin buna bağlı olduğunu bilir; siz de aynı stratejiyi benimsemelisiniz. Patronunuzun çabalarım nasıl destekleyeceğiniz konusunda stratejiler belirleyin; sonra da onun çabalarınızın farkında olmasını sağlayın. Bu planlan tartışırken, patronunuzla aynı dili konuşmaya özen gösterin; böylece sizin neyin üzerinde yoğunlaştığınızı daha iyi anlayacak; ödülleriniz ve değerlendirilmeniz konusunda daha özenli davranacaktır.
Daha iyisini yapmaya çalışın.
Şirketin hedeflerinden biri daha rekabetçi olmaksa, bir süreci geliştirmek ya daha etkin faaliyet göstermek için yollar bulmaya çatışın. Yeterince etkin olmayan uygulamaları ortadan kaldırıp şirketin daha rahat faaliyet göstermesini sağlamak, işverenin daha büyük bir rekabet gücüne sahip olmasına yardımcı olacaktır, önemli olan, İşle ilgili günlük faaliyetlerinizde şirket hedeflerini esas almanızdır. Çabalarınızı ve elde ettiğiniz sonuçlan mutlaka belgeleyin; böylece performans değerlendirmeleri başladığında, elinizde şirketin hedeflerine yönelik çabalarınız konusunda somut bir kanıt olur
Sorular sorun.
Bir eylem ya da fikri düşünürken, kendinize şöyle sorular sorun: "Bu, şirketin hedeflerine uyuyor mu?", "Bu şirkete uzun vadeli bir yarar sağlar mı, yoksa uğraştığıma değmeyecek kısa süreli bir etki mi yaratır?", "Zamanımı şirketin hedefleri doğrultusunda en iyi şekilde kullanıyor muyum?" Kendinize ya da konuyla ilgili olan başkalarına, işverenin hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik daha iyi seçenekler olup olmadığını sorun.
Yere düşürülen topu siz alın.
Patronu, bir proje ya da çabadan kolayca vazgeçmek kadar öfkelendiren bir şey daha yoktur. Bu durumda siz devreye girerek, kendi yetenek ve becerilerinizi ortaya koyabilir; böylece patronunuza şöyle diyebilirsiniz: "Bu şirket ve sizin için Önemliyse, benim için de önemlidir."