Global ekonomide milyonlarca kişi insan beyniyle iletişim kurmak ve onu ikna etmek konusunda çalışıyor. Bunun için her yıl trilyonlarca dolar harcanıyor. Ama gerçekte insan beyninin nasıl çalıştığını, nasıl harekete geçtiğini, sayısız ürünü satın almaya ya da almamaya nasıl karar verdiğini bilen kişi sayısı az...
İnsan beyni, duyusal öğelerin hemen hemen hepsini bilinçaltıyla algılamaktadır. Bu da aslında ne düşündüğümüzün farkında olmadığımız için, nasıl düşünmemiz gerektiğini bilmediğimizi göstermektedir. Tüm duyularımızla saniyede aldığımız bilgi sayısı 11 milyondur. Bunun çoğu görme duyumuz ile gerçekleşmekte ve en iyi ihtimalle sadece 40 tanesi üst beyinde harekete geçmektedir.
Eğer insanlar kararları ve davranışları için tüm kaynaklarını kullanamıyorlarsa, bize ne istediklerini net olarak ifade edemezler. Bu durumda satış stratejisini, onların sevdikleri ya da sevmedikleri şeylere göre belirlemek çok da doğru bir yol sayılmaz. Pazarlamacıların ve ürün geliştiricilerin odaklanması gereken, insanların ne istediği ve neye ihtiyacı olduğunu saptamaktır.
Erkek-kadın, genç-yaşlı beyinleri bazı açılardan farklı çalışsa da, genel olarak beynin çalışması birbirine benzemektedir.
İlk insandan bugüne gelişme göstermiş olsa da, müşterinizin beyni aslında 100,000 yaşındadır.
Özünde insan beyni duygusaldır. Kadın beyni erkeğe oranla daha fazla duygusal mesaj algılasa da, hatırlamayı sağlamak ve harekete geçirmek için iki cinse de duygusal yolla yaklaşmak gerekir. Reklamcılar ve satışçılar ürünlerinin duygusal tetikleyicisini ortaya çıkarmalı ve tüm mesajlarında bunu kullanmalıdırlar. Bu beyne "ihtiyacınız olan burada," mesajını verir.