İşe uygun olmayan giysilerle gitmeniz patronu ne kadar kızdırıyorsa, rahatsız edici bir iş ortamının oluşması da o kadar kızdırır. Bu, onun elinde olan bir şey değildir. Durup sizinle konuşmak istediğinde, burnuna öğle yemeğinde yiyip yarım bıraktığınız (ekstra soğanlı), o sırada çöp kutunuzda küflenmekte olan hamburgerin kokusunun gelmesinden nefret eder. İşle ilgili bir konuşma yaparken, arkanızdaki posterdeki Hooters kızlarıyla göz göze gelmekten hoşlanmaz. Sizi müşterilerle ya da şirketteki diğer kişilerle tanıştırdığında, onların bilgisayarınızın üzerine yapıştırdığınız siyasi parti amblemini gördüklerini fark edince bozulur.
Patronunuz, masanıza ailenizin çerçeveli bir fotoğrafını, bir süs bitkisi ya da bir fincan kahve koymanıza ses çıkarmaz. Sizin işyerinde kendinizi rahat hissetmenizi o da ister. Ancak işyerindeki masanızın şirketin malı olduğunu unutmamalısınız. Koltuğunuz, masanız, mantar panonuz, bilgisayarınız, telefonunuz, dosya dolabınız sizin kişisel malınız değildir. Evdeki oturma odanızın aynısını işyerinde de yaratmaya çalışmanız, profesyonel sorumluluktan ve organizasyondaki rolünüze ilişkin bilinçten yoksun olduğunuzu gösterir.
Bu konuda sizi hem şirket, hem de bölmenizi paylaştığınız kişiler yargılayabilir. İşte çalışma ortamınızla ilgili olarak yapmanız ve yapmamanız gerekenler:
Temiz tutun.
İş ortamınızı dedi toplu tutmanız gerektiği konusunu daha önce de tartışmıştık. Ancak temizliğe her zaman önem vermenizin iyi bir fikir olduğunu hatırlamakta yarar var. Eğer tozların üzerine adınızı yazabiliyorsanız, temizlik malzemelerini ortaya çıkarma vakti gelmiş demektir. Bilgisayarınızın ekranının tozunu almanızın gözlerinizin zarar görmesini engelleyeceğini, telefonunuzu ve klavyenizi dezenfekte edici bezlerle silmenin sizi özellikle nezle ve gribe neden olan mikroplardan koruyacağını bilin.
Kokuları unutmayın.
Eğer masanızda yemek yiyorsanız, arta kalan yiyecekleri ve paketleri yemekhanede çöpe atın. (Bir de şu sarımsaklı tavuğu başka bir yerde yerseniz ne olur sanki?) (Çalıştığınız ortamı başkalarını rahatsız edecek kokulardan (ağır parfümler, saç ürünleri ve mum) arındırmaya çalışın.
Sesinizi yükseltmeyin.
Telefonda ya da biriyle konuşurken sesinizi yükseltmemeye çalışın. Küçük çalışma ortamlarında, alçak sesle konuşmadığınız sürece kısa bir konuşma bile diğerlerinin işlerine yoğunlaşmasını engelleyebilir.
Kişisel yorumlarda bulunmayın.
Siyasi, sosyal ve dini görüşlerinizi eve saklayın. İşverenler ayrımcılığı ifade eden eşya ve malzemelerden (takvimler, kahve fincanları, maskotlar, fotoğraflar vb.) hoşlanmazlar ve bunların eve götürülmesini isterler.
İmajınızı hatırlayın.
Üzerinizde mayoyla kameraya sarhoş sarhoş gülümsediğiniz bir tatil fotoğrafınızın işyerinizdekiler tarafından görülmesini imajınız açısından istemezsiniz. İşyerinize çok fazla özel eşya götürürseniz, özel hayatınıza İş hayıtımızdan daha fazla önem verdiğiniz ve bu konuda daha fazla çaba sarf ettiğiniz izlenimini uyandırabilirsiniz.
İçerik önemlidir.
Amigo posterleri, bikinili mankenlerin olduğu ekran koruyucular, bira markası takvimleri ve üzerinde “çalışmaktan nefret ediyorum" yazan kahve fincanları işyeri için uygun değildir.
Kendi kaynaklarınızı oluşturun.
İkide birde "Şu kelime nasıl yazılıyor?" ya da "Şuranın telefon numarasını biliyor musunuz?" diye bağırmanız, etrafınızdakileri rahatsız eder. İhtiyaç
duyduğunuz bilgilere ulaşmak için kendi kaynaklarınızı kullanın; böylece aradıklarınızı küçük bir çabayla kendiniz bulabilir ve iş arkadaşlarınıza rahatsızlık vermek zorunda kalmazsınız.
Yüksek sesle müzik dinlemeyin.
Müzik dinlemek istiyorsanız, kulaklık kullanın. Yine de sesini başkalarının duyabileceği kadar ya da size söylenenleri duyamayacak kadar açmayın. Müzik yüzünden sorulara ya da telefona cevap verememeniz kabalık olur.
Unutmayın, işyeri stresli bir yerdir. Gerginliğe ne kadar az katkıda bulunursanız, patronunuza, iş arkada şiarınıza ve şirketinize saygılı davrandığınızı ne kadar belli ederseniz, kendiniz ve kariyeriniz için o kadar iyi bir şey yapmış olursunuz.