Donna aşağı yukarı 3 yaşındayken çok sevdiği tavşanlar marul yiyor diye marulu severek yerdi. Renkli cama benzediği için jöle yemeyi severdi çünkü renkli cama bakmayı da severdi. Ona arkadaş edinmesini söylüyorlardı ama Donna'nın kendi arkadaşları vardı. Etrafında, havada asılı duran şeffaf noktalar şeklinde, yatağının ve saçlarının altında saklanan Willie adında bir çift yeşil gözü vardı.
İnsanlar konuştukları zaman kelimeleri birbirine karışmış fısıltılar gibi, anlamı olmayan garip sesler olarak algılıyordu. Donna harflerin seslerini ve kelime oluşturmak için ne şekilde bir araya geldiklerini öğrendi. Kelimelerin anlamlarını öğrenemediği halde, onları sesli olarak telaffuz ettiği zaman çıkan sesi seviyordu. Diğer çocuklar gibi konuşamadığı ve söyleneni anlamadığı için, küçükken sağırlık testine tabi tutuldu. Genç bir kız olana kadar kelimelerin bir anlamı olduğunu bilmiyordu.
Bazı otistik çocuklar ellerini hızla çırpar.
İnsanlar onunla konuştuklarında, özellikle de çok yüksek veya heyecanlı bir ses tonuyla konuştukları zaman, Donna sadece anlamsız kelimeler duyuyordu. Fazla heyecanlı konuşmalar veya aşırı uyarılma, Donna'nın dümdüz önüne bakmasına ve dona kalmasına sebep oluyordu. Donna daha sonra bu durumu "istemsiz narkoz" olarak adlandırdı.
Donna sınavlarında başarısız olduğu, istemediği ders faaliyetlerine katılmadığı, sevmediği derslerden çıktığı ve bazen eşyaları fırlattığı için birçok okul değiştirdi.
Donna arkadaş edindiği zaman dostça sarılmalardan kaçınmaya çalışıyordu çünkü sarılmak, içinde yanma hissi uyandırıyordu ve bayılacakmış gibi oluyordu. Sonunda insanlara sarılmaya tahammül etmeyi öğrendi ama bunu hiçbir zaman sevemedi. Donna Williams bütün otizm semptomlarım gösteriyordu.
Oldukça ender görülmesine rağmen otizm, erkek çocuklarında kız çocuklarına göre 2 ila 4 kat fazla görülüyor; dünyanın her yanında görülebiliyor ve şu anda 1970'lere göre (2500 doğumda 1), 10 kat fazla (500 doğumda 1) görülüyor. Bazı ebeveynler otizmin artmasının sebebi olarak çocuklara yapılan aşıları suçladıysa da yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını göstermiştir. Araştırmacılar otizmdeki dramatik artışın sebebini son yıllarda daha başarılı olan tanımlamalara ve henüz hiç biri kanıtlanamamış olsa da bazı genlerin ve çevre faktörlerinin birbirleriyle olan etkileşimine bağlıyor.
Otizm, insanlardan kaçmak için saklanmak, göz temasından kaçınmak ve dokunulmaya karşı koymak gibi, sosyal etkileşimde özellikle anormal veya zayıf gelişmeler şeklinde kendini belli eder. Otizm, konuşma dilini geliştirmek veya konuşma başlatmak konusunda yaşanan büyük sıkıntılar gibi iletişim zorlukları şeklinde de ortaya çıkar. Otistik kişiler çok az faaliyette bulunmaları veya çok az ilgi alanına sahip olmaları, aynı davranışı (elleri çırpmak gibi) defalarca tekrarlamaları veya aynı alışkanlıklara takılıp kalmalarıyla dikkat çekerler. Otizmin belirtileri genellikle çocuk 2 veya 3 yaşındayken ortaya çıkar.
Otistik kişilerin çok küçük bir kısmı sanata inanılmaz derecede yatkın olur veya müthiş bir bellekleri olduğundan âlim diye nitelendirilirler. Örneğin, bu âlimlerden bir tanesi 7600 kitabı ezberlemiş; bir başkası sadece 100 kelime konuşabiliyor ama 7000'den fazla müzik parçasını çalabiliyor; bir diğeri ise 10 yıl öncesinin tarihi söylendiğinde bunun haftanın hangi gününe denk geldiğini bilmek gibi takvim bulmacalarını çözebiliyor.
Donna Williams (1992), sıra dışı dil becerileri geliştiren âlimlere bir örnek. 25 yaşındayken 4 hafta içinde neredeyse hiç durmadan, otistik olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatan 500 sayfalık bir kitap yazdı. Donna Willams bu kitapta ve en son kitabında genel görüş, ses ve görüntülerin garip bir şekilde bozularak gündelik hayatı korkunç bir labirent içerisinde yolunu bulmaya nasıl dönüştürdüğünü anlatıyor.
Donna'nın deneyimlerini tarif ederken psikologların, otizm ve diğer sayısız karmaşık davranışlar hakkındaki soruları nasıl cevaplamaya çalıştıklarını göreceksiniz.
Neler Öğreneceğim?
Bu modülde psikolojinin amaçlarını, mevcut araştırma alanlarını, psikologların davranışları anlamak ve ortaya çıkan sorulan cevaplamak için kullandıkları başlıca yaklaşımları ve psikoloji alanındaki kariyer imkânlarını inceleyeceğiz, öncelikle psikologların Donna'nın otistik davranışları gibi karmaşık sorunları ne şekilde ele aldıklarını görelim.
Psikologlar neyi araştırır?
Psikoloji denildiği zaman aklınıza zihinsel sorunları olan insanlara yardım edilmesi gelebilir. Ancak psikologlar Donna'nın otistik davranışları, sınav korkusu ve bunlardan başka yüzlerce davranışı da kapsayan çeşitli konuları incelerler. Bu yüzden psikolojinin kapsamlı olarak tanımlanması gerekir.
Psikoloji, davranışların ve zihinsel süreçlerin sistematik ve bilimsel olarak incelenmesidir.
Bu tanımın önemli yanı, her bir terimin daha geniş bir anlamı olmasıdır. Örneğin, davranış terimi, hem insanlarda hem hayvanlarda gözlemlenebilir faaliyet ve tepkiler anlamına gelir. Davranış; yemek yemek, konuşmak, gülmek, koşmak, okumak ve uyumak gibi faaliyetleri kapsar. Doğrudan gözlemlenebilir olmayan zihinsel süreçler ise düşünmek, hayal kurmak, incelemek ve rüya görmek gibi çok kapsamlı zihinsel süreçleri kapsar. Psikolojinin mevcut geniş kapsamlı tanımı, bu modülün ilerleyen bölümlerinde ele alacağımız ilk dönem psikologlarının arasındaki ateşli tartışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır.
Psikolojinin mevcut tanımı çok geniş kapsamlı olmasına rağmen, psikologların Donna'nınki gibi bazı davranışları ve zihinsel süreçleri incelerken başlıca dört hedefi vardır.
Psikolojinin Hedefleri
Donna'nın sıra dışı davranışlarından bazıları nelerdir?
Donna, bazı sıra dışı davranışlarda bulunduğunun farkında. Örneğin, kendisine dokunulmasından veya insanlara sarılmaktan hoşlanmıyor, insanlarla konuşurken göz teması kurmayı sevmiyor, çok yüksek sesle konuşan insanlardan nefret ediyor ve yabancılarla bir arada bulunmak istemiyor. Eğer Donna'nın davranışlarını inceleyen bir psikolog olsaydınız aklınızda şu dört hedef olurdu: Donna'nın davranışlarını tanımlamak, açıklamak, önceden kestirmek ve kontrol etmek.
1. Tanımlamak: Donna çocukken insanların ona neler söylediğini merak ettiğini, çünkü o zamanlar kelimelerin sadece anlamsız seslerden ibaret olduğunu söylüyor, insanlar veya olaylar canını sıktığı zaman parmaklarını sürekli olarak birbirine vurarak veya çevirerek bütün dikkatini oraya yoğunlaştırır ve çoğu zaman kendisi için hiçbir anlam ifade etmeyen bu dünyadan uzaklaşmaya çalışırmış.
Psikolojinin ilk hedefi organizmaların çeşitli davranış şekillerini tanımlamaktır.
Psikologlar; otistik çocukların gösterdiği, dil öğrenmekte zorluk çekmek gibi davranışları ve zihinsel süreçleri tanımlamaya başladıkça, otistik çocukların nasıl davrandığını da anlamaya başlarlar. Davranışı tanımladıktan sonra psikologların ikinci hedefi bu davranışı açıklamaktır.
2. Açıklamak: Donna'nın annesi otizmin kötü ruhlar yüzünden ortaya çıktığına inanıyor. Donna ise otizmin metabolizmadaki dengesizlikten kaynaklanabileceğini düşünüyor.
Psikolojinin ikinci hedefi davranışın sebebini açıklamaktır.
Psikologlar bu karmaşık sorun hakkında daha fazla şey öğrendiğinden beri otizmin tanımı değişti. 1950'lerde psikologlar çocukların soğuk ve kayıtsız ebeveynler tarafından yetiştirilmeleri yüzünden otistik olduklarına inanıyorlardı. 1990'larda araştırmacılar otizmin, beynin kusurlu bir şekilde gelişmesine sebep olan genetik ve biyolojik faktörlerden kaynaklandığını tespit ettiler. Davranışı tanımlamak ve açıklamak psikologlara üçünü hedef olan davranışı önceden kestirme konusunda yardımcı olur.
3. Önceden Kestirmek: Donna, en büyük problemlerinden birinin, çok fazla görsel uyarıcıya maruz kaldığında kelimenin tam anlamı ile dona kalması olduğunu söylüyor. Bu yüzden kaç tane yeni uyarıcıya uyum sağlaması gerektiğini önceden tahmin ederek ne zaman dona kalacağını önceden kestirmeye çalışıyor. Psikolojinin üçüncü hedefi organizmaların belli şartlar altında ne şekilde davranacağını kestirmektir.
Psikologlar otistik çocukların davranışlarını daha önceden tanımlayıp açıklamadıkları takdirde, bu çocukların belli şartlar altında ne şekilde davranacaklarını kestirmek konusunda zorluklar yaşayabilirler. Örneğin, ilk iki hedef sayesinde psikologlar otistik çocukların yabancı uyarıcılar karşısında kolayca şaşkına döndüklerini ve dikkatlerini toplamada zorluk yaşadıklarını biliyorlar. Bu bilgiye dayanarak otistik çocukların okul ortamında öğrenme zorluğu yaşayacaklarını kestirebilirler, çünkü sınıfta çok fazla faaliyet ve uyarıcı bulunur. Eğer davranışlar önceden kestirilebilirse bu davranışların kontrol edilmesi de sağlanabilir.
4. Kontrol: Donna, sosyal etkileşimlerin dona kalmasına sebep olan aşırı bir duyumsal yüklenme yaratmasının, insanlarla görüşmekten hoşlanmamasının sebeplerinden biri olduğunu biliyor. Bir kerede sadece bir kişi ile görüşmeyi kural haline getirerek sosyal korkusunu kontrol altında tutuyor.
Bazı psikologlar için psikolojinin dördüncü hedefi, organizmaların davranışlarını kontrol etmektir.
Ancak kontrol düşüncesinin olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de vardır. Olumlu tarafı; psikologların Donna gibi insanlara daha iyi öz denetim yöntemleri ile beraber, şartlar ve ilişkilerle başa çıkma yollarını öğreterek, istenmeyen davranışları kontrol etmeyi öğrenmelerine yardımcı olabilmeleridir. Olumsuz tarafı ise psikologların insanların davranışlarını onların bilgisi veya onayları olmadan kontrol edebilecekleri ile ilgili kaygılardır. Ayrıca psikologların, davranış kontrolünün olası suistimalini engellemek; birey, hasta ve deney katılımcılarının hak ve mahremiyetlerini korumak adına oluşturdukları katı yönergeleri ele alacağız.
Otizm gibi davranışlar, son derece karmaşık olduğundan psikologlar tanımlama, açıklama, önceden kestirme ve kontrol etmeden oluşan dört hedefe ulaşmak için farklı yaklaşımları bir arada kullanırlar. Psikologlar bu hedeflere ulaşmak için aşağıdaki altı yaklaşımdan birini veya bunların çeşitli kombinasyonlarını kullanabilirler.
Psikoloji soruları nasıl cevaplamaktadır?
Psikologların Donna'nın sıra dışı davranışları ile ilgili birçok sorusu var. Örneğin, Donna neden nesnelerin yaşadığına ve kendilerine özgü sesler çıkarttıklarına inanıyordu? "Yatağım arkadaşımdı, paltom beni koruyordu ve içinde saklıyordu, eşyaların kendilerine özgü sesleri vardı. Ayakkabılarıma nereye gideceklerini söylüyordum, onlar da beni oraya götürüyordu"
Donna ilk başta kelimeleri neden, insanların kendisine sürekli olarak tekrarladığı, anlamsız sesler olarak algılıyordu? Kimsenin ona yaklaşamadığını işaret-etmek için neden iki parmağını kaldırmak veya ayak parmaklarını sıkıştırmak gibi kendine özgü bir işaret sistemi geliştirdi? Lavaboda sabun köpüklerine bakarken neden donup kalıyordu? Donna'nın değişik ve ilginç davranışlarıyla ilgili sorularını yanıtlamaya çalışırken psikologlar farklı yaklaşımların kombinasyonunu kullanabilirler.
Davranışları anlamaya yönelik yaklaşımlar; biyolojik, bilişsel, davranışsal, psikanalitik, insancıl ve kültürler arası yaklaşımdan kapsar. Her bir yaklaşımın farklı bir odak noktası veya perspektifi bulunur ve farklı araştırma yöntemleri veya teknikleri kullanılabilir. r
Burada en çok kullanılan altı yaklaşımı özetleyeceğiz ve ilerleyen sayfalarda daha ayrıntılı olarak ele alacağız.
1. Donna'nın çocukken kelimelerin anlamları olduğunu öğrenememesi, beyninin gelişiminde meydana gelen bir sorundan mı kaynaklanıyordu?
Biyolojik yaklaşım; genlerimizin, hormonlarımızın ve sinir sistemimizin birbirleri ile etkileşimlerinin öğrenme, kişilik, bellek, motivasyon, duygular ve başa çıkma tekniklerini nasıl etkilediğine odaklanır.
2. Donna; kelimeler yerine el ve kol hareketlerini kullandığı kendi işaret dilini nasıl geliştirebildi?
Bilişsel yaklaşım; bilgiyi ne şekilde işlediğimizi, depoladığımızı, kullandığımızı ve bu bilgilerin yaptıklarımızı, algıladıklarımızı, öğrendiklerimizi, hatırladıklarımızı, inandıklarımızı ve hissettiklerimizi ne şekilde etkilediğini inceler.
3. Donna lavaboda sabun köpüğü bırakmamayı neden kural haline getirdi?
Davranışsal yaklaşım; organizmaların, çevrelerindeki olayların bu davranışları ödüllendirmesine veya cezalandırmasına bağlı olarak nasıl yeni davranışlar öğrendiklerini veya var olan davranışları değiştirdiklerini inceler.
4. Donna neden "nefretle parlayan gözleri, ölü gibi sert duruşu ve sıkılmış yumruklan" olan Willie gibi alternatif kişilikler geliştirdi?
Psikanalitik yaklaşım; bilinçdışındaki korku, tutku ve motivasyonların; düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin gelişimine ve ileride ortaya çıkacak psikolojik problemler üzerindeki etkisine değinir.
5. Donna çocukluktaki dil sorunlarını aşıp dört hafta içinde bir kitap yazmayı nasıl başardı?
İnsancıl yaklaşım; her bir bireyin kendi geleceğini yönlendirmede büyük bir özgürlüğe, kişisel büyüme için büyük bir kapasiteye, oldukça etkili içsel değerlere ve kendini gerçekleştirmeye yönelik büyük bir potansiyele sahip olduğuna dikkati çeker.
6. Annesi neden otizmin sebebinin kötü ruhlar olduğuna inanıyordu? Başka halklar ve kültürler bunun sebebinin ne olduğuna inanıyor?
Kültürler arası yaklaşım; kültürel ve etnik benzerlikler ile farklılıkların bir kültürün üyesinin psikolojik ve sosyal yaşamı üzerindeki etkisini inceler.
Psikologlar bu altı farklı yaklaşımdan birini veya birkaçını kullanarak otizme farklı açılardan bakabilir ve psikolojinin dört hedefi olan davranışı tanımlamak, açıklamak, önceden kestirmek ve kontrol etmek hedeflerine ulaşma şanslarını yükseltebilirler. Otizm ve sınav korkusu problemlerini örnek alarak bu yaklaşımlardan her birinin, bu problemleri hangi perspektiften ele aldığını inceleyeceğiz.