Küçük bir çocuğun seçim yapma özgürlüğü (otonomisi) ne kadardır? Ne giyeceğini ne yiyeceğini, okula nasıl gideceğini, gününü nasıl düzenleyeceğini ya da akşam yemeğini nerede yiyeceğini kendisi mi belirler? Yanıt tipik olarak "'hayır" dır. Yetişkinler genelde çocukların faaliyetlerini yönetir. Özellikle okullarda, idarecilerin ders programlarını hazırlamaları buna bir örnektir. Konunun ne olduğu ve nasıl işleneceği eğitim bölümünün ve öğretmenlerin büyük oranda karar verdiği bir alandır. Ev Ödevleri öğretmenin otoritesi altında verilir. Bunların hiçbirisi mutlaka kötü olmak durumunda değildir, ancak modern iş yeri ortamlarının çoğuyla ciddi anlamda çelişmektedir. Her ne kadar insanlar hâlen belli talimatlar doğrultusunda çalışıyor olsa da çalışanlara giderek daha fazla otonomi verilmektedir (yetişkin öğrenmesi kavramı yerine "öz yönetim" ifadesini de kullanabiliriz.) Artan otonomi; hedef belirleme, iş ve kaynak öncelikleri ile ilgili kararlar alma, müşteri yönetimi, pazarlıkların yapılması ve kurumsal stratejik planlama gibi süreçlerde kendini daha fazla göstermektedir.
Öğrenme alanına girdiğimizde, özellikle resmi eğitimde, genellikle geleneksel, okul bazlı ve öğretmen merkezli öğretim modellerine bir dönüş olduğunu görmekteyiz. Ancak eğitim, en geniş anlamıyla, yetişkin öğrenenlerin gelişmeleri için dinamik bir ortama ihtiyaç duymaktadır. Yetişkin öğrenenler, kendi öğrenme süreçlerini ancak kendileri yönettiğinde en iyi anlarlar. En nihayetinde, yetişkinlerin kurum ve piyasa içindeki değeri ne bildiklerine ve ne yapabiliyor olduklarına bağlıdır. Kendilerine ait insani sermayelerini işlerine yatırırlar. İnsani sermayelerine ne kadar çok şey katarlarsa, bu en çok onların çıkarına olur. Daha fazla sorumluluk aldıkları sürece, kendileri ve organizasyonları da daha çok değer kazanır.
Yetişkin öğrenenler, öğrenme sürecine aktif olarak katılmaya ve katkıda bulunmaya meyillidir. İyi eğitim örneklerini yeniden gözden geçirin ve kaç tanesinin katılım ve katkıda bulunma konularını ele aldığına bakın. Bir öğrenen ne kadar fazla yapar ve katkıda bulunursa o kadar fazla öğrenir.
Yetişkin öğrenenler kendi kararlarını vermek ister. Karar vermek, yetişkin olmanın en temel özelliklerinden birisidir. Bu konu, öğrenme için iki noktada önemlidir: Birincisi; karar vermek bilgi toplamayı, bu bilgileri analiz etmeyi, alternatif kararlar oluşturmayı, her alternatifin sonuçlarını tartmayı ve son olarak bunların arasından en uygun gibi gözükeni seçmeyi gerektirir. Tüm bu zihinsel uğraş, öğrenmeye ve öğrenilenleri akılda tutmaya büyük oranda katkı yaparken, aynı zamanda karar verilen şeyin ileride uygulanma ihtimalini de artırır. Karar vermede ikinci değer; bir öğrenen karar sürecine ne kadar çok katılırsa, bu kararı güvenilir bulup ona uyma ihtimali de o oranda yüksek olacaktır. Bu katkının kavramaya, akılda tutmaya ve eğitim sonrasında uygulamaya güçlü bir etkisi vardır.
Yetişkin öğrenenler, kendilerine bağımsız ve becerikli kişiler gibi davranılmasını isterler. Hata yaptıklarında bile kendilerine saygı duyulmasını isterler. Saygı, özellikle öğrenme bağlamında, otonominin önemli bir unsurudur, öğrenenin, tehdit altında ya da baskı hissetmeden deneme yanılma yapmasına yardımcı olur. Yetişkin öğrenenler, pek çok açıdan, çocuklardan daha kırılgan ve savunmasızdır. Başarısız olma ve bunun ardından gelebilecek itibar kaybı yaşama korkusu yüksek olabilir.
Zorlayıcı olmakla, yani "Haydi bu sorumluluğu al!" demekle, aynı zamanda destekleyici olmak, yani "Üzülme, başaramazsan da sorun değil." demek arasındaki denge, eğitimciler açısından son derece hassastır.
Otonomi ilkesini uygulamaya almak için aşağıdakileri yapmanızı öneririz:
Eğitimlerde, öğrenenlerin öğrenme sürecine katılması için bol miktarda fırsat yaratın. Eğitime; alıştırma, pratik, vaka çalışması, simülasyon, oyun ve tartışma gibi etkinlikler ekleyin. Sınav gibi olmak zorunda değil ama öğrenme süreci içindeki testler öğrenenlerin katılımı için harika fırsatlar sunmaktadır.
Öğrenenlerin kendi benzersiz fikirlerini, önerilerini, çözümlerini, bilgilerini ve örneklerini sunmaları için çeşitli fırsatlar oluşturun. Katılan ne kadar fazla olursa, öğrenme sürecinin sahibi oldukları hissi ve öğrendiklerini faydaya dönüştürme konusundaki kararlılıkları da o oranda artar.
Bağımsız ve yenilikçi düşünceleri destekleyin. Bu fikirleri ödüllendirerek, öğrenenlerin öğrendikleri bilgiyi, kendi performans potansiyellerini geliştirecek biçimde uyarlamalarını sağlarsınız.
Öz yönetim ile ilgili şu son notu da eklemek isteriz. Yetişkin öğrenenlerin, yeni bir bilgi ve yetkinlik öğrenme sürecinin daha başındayken, öğrenme süreçlerinde tüm kontrolü ele almalarını önermiyoruz. Bir içerik alanındaki geçmiş bilgiler ve önceki deneyimler, bir yetişkinin kendi öğrenme sürecini etkili bir şekilde kontrol edebilme seviyesini doğrudan etkiler. Otonomi, neredeyse tamamen kontrol edilen bir ortamdan, sınırlamaların giderek kaybolduğu ortamlara kadar her yerde belli oranlarda bulunur. Yetişkin öğrenenin yetkinliği ve öz güveni artarken, aynı zamanda otonomisi de artar. Ne olursa olsun, en yapılandırılmış öğrenme programı içinde bile, katılım ve katkıda bulunma fırsatları en üst düzeyde tutulmalıdır.