Grubunuzu fikir geliştirme havasına sokmak istiyorsanız, normalde barındırdığınız kısıtlamaları bir kenara bırakmanız gereklidir. Herhangi bir olumsuz düşüncenin su yüzüne çıkmasına izin vermeyin. "Ah, bu asla işe yaramaz. Çok pahalıya çıkar, üstelik kısa sürede benimsenmesi olanaksız." "Saçmalık bu. Böyle birşeyi kim ister ki?" Ya da sinsice olanlar: "Bunun bir beyin fırtınası seansı olduğunu ve olumsuz yorumlarda bulunmamız istenmediğini biliyorum; ve bu fikri gerçekten beğendim, ama...." Bu tür yorumlar odada düşmanlık yaymaya yarar ancak. Çiğnenip geçilmiş birisi, ya toplantıdaki varlığını reddederek geri çekilip artık konuşmayacak, ya da daha kötüsü, saldırganlaşacak ve intikam alabileceği fırsatlar aramaya başlayacaktır. Oysa sizin böyle önemsiz savaşlara gereksiniminiz yoktur.
Ben beyin fırtınası seanslarını yönetirken kimileyin bir "ceza kutusu" kullanırım. Olumsuz bir görüş dile getiren kişinin masadaki bir hayır kurumunun kumbarasına önceden belirlediğimiz miktarda bir para atması gerekir; bu yolla hayır kurumu için her zaman epeyce para toplamışızdır. Eğer bu önlem işe yarar ve hiçbir yardım toplayamazsanız, seansın sonunda grubun vicdanına seslenebilirsiniz: "Harikaydı! Hiçbir olumsuz görüşle yüzyüze kalmadık! Ama "kimsesiz çocuklara yardım" kumbarası da bomboş kaldı. Kimsenin karşılığını ödemekten çekinmeyeceği olumsuz düşünceleri yok mu?"
Herkese açıkça olumsuz gelen bir fikirle başa çıkmak için iyi bir yol, şöyle birşey demektir: "Hımm. Bunun işlemesini nasıl sağlayabiliriz? Bu bizi sorunu çözmemiz için başka bir yol bulmaya götürür mü?"
Asıl husus şudur: Beyinlerimizin fikir geliştirme konumunda çalışmasıyla fikir değerlendirme konumunda çalışması arasında bir fark vardır. Fikir geliştirirken hedefimiz olabildiğince çok fikir edinmektir, yoksa olabildiğince çok büyük fikir değil! Aradaki zararlı otları daha sonra ayıklayabilirsiniz. Yaratmayla yargılama arasında bocalamaya başlarsanız, kısa sürede kısıtlanmış hale gelirsiniz ve fikirlerin pürüzsüz akışı kesintiye uğrar.