Koçluk Diyalogları: Olanı Sevmek
Bu uygulama, koçluk alan kişinin yaşadığı duygunun —affedememe, kızgınlık, kıskançlık gibi— kendi düşüncelerinin ve aslında kendi hikâyesinin bir sonucu olduğunu fark etmesini sağlamayı amaçlar.
Hayatımızda istemediğimiz durumlar ve kişiler olduğunda, suçu bizim dışımızdaki durumlara veya kişilere atarak ya kurban ya da suçlayıcı rolüne bürünürüz. Bir parmağımız karşımızdakini gösterirken diğer dört parmağın kendimizi gösterdiğini o anki duygu içerisindeyken fark etmeyiz bile. Bu teknikle koçluk alan kişi kendi yarattığı düşünce denizinden kısa bir süreliğine çıkar ve olaya daha net bakar, Böylelikle kendini daha iyi tanır ve sadece olanı fark eder. Koçluk alan kişiyi rahatsız eden, üzen, hayal kırıklığına uğratan veya kızdıran bir konu ile ilgili çalışılır. Kişinin gündeme getirdiği ve sorun olarak nitelendirdiği durumla ilgili şu dört soru sorulur:
• Bu doğru mu?
• Bunun doğru olduğunu kesinlikle bilebilir misin?
• Bunu düşündüğünde nasıl tepki veriyorsun?
• Bu düşünce olmasa sen kim olurdun?
İstenen sonuca ulaşana kadar, bu dört soruyu sondan başa doğru yeniden sorabilirsiniz.
Örnek: Eşinin kendisini dinlememesine çok kızan içerleyen danışan, koçluk alırken bunu ifade eder. Bu durum danışana kendisini değersiz ve önemsiz hissettiriyor ve bu düşünceyle danışan eşine içinden geldiği gibi samimi ve yakın davranamıyor, bu da aralarında sürekli problem yaşamalarına sebep oluyordu.
Danışan
Eşime kızıyorum çünkü beni hiç dinlemiyor.
Koç
Bu doğru mu?
Danışan
Tabii doğru, ben ne zaman bir şey anlatmaya çalışsam göz teması bile kurmuyor. Başka şeylerle oyalanıyor, mesela gazete okuyor.
Koç
Seni dinlemediğini kesinlikle bilebilir misin?
Danışan
Hayır bilemem. Gazete okuduğu beni dinlemediği anlamına gelmez.
Koç
Peki sen Eşinin seni dinlemediğini düşündüğünde nasıl tepki veriyorsun?
Danışan
Kızıyorum, geriliyorum, ona tatlı bir söz söylemek veya onun için iyi bir şeyler yapmak içimden gelmiyor.
Koç
Peki bir an düşünelim, Eşin ile sen karşı karşıyasınız ve senin "Eşim beni dinlemiyor" diye bir düşüncen yok. O anda, orada bu düşünce olmadan sen nasıl biri olurdun?
Danışan
Gayet rahat olurdum, espriler yapardım, konuşurdum, Eşinin karşısında değerli olduğumu hissederdim.
Koç
"Eşim beni dinlemiyor" düşüncesine tutunmak için nasıl bir neden görebiliyorsun?
Danışan
Bir neden göremiyorum.
Koç
Bu hafta nasıl biri olmayı seçiyorsun?
Koçluk alan kişi bu dört soruya samimi cevaplar vererek kendisini acıtanın olan şey değil de, olan hakkındaki düşünceleri olduğunu fark eder. Hepimizin aslında birer hikâyesi var. Bu hikâyeleri fark etmek ve bu hikâyelerden çıkmak gerçek dönüşümü başlatır. "Hikâyen olmadan sen kim olurdun?" İşte bu soru Olanı gerçekten fark etmek için harika bir milat oluyor ve dönüşüm süreci başlıyor.
Uygulama: Danışandan istemediği bir durumu veya kişiyi detaylarla birlikte anlatmasını isteyin. Danışan olayını anlatırken sizin göreviniz, olan aşağıdaki soruları sormak olacaktır.
• Bu doğru mu?
• Bunun doğru olduğunu kesinlikle bilebilir misin?
• Bunu düşündüğünde nasıl tepki veriyorsun?
• Bu düşünce olmasa sen kim olurdun?
İstenen sonuca ulaşana kadar, bu dört soruyu sondan başa doğru yeniden sorabilirsiniz.