Takım Halinde Öğrenme
Takım Halinde Öğrenme disiplini, takım üyeleri arasındaki farklılıkları bir zenginlik haline getirme, takımın dışında kalanların da katılımını sağlama, birlikte düşünme, uygulama ve bireysel sonuçlardan çok daha büyük ve kalıcı sonuçlar elde edilebilme becerilerini içerir.
Bireysel Farklılıklar ve Takım Halinde Öğrenme
Fabrikalarda seri üretim yapar ve standartlara uygun ürünler üretmeye çalışırız. Bazen, bu yaklaşımın insanlar için de geçerli olduğunu düşünürüz. Herkesin aynı şekilde düşündüğünü, benzer olaylar karşısında benzer tepkiler verdiğini ya da vermesi gerektiğini varsayarız. Ancak, doğadaki her bir canlı tektir. Doğa bize inanılmaz bir çeşitlilik ve zenginlik sunar. Bir takımın gücü, o takımı oluşturan bireylerin farklılıklarındadır. Birbirimizle aynı olduğumuzda değil, bireysel farklılıklarımızı bir araya getirdiğimizde daha güçlü, daha akıllı, daha üretken ve daha yaratıcı oluruz. Hiçbir bireyin tek başına erişemeyeceği ortak bir zeka ortaya koyarız. Düşünsel modeller disiplininde gördüğünüz nitelikli konuşma becerileri, bireysel farklılıklarımızı anlayarak ortak bir zeka oluşturmamıza yardım eder.
Kişilik Dinamikleri
Kişilik üzerinde yapılan çalışmalar, kişisel farklılıklarımızı ve bunların kazandırdığı zenginliği oldukça kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır.
Kimimiz önce veriyi toplar, sonra üzerine düşünür ve sonra uygularız. Bu bizim doğal öğrenme yöntemimizdir. Kimimiz ise uygulama yaparken bir taraftan eksik kalan verileri toplarız. Başka şekilde öğrenmeye zorlandığımızda verimimiz düşer. Kimimiz ise başkaları ile birlikte, sosyal ilişkiler içerisinde öğreniriz. Kimimiz ise tüm verileri bütün detayları ile toplayıp, üzerine iyice düşünüp en sonunda uygulama yaparak öğrenir. Bunların doğrusu ve yanlışı yoktur. Kişiye göre değişen ve büyük bir olasılıkla genetik olarak sahip, olduğumuz farklılıklarımızdır. Farklı şekillerde öğrenmek daha zeki, daha aptal, daha hızlı ya da başka bir şey olmak anlamına gelmez.
Ne yazık ki eğitim sistemi, çoğu zaman, çocuklar arasındaki öğrenme farklılıklarını göz önüne almaz ve standart bir yöntemin hepsi için geçerli olacağını varsayar (fabrikalardaki seri üretim gibi) ve çocuklar kolayca hiperaktif, aptal, yavaş, yaramaz, dikkatsiz gibi sıfatlarla tanımlanabilirler. Kendilerine uygun görülen bu sıfatı benimsediklerinde de ona uygun davranmaya başlarlar. (Bu duruma kendini doğrulayan kehanet diyoruz. Neye inanırsak ona uygun davranırız.)
Aynı durum yetişkinlerin birbirleri ile ilgili tutumları için de geçerlidir. Bizden daha farklı öğrenen ve çalışan birinin hatalı (bozuk) olduğunu düşünme eğilimimiz vardır. Eğer azınlıkta kalan biz isek kendimizde bir sorun olduğunu düşünebiliriz. Enerjimizi birbirimizi ya da kendimizi düzeltmek (tamir etmek) için harcarız. Farklılıklarımızın doğal olduğunu, daha da önemlisi zenginlik olduğunu fark ettiğimizde birbirimizi kabul etmeye ve bu farklılıkları bir araya getirerek büyük bir güç oluşturmaya başlarız. Bir taraftan yaparken bir taraftan veri toplayan bir birey takıma hız katar. Tüm verileri, detayları toplamadan eyleme geçmeyen bir takım üyemiz varsa hızla giderken hata yapma tehlikesine düşmeyiz. Sosyal ilişkiler kurarak öğrenen ve çalışan bir üyemiz varsa sosyal ilişki ağımız hızla genişler, başkalarının da bakış açılarını öğrenir ve daha çok destek kazanırız.
Bir takımımızda yaşanmış bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. İki takım üyemizden birisi hızlı hareket etmeyi, hemen eyleme geçmeyi seven bir özellik gösteriyor. Diğeri ise eyleme geçmeden önce bütün verileri görmek, üzerinde detaylı olarak düşünmek istiyor. İlk toplantılarda birbirlerini anlamakta zorlanıp, çatışmalar yaşıyorlar. İlerleyen süreçte nitelikli tartışma becerilerini de kullanarak birbirlerini anlama ve birlikte çalışma yolunda oldukça ilerliyorlar. Yine de her ikisi de içten içe diğerini idare ettiğini düşünüyor. Takımın hedefine ulaşmasında çok önemli yer tutan bir proje üzerinde birlikte çalışma görevi ikisine veriliyor. Tahmin edeceğiniz gibi süreç "hadi yapalım", "dur bir düşünelim, eksiklerimiz var" konuşmaları ile ilerliyor. Proje ile ilgili anlaşmanın imzalandığı gün sevinçle birbirlerine dönüyor ve aynı anda "iyi ki sen varsın" diyorlar. Detaylar üzerinde yoğunlaşan takım üyesi, takım arkadaşı için "Onun itici gücü olmasa çok geç kalacaktık biz anlaşmayı imzalayıp çıktığımızda rakip firma kapıda bekliyordu" diyor. Diğer üye ise "Eğer proje teklifimizde eksiklik olsa idi rakip firmaya işi kaptırmıştık. Bana kalsa bazı imzaları nasıl olsa sonra da tamamlarız diye düşünürdüm" diyerek durumu açıklıyor.
Takım Halinde Öğrenme ve Sosyal İlişki Ağları
Performans sosyal ilişki ağlarında oluşur. Bilgi sosyal ilişki ağlarında paylaşılır. Bir organizasyonda pazarla , üretimle ve girdilerle ilgili pek çok bilgi vardır. Bu bilgilerin doğruluğu, paylaşım hızı, kararları, eylemleri ve sonuçları doğrudan etkiler. Bilginin bir kurum için önemini, damarlarımızda dolaşan oksijenin hayatımızı devam ettirmedeki önemine benzetebiliriz. Eğer organizasyon içinde sosyal ilişki ağları açıksa, insanlar birbirleri ile konuşur ve bilgiyi paylaşırlar. Sosyal ilişki ağları tıkalıysa bilgi paylaşılmaz. Bu da alınan kararların hızını, kalitesini ve elde edilen sonuçları doğrudan etkiler.
Bir öğrenen organizasyon uygulama takımında, sosyal ilişki ağına büyük önem verilir. Takım proje konusu ile ilgili bilgileri paylaşacak, uygulamaları yapacak, sonuçları takip edecek herkes ile iletişim kurup, desteklerini kazanmak, bakış açılarını anlamak için çaba sarf eder. Takımın etrafında çoğu zaman tedarikçi ve müşterileri de içerebilen büyük bir sosyal ilişki ağı oluşur. Takım çok daha büyük bir takımın çekirdeği haline gelir. Takım üyesi olmayanlar bile takımla ilgili konuşurken "bizim takım" derler. Sosyal ilişki ağı geniş olan, tüm bakış açılarını projesine dahil eden. görüşünü empoze etmek yerine, sorunu paylaşan ve çözüme destek isteyen takımlar kısa zamanda önemli sonuçlara ulaşmaktadırlar.
Takım halinde öğrenme disiplini diyalogla başlar. Bu bir takımın üyelerinin kendi varsayımlarını bırakıp birlikte düşünmeyi gerçekleştirme kapasitesidir. Takım halinde öğrenme önemlidir. Çünkü modern organizasyonlarda temel öğrenme birimi bireyler değil takımlardır. Takımlar öğrenmedikçe organizasyonlar da öğrenemez .Öğrenen organizasyon öğrenme içeriğinin bireylerden kollektifliğe kaydırılması ile gerçekleşir. Eğer ortada bir amaç ortaklığı, paylaşılan bir vizyon ve birbirlerinin çabasını tamamlama yönünde bir anlayış varsa, bireyler kendi kişisel çıkarlarını takımın çıkarlarının üstünde tutmazlar ve paylaşılan vizyon kişisel vizyonların bir uzantısı haline gelir. Takım halinde öğrenme üyelerin gerçekten arzuladığı sonuçları yaratma kapasitesini geliştirme sürecidir.
Organizasyonlarda takım halinde öğrenmenin üç önemli boyutu vardır. Birincisi karmaşık sorunlar üzerinde düşünme ihtiyacı, ikincisi yenilikçi ve eşgüdümlü eyleme olan ihtiyaç, üçüncüsü ise takım mensuplarının diğer takımlar üzerindeki rolü. Birincisinde takımlar bir çok beynin tek bir beyinden daha zeki olma potansiyelinden ve sinerjiden nasıl yararlanacaklarını öğrenirler. İkincisinde takımın her üyesi diğer üyelerin etkisinde kalır ve birbirlerinin eylemlerini tamamlayacak şekilde davranacaklarına inanır. Üçüncüsünde ise bir öğrenen takım diğer öğrenen takımı sürekli olarak geliştirir ve bunu takım halinde öğrenme pratik ve becerilerini daha geniş bir şekilde inandırarak yapar.