Yılda ortalama 2000 saatimizi işyerinde geçirdiğimize göre, birlikte çalıştığımız kişilerle aramızda bağlar oluşması kaçınılmazdır. Söz konusu ister arkadaşlıklar ister duygusal ilişkiler olsun, genellikle özel hayatımızla iş hayatımızın iç içe geçtiğini görürüz.
Batıda yapılan bir ankette, çalışanların %56'sının bir iş arkadaşıyla flört ettiğini, her dört kişiden birinin de kendinden daha üst pozisyonda olan biriyle ilişki yaşadığını göstermiştir.
Bir yöneticiyi ofis içi aşk hikayeleri kadar huzursuz eden başka bir şey daha yoktur. Bunun nedeni yöneticinin gerçek aşka inanmaması değildir. Onu rahatsız eden şey, gerçek aşkın sonu; yani aşıkların kavgaları, kıskançlıktan kaynaklanan atışmaları ve sessiz, öfke dolu bakışmalardır.
Böyle bir durumda en kötü neler yaşanabilir? Arkadaşımın beni işyerinden arayıp, ofis içindeki bir aşk ilişkisinin çok kötü bittiğini söylediği geceyi unutamıyorum.
"Binada bir köpek mahsur kaldı sandım," diye başlamıştı söze. "Garip bir inilti duyuyorduk. Herkes, yaralı filan olduğunu düşündüğümüz köpeği aramaya başladı."
Ama inleyen bir köpek değildi. Aynı zamanda iş arkadaşı olan sevgilisi tarafından biraz önce terk edilen bir kadındı ve mutsuzluğunu kusursuz bir ekoya sahip olan merdiven boşluğunda yaşamayı tercih etmişti. Bunun hem küçük aşk savaşının tarafları hem de o gün orada iniltileri duyabilecek mesafede bulunanlar için ne kadar körü ve utanç verici bir durum olduğunu tahmin edersiniz.
Yine ofis içi aşklar yaşanmaya devam edecektir. Doğrusunu söylemek gerekirse, bir çok çift işyerinde tanışır, dolayısıyla bunun yasaklanması gerektiğini savunmuyorum. Ancak ben, tedbirli olmak gerektiğine inanıyorum. İşyerinden biriyle ilişki yaşadığınızda, bu yalnızca ikinizi etkilemez; işverenleri de ilgilendirir.
Bir Çalışan Anlatıyor;
Kocam ve ben birbirimize birkaç metre uzaklıkta çalışıyorduk.
Arkadaşlığımızın romantik bir seyir izlemeye başlayacağını anladığımızda, bir savaş planı geliştirdik.
"Savaş planı" kulağa fazla sert geliyor olabilir; ancak o zamanlar öyle düşünmüyorduk. Biz haber odasında çalışıyorduk;' gazeteciler üstlerine vazife olmayan şeylere burunlarını sokmakla ve dedikodu meraklarıyla ünlüdürler bilirsiniz. Her şeyi sorgulamak, bir hikayenin hiçbir ayrıntısını gözden kaçırmamak üzere eğitilirler. Ofis içi aşklar da gazetecilere bol bol malzeme verir. Bu nedenle, işi şansa bırakmamamız gerektiğini biliyorduk.
Daha önce işyerinde aşk yaşayan, sonra ayrılan başka çiftler görmüştük ve bunun bizim için hiç kolay olmayacağının farkındaydık. İlişkinin başlarındaki hülyalı bakışmalar herkesi huzursuz ediyordu. Asıl sorun ise, çift arasında anlaşmazlıkların ortaya çıkmasıyla başlıyordu, iş arkadaşları, kimi zaman onların arasındaki öfkeli sessizlikler ya da birbirilerine yönelttikleri kinayeli yorumlar karşısında tarafsız olmaya çalışıyor ve zor durumda kalıyorlardı.
Benim hikayeme dönelim: Hiç kimseye en küçük bir İpucu vermeden gizli gizli flört etmeyi başardık. Evlenmeye karar verip nişanlandığımızda, ben işten ayrıldım. Artık birlikte çalışmıyorduk. Kocamın evleneceğini ilan ettiği gün, ofisteki herkesin, en acar, en sıkı gazetecilerin bile yüzünde hayret dolu ifadeler belirdi.
"Kiminle evleniyorsun peki?" diye sordular.
Kocam benim adımı söylediğinde, bu kez insanlar öfkeli ve duyduklarına İnanamıyormuş gibi bakmaya başladılar. Burunlarının dibinde yaşanan aşkı fark edemedikleri için hepsinin canı sıkılmıştı herhalde. Gözden kaçırdıkları işaretleri bulmak için hafızalarını yokladılar. Evet, kocamla benim birlikte çok zaman geçirdiğimizi görememişlerdi; ama bunun dışında pek ipucu bulmaları mümkün değildi.
Bir çift olarak, bunun hayatımızın en keyifli anlarından biri olduğunu düşündük. (Arkadaşlarımız, ilk şoku atlattıktan sonra, bizim adımıza ne kadar sevindiklerini söylediler.)
İlişkimizi gizli tutmayı nasıl başardığımızı ve bunu neden yaptığımızı merak edebilirsiniz.
İşte nedenleri:
İkimiz de kariyerimize önem veriyorduk. İşyerindeki kendimizi yüzde yüz işe verdiğimizin görülmesini istiyorduk. Özel İlişkimizin, kafamızın dağılmasına yol açtığının düşünülmesini istemiyorduk.
İkimiz de daha Önce ofis içi aşklara tanık olmuştuk; o çiftlere benzeyip sürekli gözlenen akvaryum balıklarına dönmek istemiyorduk. İnsanlar, başkalarının özel hayatım merak ederler ve belki de ellerinde olmadan, her gün olup bitenler hakkında konuşup yorum yaparlar.
Özel hayatımızın başka kimseyi ilgilendirmediğine kesinlikle inanıyorduk. Bir ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürebilmesi için iki kişi arasında yaşanması, bir takım oyununa dönmemesi gerektiğini biliyorduk. Diğer çalışanlar zaman zaman ofis içinde yaşanan bir aşka müdahale etmek zorunda kalabilirler; bu da ilişki için iyi bir şey değildir.
Haksızlık olsun olmasın, bir kadın olarak dedikodulardan en çok benim zarar göreceğimi biliyorduk. Kadınların sürekli eşitlik elde etmek için mücadele verdiği bir dünyada, daha fazla engelle karşılaşmaya hiç ihtiyacımın olmadığının farkındaydım.
Yaptığımız her konuşmanın, işle ilgili olsun olmasın, dinleneceğini ve spekülasyon yaratacağını biliyorduk. Özel konuşmalarımızı duymaya çalışan birilerinin olup olmadığını anlamak için sürekli etrafımızı kollamak istemiyorduk.
Yüreğinizin ofis içi bir aşkı çok istediğine karar verirseniz, ileride pişmanlıklar yaşamamak için bir işyeri bilinci geliştirmeniz gerekir.
Bu durumda şunları yapmalısınız:
Tedbirli davranın.
Çalışanların birbirine özel e-postalar göndermemesi, birbiriyle özel telefon görüşmeleri yapmaması çok önemlidir; özellikle duygusal bir ilişki söz konusuysa bunlardan kaçınılmalıdır.
Burada düşünülmesi gereken bir nokta daha var: iş yerlerinde yaşanan skandallardan sonra işletmede etik değerlere daha fazla önem vermeye başlayan şirketler, artık bir çalışanın "değer yargılarının" zayıflığını ortaya koyan aşk ilişkilerine pek hoşgörülü yaklaşmıyorlar. Bu nedenle tedbirli davranmanız ve ilişkilerinizi daha dikkatli seçmeniz gerekiyor. İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği'ne göre, insan kaynaklan uzmanlarının %81 'i, organizasyonda çatışmalara yol açabileceği gerekçesiyle, ofis içi ilişkileri tehlikeli bulmaktadır.
Sık gidilen yerlerden uzak durun.
Aynı işyerinde çalışan kişilerin özellikle öğle yemeklerinde ya da iş çıkışlarında sık gittikleri yerler vardır. Böyle yerlerden uzak durun. Yeni yerler keşfederek, işyerinden birileriyle karşılaşma olasılığınızı azaltmaya çalışın.
Arkadaşça davranın.
Öğle yemeğine çıkarken başkalarını da çağırın; arada sırada iş çıkışlarında arkadaşlarınızla bir yerlere gidin. Böylece diğerlerinden "kaçıp" yalnız kalmak istediğinize dair bir şüphe uyandırmazsınız.
Halka açık sevgi gösterilerinden kaçının.
Öpüşmeyin, el ele tutuşmayın, birbirinizin gözlerinde kaybolup gitmeyin. Bunlar sizi hemen ele verir. Eğer temkinli davranmak istiyorsanız, halka açık sevgi gösterileri hiç iyi bir fikir değildir.
Elbette, eğer biriniz diğerinizden daha üst konumdaysanız, yukarıda anlattığım noktalar farklı olabilir. Bu dununda, şirketin bu tür ilişkilere izin verip vermediğini araştırın. Bazı şirketler duygusal ilişkilere karşı katı kurallar geliştirmiştir; çünkü bunların cinsel tacize kadar gidebileceği düşünülmektedir. Eğer işyerinde bir duygusal ilişki yaşıyorsanız, önemli olan gözlerinizi açık tutmanız ve dikkatli olmanızdır. İki taraf da profesyonel bütünlüğü ve kişisel huzuru koruyacak bazı "temel kurallar" üzerinde anlaşmalıdır.