Belki söz verdiği halde sizi toplantıda desteklemeyen iş arkadaşınıza hala kızgınsınız. Belki sizin hak ettiğiniz terfii, sizin eğittiğiniz başka biri aldığı için kalbiniz kırıldı. Ya da belki her gün öğle tatilini biraz fazla uzatan arkadaşınızın telefonlarına bakmaktan sıkılıp rahatsız oluyorsunuz.
İşyerinde haksızlık olarak gördüğünüz şeylere karşı büyük ya da küçük kin tutarsanız, hiç yol kat edemezsiniz. Duygularınız, kendinizi işinize %100 vermenizi engeller. Örneğin bir sorunun çözümüne yardımcı olmak istemezsiniz; çünkü sizin tarafınızdan eğitilen, sonra da sizin istediğiniz işi alan iş arkadaşınız bu konuyla ilgilenmektedir. İçinizden, "Görelim bakalım, herkesin düşündüğü kadar özel miymiş!" diye geçirebilirsiniz.
Ya da diyelim ki bir toplantıda sizi desteklemeyen arkadaşınızın işi başından aşkın ve yardıma ihtiyacı var. Onun iş yoğunluğu bütün departmanı olumsuz etkileyecek olsa da, kendisine yardım etmekten kaçınırsınız. "Hain adam kendi başının çaresine baksın" diye düşünürsünüz. "Nasıl oluyormuş anlasın bakalım."
Bunun çöpleri karıştırmaktan farkı yok değil mi? Patronunuz bu kötü ve pis alışkanlığınızdan vazgeçmenizi ister. Neden? Çünkü patronunuz bir faaliyetin verimliliğini ve etkinliğini olumsuz etkileyecek şekilde çöplerin içinde debelenmenizi istemez. Bunların üstesinden gelme ve işinize dört elle sarılma yeteneğiniz; geçmişte yaşanan tatsızlıktan unutup enerjinizi işiniz üzerinde yoğunlaştırmanız, patronunuz açısından çok önemlidir.
O halde biraz ev İşi yapıp çöpleri temizleme zamanı geldi. Bunun için şunları yapmanız gerek:
Gerçek dünyada yaşayın.
Tarihi yeniden yazamazsınız. Geriye dönüp, iş arkadaşınızın toplantıda sizi desteklemediği gerçeğini değiştiremezsiniz. Terfi almadığınız gerçeğini de değiştiremezsiniz. Bunlar olmuş bitmiştir artık. Kin tutmanız, hayatınızın bu anları değiştirebileceğinizi düşündüğünüz anlamına gelir. Oysa değiştiremezsiniz.
Kendinizi sorumlu tutun.
Aslında kendinize kızgın olduğunuz halde, başkasına kızgın olduğunuzu zannedebilirsiniz. Sizi desteklemediği için arkadaşınıza kızarsınız, oysa gerçekte kaderinizi onun ellerine teslim ettiğiniz için kendinize kızıyorsunuzdur. Daha iyi hazırlansaydınız, daha başarılı bir performans sergileyebilirdiniz. Öğle tatilinde telefonlara bakmak zorunda kaldığınız için kızdığınızı sanırsınız, oysa aslında bu konuyu arkadaşınızla konuşmayı sürekli ertelediğiniz için kendinize öfke duymaktasınızdır.
Bir perspektife oturtun.
Bazen son derece saçma şeylere takılıp kalırız. Selin ve Tamer'in kahve molasını uzatmasına o kadar kızarız ki, Bekir'in annesi hastalandığı için çok üzüldüğü gerçeğini unuturuz. Öfkenizin kabarmaya başladığını hissettiğinizde, durun, etrafınızdaki dünyada olup bitenlere bakın ve her şeyi bir perspektife oturtun.
Başka çıkış yolları bulun.
En kibar fareler bile, bir bilim adamı tarafından bir yere kapatılsalardı, birbirilerine öfke duymaya başlarlardı. İşten uzaktayken, içinizi boşaltmak için fiziksel çıkış yolları bulun. Bir topu tekmeleyin, kum torbasını yumruklayın ya da sadece yürüyün. Duygularınızı dışa vurmak için günlük tutun.