Kendinize güvenmeniz yeterli değildir.
Her daim haklı olduğunuza asla yüzde 100 güvenmeyin. Kendinizden ne kadar emin olursanız olun her zaman yanılabilirsiniz.
Bazı insanlar için güven duygusu bir yükümlülükken başkaları için bir değerdir. Her seviyede güvenilirlik ve saygı kazanmak için insanların yeteneklerinize güven duymaları önemlidir. O zaman güven bir değer haline gelir. Kendinden aşırı emin bir kişiyseniz insanlar size olan güvenlerini kaybederler.
Bilginiz ve deneyiminiz ne olursa olsun, sergilediğiniz güven müstakbel dinleyicilerin, bu ister teke tek bir iş görüşmesinde gelecekteki patronunuz, isterse 200 kişilik bir ilk kademe çalışan topluluğu olsun— verdikleri tepkilerle kendini belli eder. Söyledikleri dinleyen ve dikkatle kavranan insanlar kendilerine sessizce güven duyarlar. Bu yolla iletişiminize ince ayar yapabilir ve konuştuğunuz konuları bildiğinize insanları inandırabilirsiniz. Aynı zamanda da ihtiyaçlarına duyarlı olduğunuzu onlara gösterirsiniz.
Bugün bunu yazmadan önce televizyonda siyasi bir açık oturum izledim. Katılımcı bir hanım kendi fikirlerinden (hangi adayın ve hangi politikaların en iyi olduğu konusunda) öyle emindi ki, izleyicileri kendine yabancılaştırıyor gibiydi. Beni kendisinden uzaklaştırdığı kesindi. Kendine aşırı güveniyor ve yüksek sesle konuşuyordu. Öyle tepeden konuşuyordu ki muhalefete karşı hoşgörüsü olmadığı belli oluyordu. Hatta bir başka konuk ona meydan okumaya cesaret ettiğinde, konuğa neden söz ettiğini bilmediğini söyleyerek onu aşağıladı. Adamın bilmemesi mümkündü ama bu kadın karşıt bir görüşü anlamak bir yana, dinlemekten bile acizdi. Kendini haklı olduğuna inandırdığını ve diğerlerini de buna inandırmayı görev edindiğini hissettim. Tartışmayı kaybetti ve kazanan diğer taraf oldu.
Sessizce kendinden emin (ve bu nedenle mütevazı) olan insanlar küstah görünen ve dinleyicilerine nutuk çeken, kendine aşırı güvenli insanlardan çok daha etkileyicidir. Bu geveze (veya palavracı) tipler çok bildiklerini düşünür ve hayatlarını diğerlerine cevaplar vererek geçirirler. Kadim bir özdeyiş vardır, "Bilen söylemez, söyleyen bilmez."
Kendinize sessizce güven duymanız için diğerlerini etkileme dürtüsünü engellemeniz gerekir. Önemli iş görüşmelerinde bile önce dikkatle dinleyin ve sonra söylediklerinizin güven vermesini sağlayın. Bunun anlamı, konunuzu iyi bilmenize ek olarak inançlı ve saygı uyandıran bir ses tonuyla konuşmaktır. Dinleyicileriniz size güven duymaya başladıklarında sizi onaylayarak saygılı bir biçimde başlarını sallamaya başlamakla kalmayacak, gözleri de büyüyerek sizin gözlerinize daha fazla odaklanacaklardır. Onlar sunmaya hazır olduğunuz uzmanlığın, ihtiyaçlarını karşıladığını fark etmeye başladıkça siz onların gözlerini açıyor olacaksınız.
Uygulamalar:
Kendinize metaforik bir ayna tutun ve şöyle sorun: "Toplantılarda nasıl bir izlenim bırakıyorum?" Eğer yeterince cesursanız patronunuza veya meslektaşlarınıza şunu sorun: "Kendine aşırı güvenli mi, kendine yeterince güvenmeyen mi, yoksa doğru bir biçimde kendine sessizce güvenen biri izlenimi mi bırakıyorum?"