İyi Patron Kötü Patron
Patronlar önemlidir, çünkü çalışanların çoğunun ya bir patronu vardır, ya kendisi patrondur ya da her iki rolü de üstlenmiştir.
Patronlar yönetimlerindeki herkes için önemlidir ama bu en çok, doğrudan ona bağlı çalışanlar için geçerlidir. Bir patronun başarısı ya da başarısızlığı can sıkıcı işleri, sorunları ve insan ilişkilerini nasıl yönettiğine bağlıdır.
Çoğu patronun çalışanlarını korumak için attıkları adımlar, kendileri için daha az risk ve sıkıntı içerenlerdir. Oysa etkin bir patronu diğerlerinden ayıran özellik, her koşulda çalışanını korumak, sonunda kendi sıkıntı çekse bile onlar için mücadele etmektir.
İyi bir patronun zihniyeti:
Çalışanlarınız sizinle ilgili olarak, aşağıdaki soruları nasıl yanıtlarlar?
1. Lasorda Kanunu uyguluyor mu?
1949 yılından beri Los Angeles Doggers basketbol takımında çeşitli görevlerde hizmet vermekte olan Tommy Lasorda, bir keresinde "İnanıyorum ki yönetmek, elinizde bir güvercin tutmak gibidir. Eğer çok sıkı tutarsanız öldürürsünüz. Çok gevşek tutarsanız kaybedersiniz," demiştir. Bunu Lasorda Kanunu olarak adlandırıyoruz.
Buna göre, varlığını hissettirmekle yeteri kadar hissettirmemek arasındaki yapıcı çizgiyi korumaya çalışıyor musunuz? Yoksa ihtiyaçları olduğunda onlara yol göstermekten, akıl vermekten ve geri bildirimde bulunmaktan kaçınıyor musunuz? Daha da kötüsü, attıkları her adımda onları gözetliyor ve her şeylerini yönetmeye mi kalkıyorsunuz?
2. Dayanıklı mı?
Burada "dayanıklı" sözcüğü ile kast edilen, uzun vadeli hedeflerde azmi ve sabrı koruyabilme becerisidir.
Yönettiğiniz işi bir maraton mu, yoksa bir kısa mesafe koşusu olarak mı görüyorsunuz? Azimli ve sabırlı mısınız? Daha ileriye gitmek için hem kendinizi hem de çalışanlarınızı baskı altında tutuyor musunuz? Yoksa anlık çözümler mi arıyorsunuz? İşler yolunda gitmeyince vazgeçiyor musunuz?
3. Küçük kazançlar konusunda nasıl?
Çalışanlarınızın başarıya ulaşmaları için gerekli olanları küçük, gerçekçi ve fazla zor olmayan adımlar biçiminde düzenliyor musunuz? Yoksa genelde çok büyük hedefler ve stratejiler belirliyor ve kimsenin bunu ufak parçalara ayırarak adım atmasına izin vermiyor musunuz?
4. Toksik etkileşimin farkında mı?
Çalışanlarınızın sizi yakından gözlemlediğinin farkında mısınız?
Onların performansını ve saygınlığını engelleyecek davranışlardan kaçınıyor musunuz? Yoksa bu konuda dikkatsiz misiniz ve yapacağınız ya da söyleyeceğiniz en ufak şeyin çalışanların zihninde nasıl kocaman olacağını hiç düşünmüyor musunuz?
5. Arkamız da mı?
İşinizin çalışanlarınızı korumak ve kollamak olduğunun farkında mısınız ve gerektiğinde onlar için savaşıyor musunuz? Yoksa ihtiyaçları olan desteği vermeyi bir sorun olarak görüyor ve bu yüzden üst yönetimle tartışmanın kişisel riskler içeren aptalca bir davranış olduğunu mu düşünüyorsunuz? Çalışanınız bir hata yaptığında, bunu düzeltmek için onlara yardımcı oluyor musunuz? Sizin için aynı şey söz konusu olduğunda hatanızı kabul mü ediyorsunuz yoksa altınızdaki birini mi suçluyorsunuz?
İyi patronlar ne yaparlar?
1. Kontrolü ellerine alırlar:
Başarılı bir patron olmak istiyorsanız, çalışanlarınızı söyledikleriniz ve yaptıklarınızın aynı olduğu konusunda ikna edin. Eğer buna inanmazlar ise, başarmanız imkansızdır.
Aslında çoğunluk patronların gücünün sınırlı olduğunun farkındadır. Yine de başarıya giden yolda, onların sözleri ve davranışları rehberlik eder. Dolayısıyla, hem çalışanlar ve üst düzey yönetim hem de şirket dışındaki herkes tarafından en çok krediyi alan da, en çok suçlanan da patronlardır. Eğer patronsanız, bu gerçeği kabul edecek ve her durumda kontrolü elinizde tutacaksınız.
2. Hayali ve gerçek kontrolün farkında olurlar:
En iyi patronlar liderlik büyüsünün etkisini yok edemeyeceklerinin farkındadırlar ama bunu avantaja dönüştürebilir; kontrol ellerinde olmadıkları zaman bile sanki öyleymiş gibi davranabilirler.
Unutmayın ki kimse güven uyandırma duygusuyla doğmaz, bu deneyimle kazanılır. "Gerçekleşene kadar öyleymiş gibi davran," söylemini ilke edinin ve gerçek öyle olmasa bile sanki ne yaptığınızı biliyormuş, her şey kontrolünüz altındaymış gibi davranın. Bu güven, hem size hem de çalışanlarınıza ilham verecek ve sorunu çözmek ya da hedefe ulaşmak için gereken performansı sağlayacaktır.
3. Kararsız kalmaz; "evet" ya da "hayır" derler:
Kararsızlık kötü patronların özelliğidir. Bu tür bir patron, bir sorunun artı ve eksilerini dengede tutmak için sürekli uğraşır ama sorunu bir türlü çözemez. Karşısına çıkan sorunların üstünü örter; ta ki başka biri onları çözene ya da bir çözüm için artık çok geç olana kadar...
İyi patronlar ise kesin kararlar vermenin kontrol güçlerini artıracağının farkındadırlar. Kesin kararlar, diğer insanların bir sonraki durumda ne olacağını bilmelerini sağlayacağından işlerini kolaylaştırır. Çalışanlara "evet" ya da "hayır" diye net bir yanıt vermek ve bunu duraksamadan yapmak son derece yapıcıdır.
Birçok oyun yönetmiş Frank Hauser'ın şu sözleri dikkat çekicidir:
"Lütfen; LÜTFEN kararlı olun. Bir yönetici olarak üç silahınız vardır: "Evet", "Hayır ", ve "Bilmiyorum ". Bunları kullanın. Karasız kalmayın; gerekirse kararınızı sonra değiştirebilirsiniz. Bunu kimse umursamaz. Umur sadıkları tek şey, tüm aktörler "Şimdi mi kalkalım? " diye sordukları zaman, beklemek zorundalar ise, maruz kaldıkları iki dakikalık işkencedir."
4. Övgü alırlar, övgü verirler:
Patron olmanın en güzel yanlarından biri çalışanlarınız iyi bir şey yaptıklarında, hak ettiğinizden daha fazla övgü almaktır. Akıllı patronlar bunu çalışanlarıyla paylaşırlar.
Hem sorumlulukları hem de insani yönleri güçlü bir patron olarak görünmek için yapılması gereken, çalışanları da hak ettiklerinden fazla övmektir. Bu, daha iyisini yapma isteğini kamçılar; performansı arttırır. Böyle davranan bir patron, zaten çevresinden hak ettiğinden fazla övgü alacaktır.
5. Kendilerini suçlarlar:
Suçu üzerine almanın en dikkat çeken sonucu, bu hatadan bir şey öğrenmiş olduklarını, artık farklı bir yol izlediklerini göstermektir. Hata olduğunda kendini suçlayan bir patron başarılı bir performansta çok daha fazla övgü alacaktır.
Etkili bir özür için öneriler:
• Sorunu süsleyerek sunmayın.
• Tüm suçu üstlenin.
• İçtenlikle özür dileyin.
• Yapabileceklerinizin kontrolünü hemen ele alın.
• Ne öğrendiğinizi açıklayın.
• Nasıl farklı hareket edeceğinizi dile getirin.
6. Güçleri ve sınırları bellidir:
Güçlü patronlar olayları yönlendirme becerilerine güvenirler ve çevrelerindekileri de de aynı beceriye sahip olduklarına ikna edebilirler.
Bu güce sahip olmayan kötü patronların cezası sadık olmayan çalışanlar, rahatsız edici müşteriler ve üst yönetimle tatsız anlardır. Ama en iyi patronların bile çileden çıktığı ve hata yaptığı anlar olabilir. Sonuçta tüm patronların belli sınırları vardır. İyi patronla kötü patron arasındaki fark ise, iyi patronun bu sınırların ne olduğunu bilmesi ve bundan kaynaklanacak zararı önleyecek zeka ve farkındalığa sahip olmasıdır.
Nasıl iyi bir patron olunur?
1. Çalışanlarınıza ilgi gösterin.
2. En iyisini bekleyin.
3. Gerçekten başarısız olanlardan kurtulun.
4. Takımı bir arada tutun.
5. Enerjinizi yok edenlerden kendinizi sakının.
6. Ne zaman bırakacağınızı, ne zaman elde tutacağınızı öğrenin.
7. Başkasının yaptığını değil, doğru olanı yapın.
8. Çalışanların zamanlarını boşa harcamayın.
9. Övgü gerektiği zaman da kısa toplantılar düzenleyin.
10. Zamanınızı çalan kişilerden uzak durun.
11. Üst yönetimden gelen saçmalıkları dikkate almayın.
12. Suçu üzerinize alın.
13. Hoşa gitmeyen işleri iptal etmeyin ya da azaltmayın. Gerçekten gerekli olup olmadıklarına bakın.
14. Anlayışlı olun.
15. Kontrolü elden bırakmayın.
16. Sevecen olun.
17. İçinizdeki aksi patronu susturun.
18. "Yıllar sonra geriye baktığımda gurur mu duyacağım yoksa utanacak mıyım," diye düşünün.