Size gerçek anlamda ilham veren bir eğitime katılmışsınızdır. Yaşadığınız öğrenme deneyiminden birçok şey elde ettiğiniz bir eğitim. Kendinizi daha yetkin hissederek, en azından nasıl daha yetkin olacağınızı anlayarak ve yapabileceğinize inanarak çıktığınız bir eğitim.
Sizi hayal kırıklığına uğratan bir eğitime de katılmışsınızdır. Eğitimin daha başlarında duymamaya ve dinlememeye başladığınız bir eğitim. Anlatılan şeyle ilgili öğrenme ve gelişme konusunda biraz ilginiz olmasına rağmen, olumsuz bir tavır ve kullanabileceğiniz çok az şeyle terk ettiğiniz bir eğitim.
Peki yetişkinleri ne heyecanlandırıyor ve ne sıkıyor ne öğrenme isteğine yardımcı oluyor ve ne bu isteğin bozulmasına yol açıyor?
Katıldığınız harika bir eğitimi düşünün.
İşte onu harika yapan şeylere örnekler:
· İhtiyaçlarımızı karşılar.
· Kendimize nasıl uyarlayabileceğimizi görebiliriz.
· Çok fazla katılım vardır.
· Çabucak içine çekiliriz.
· Açıklamalar açık ve nettir.
· Örnekleri ilişkilendirebiliriz.
· İşimiz açısından uygulanabilirdir.
· İstediğimiz zaman soru sorabiliriz.
· Kendimizi aptal gibi hissetmeyiz.
· Nereye doğru ilerlediğimizi anlarız.
· Sonradan kullanabileceğimiz çok bilgi vardır.
· İşimizi daha iyi yapmamızı sağlar.
· Eğitim etkileşimlidir.
· Öğretilen şeyi eğitimde deneyebiliriz.
· Yaptığımız şeyle ilgili eğitmenden geri bildirim alırız.
· Sıcaklık ve mizah vardır.
· Diğer katılımcılardan çok şey öğreniriz.
· Materyaller net ve kullanışlıdır.
· Saygın hissederiz.
· Çok fazla çift yönlü iletişim vardır.
· Çok fazla boşa giden zaman yoktur.
· Eğitmen benim dilimde konuşur.
· Oturuma değer kattığımı hissederim.
· Kendim için çok sayıda faydalı şey öğrenirim.
Şimdi katıldığınız berbat bir eğitimi düşünün.
İşte onu berbat şeylere örnekler:
· İlgi alanımızla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
· Ne işimize yarayacağını anlamayız.
· Tek taraflı bilgi aktarımıdır.
· Çok fazla bilgi yüklemesi olur.
· Neredeyse hiç tartışma yoktur.
· Neredeyse hiç uygulama yoktur.
· Kişisel olarak yaptığımız şeyle ilgili neredeyse hiç geri bildirim alamayız.
· Materyaller kötü tasarlanmıştır.
· Zamanımız çoğu boşa harcanır.
· İş hayatımda kullanabileceğimiz çok az şey vardır.
· İçerik uygundur ama aktarım yöntemleri zayıftır.
· Çoğunlukla pasif bir dinleyiciyizdir.
· Ne öğretildiğini anlayamayız.
· Eğitimin meslek dili içinde kayboluruz.
· Neredeyse hiç anlayabildiğimiz örnek yoktur.
· Donuk, monoton ve sıkıcıdır.
· Diğer katılımcılarla ya hiç etkileşim yoktur ya da çok azdır.
· Oturuma hiçbir şey katamayız ya da çok az şey katabiliriz.
· Pek bir şey öğrenmeyiz.
· İstediğimiz zaman soru soramayız.
İyi Eğitim: Birisi (bir eğitmen, tasarımcı ya da bir çeşit karar verici) kişisel olarak (iş ve/veya hayat açısından) size uygun bir öğrenme deneyimi tasarlamaya çalıştı; nereye gittiğinizi görebilmeniz için bu deneyimi yapılandırdı, sizin için anlamlı bir içerik sağladı, eğitime yine anlamlı bir şekilde dâhil olabilmeniz için fırsatlar yarattı ve öğrendiğiniz şeyi iş hayat veya ikisine birden uygulamanız için araçlar ve/veya bir yol yordam sundu.
Kötü Eğitim: Birisi (Büyük ihtimalle bir eğitmen de olabilir.) bunun sizin için faydalı olacağına karar verdi; sadece neye ihtiyacınız olduğunu belirlemekle kalmadı, aynı zamanda hangi seviyede, hangi şekilde ve sırada verilmesinin iyi olacağını da belirledi; öğrenmeniz gerekir diye düşündüğü içeriğin tamamını hazırladığından emin oldu ve hepsini üzerinize boşalttı. Siz, eğitmenin veya eğitim materyalinin içeriği boca ettiği boş bir kaptınız.
Şahit olduğumuz eğitimlerin çoğu, daha çok okul ve üniversite yıllarımızı andırıyor, öğrencilik yıllarımızda, öğretmenlerimizin sıkıcı ve kafa karıştırıcı yaklaşımlarını deneyimlediğimiz hâlde, bugün eğitmenler olarak bu tür sevmediğimiz uygulamaları tekrar etme eğilimindeyiz.
Eğitmenler, öğretimciler ve eğitimciler olarak bizim işimiz, yetişkin öğrenenlerin öğrenmesine yardımcı olmaktır. Bunu ancak yetişkin öğrenenlerin nasıl öğrendiğini anlayarak ve bu anlayışı uygulamalarımıza ekleyerek yapabiliriz.