Şebekeleşmiş
Çalışanlar birbirleri arasında fark gözetmezler; sosyalliğin neden olduğu yakın bağlar, birey olarak benzer olunduğu duygusu verir. Farklılıklar hafife alınır, açığa vurulsalar bile bunlar, giyim ya da konuşma tarzı farklılıklarının güç fark edilen varyasyonları olarak kendilerini göstereceklerdir. Kişisel farklılığın aşırı derecede öne çıkarılması reddedilen bir durumdur ve kişileri, kuruluştan ayrılsalar bile kuruluşa bağlayan, uzun zamandan beri düzenlenen sosyal etkinlikler (sosyal kulüpler, mezunlar dernekleri gibi) sıkça görülür. Kuruma duyulan kişisel sadakat eksilmez; bazı açılardan firma eleştirilse bile bu genelde kara mizahla dile getirilir çünkü bu, kendi kendinizi eleştirmekle aynı şeydir.
Kâr Amacı Güden
Çalışanlar, kazanma kavramı ile özdeşleşmişlerdir. Burada da her yerde olduğu gibi bazı davranış ölçütleri bulunmasına karşın kişiler arası farklılıklara göz yumulabilir, hatta bu farklılıklar, sonuca ulaşmada başarılı olunmasını sağlıyorsa pohpohlanır bile! İnsanları bir arada tutan, hassasiyetler ve duygulardan çok, paylaşılmış deneyimler, hedefler ve ortak ilgi alanlarıdır. Sonuç olarak bu bağlayıcı unsurlar yalnızca aracıdır. Düşman, kişisel ilgi alanlarına uyarsa, zamanla bir sonraki işveren de olabilir. Sadakat duygusunu başka yöne çevirmek ya da ayrılman işyerinin arkasından olumsuz konuşmak, utanılması gereken şeyler olarak karşılanmaz.
Bölümlenmiş
Çalışanlar, amaca gidilen yoldaki öğeleri en aza indirgemiş olan kuruluşlar bünyesinde, bireysellik ve özgürlük ya da başka bir deyişle, kişisel ve teknik mükemmeliyet kavramları ile özdeşleşirler. Bireyler arasında belirgin kişisel farklılıklar vardır fakat bunlar amaca ulaşılmasını engellemez (ortak muhtaçlık, çok düşük düzeyde seyreder), herkes özgürlüğe dayalı değer yargılarım kabul eder. Bağlılık, kurumsal bağlamdan çok profesyonel anlamdadır. Çalışanların özel yaşamları çoğu zaman birer muammadır; bu da çoğu kez bölümlenmiş yapıda faaliyet göstermenin bir cilvesidir.
Topluluksal
Kişiler, firmanın değer yargıları ve misyonu ile özdeşleşmişlerdir. Kurumun prensipleriyle yaşanır; kararlar alınır, tartışılır, uygulamaya konur, geliştirilir. İş, bir yaşam biçimi halini almıştır. Logolar, semboller, savaş çığlıkları her yerdedir. Aşırı özdeşleşme (başarı açısından kendim kanıtlamış bir sicil ile de birleşir-se), kişide bakış açısı kaybı, eleştiriye karşı tahammül azlığı ve aşın rahatlığa neden olabilir. Firma aşın bir bağlılık duygusu yayar. Bireyler oradan ayrıldıklarında bile firmanın birer taraftan olmaya devam ederler. Hatta onların bu ateşli sadakatleri, sonraki kariyerlerini bile sekteye uğratabilir. Çalışma benliği; kurumsal logoyu taşıyan giysiler giymek, firmanın ürünlerini evde de kullanmak, hafta sonları satış noktalarını ziyaret etmek gibi davranışlarla özel yaşama da taşınabilir.