İşyerinde biri ağlıyorsa, bu kişinin kadın olma olasılığı, erkek olma olasılığından çok daha yüksektir. Ancak kimi zaman ağlayan bir kadın bunu zayıf olduğu için yapmaz. Ağlamasının nedeni, gerçekten çok güçlü bir duygunun -öfke ya da kırılma gibi- tetiklenmesidir.
Kadınların büyük bir hata yaptığı yer burasıdır. Bir kadın öfkeliyse ya da kırılmışsa, bunu söylemelidir. Ağlaması, onun kontrolünü kaybettiğinden başka bir anlam ifade etmez. Bunun yerine duygularını sözcüklere dökmelidir. "Biliyorsun, bana bağırdığında çok Öfkeleniyorum." Sonra bir dahaki sefere ne olmasını istediğini ifade etmelidir. "Ben sakin, medeni davranışlara muhatap olmak istiyorum. Sen bunu yapana kadar bu konuyu tartışmak istemiyorum."
İş hayatımın ilk dönemlerinde, bir kez patronumun ve onun patronunun önünde ağlamıştım. Neyse ki onlar bu gözyaşlarının gripten kaynaklandığını sandılar. Bunu anneme anlattığımda, bana çok değerli bir öğüt verdi: "Bir daha ağlayacağını hissettiğinde dışarı çık."
Konuştuğum diğer kadınlar da aynı fikirde. Gözyaşlarınızın akmaya başlayacağını hissettiğinizde, dışarı çıkın.
"Biraz sakinleşip kafamı toparlamaya ihtiyacım var. Tekrar yanınıza gelirim," diyebilirsiniz. Böyle bir strateji, kadının konumunu güçlendirebilir; çünkü geride kalanlar onun geri dönme konusunda pek hevesli olmadığını ve kararlı bir tavır sergilediğini düşünürler.
Yetişkin eğitimi uzmanı ve şirket danışmanı Corinne L. Gediman, insanların ağlayan bir kadın ya da erkeğe karşı daha anlayışlı olduklarını, yine de işyerinde ağlamanın kişinin yetkinliğinin sorgulanmasına yol açabileceğini söylüyor.
"Duygusal açıdan stres altında olan bir çalışanı gören birçok kişi, 'Tanrım, neyse ki ben onun yerinde değilim,' diye düşünecektir bence," diyor Gediman.
Broadcast News filmini izlediyseniz, Holly Hunter'ın canlandırdığı karakteri hatırlarsınız: Her zaman kendinden emin ve kontrollü görünen, sert bir televizyon yapımcısı. Ancak sık sık kendine sakin bir yer bulup hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Birkaç dakika sonra gözlerini siliyor, burnunu çekiyor, başını dikleştiriyor ve işinin başına dönüyordu. Sanırım bu karakter birçok yönden bize bilindik geliyordur. Ağlamaya pek meyilli olmayan bir erkek olmasanız da, zaman zaman duygusal stresinizi boşaltmanız, içinizin arınmasını sağlayabilir.
Bu yüzden asla ağlamamanız gerektiğini söylemiyorum. Bazen şöyle doya doya ağlamak duygusal rezervlerinizin yenilenmesine ve sırtınızın dikleşmesine yardımcı olabilir. Ancak içinizden ağlanak geldiğinde, ne olur, bunu işyerinde yapmayın. Eğer daha önce işyerinde ağladığınız olmuşsa, bunun bir daha olmaması için plan yapın.
Unutmayın; ağlamanız bazı patronları üzer, bazılarını rahatsız eder, bazılarını ise sıkar; ancak hepsi sizin bunu yapmamanızı tercih ederler. Diğer çalışanların -kadınların da erkeklerin de- bunu zayıflık göstergesi ya da acınma nedeni olarak gördüğünü bilirler. Her iki şekilde de ağlamak size bir liderin sahip olması gereken itliden bir ün kazandırmaz. Patron, diğerlerinin sizi güçlü, kendinden emin, desteklenecek ve uygulanacak kararlar verme yeteneğine sahip biri görmesi gerektiğinin farkındadır.
İşte işyerinde ağlamamak için kendinizi kontrol altında tutmanızın yollan:
Sizi nelerin tetiklediğini öğrenin.
Belki çalışanları canınızı sıkıyordur; belki de haksız yere eleştirilere maruz kaldığınızda ağlamak istiyorsunuzdur. Bu durumların üstesinden nasıl daha iyi gelebileceğinizi düşünün. Kimseye saldırmayacak cevap ve tepkiler belirleyin. Bunları rahat ve kendinizden emin bir şekilde söyleyebilecek hale gelene kadar prova yapın.
Destek arayın.
Belirli bir durumda gözyaşlarınıza hakim olmakta zorlanmaktan korkuyorsanız, iş arkadaşlarınızdan birinin size destek olmasını sağlamaya çalışın. Bazen bir toplantıda yanınızda biri olması bile güç kazanmanıza ve zor durumu atlatmanıza yardımcı olur. Ya da sizin duygularınız kabardığında ve kontrolünüzü yeniden kazanmak için zamana ihtiyaç duyduğunuzda, arkadaşınız dikkatleri sizin üzerinizden başka yöne çeker.
Konuşun.
Gözyaşları, güçlü duyguların yan ürünüdür. Neden bunun yerine bu enerjiyi güçlü eylem ve sözcüklere dönüştürmüyorsunuz? Şöyle diyebilirsiniz: "Bana dağınık demen hem yanlış hem de bu sorunu çözmüyor. Bu proje üzerinde çok çalıştım, bu noktada raydan çıkmasına izin vermeyeceğim. Lütfen bazı fikirler üzerinde çalışmam için bana zaman verin."
Kendinize iyi bakın.
İşyerinde ağlama nedenlerimden biri, ger-çekten de grip olmamdı. Ancak kendimi pek iyi hissetmediğimi ve bunun işlerim hakkında patronlarımla konuşmak için iyi bir zaman olmadığını fark etmem gerekirdi. Yorgun, aç, hasta ya da stresli olduğunuz zamanlarda kendinizi zor durumlara sokmayın. Biri sizinle gözyaşlarınızı tetiklemesinden korktuğunuz bir konuda konuşmak istediğinde, bir bahane bulup en az on dakika yalnız kalın; derin derin soluk alın, yürüyüşe çıkın, enerji depolarınızı doldurmak için yaramazlık yapıp abur cubur yiyin.
İyileşmenizi planlayın.
Eğer kaçma fırsatı bulamadan ağlamaya başlarsanız, kendinizi toplamak için sessiz bir yere, Örneğin konferans salonuna ya da hatta kapıcı odasına gidin. Sakinleştikten sonra, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak bir şeyler yapın; dişlerinizi fırçalayın, yüzünüzü yıkayın, saçlarınızı tarayın. İnsanlar yüzünüzü görüp size kötü bir şey olup olmadığını sorarlarsa, alerjinizin baş gösterdiğini söyleyin. Duygularınız kabardığında, kimseyle tartışmaya girmeyin; üz-gün olduğunuz zamanlarda da hiçbir şeyi yazılı hale getirmeyin. Bir arkadaşınızı ya da ailenizden birini aramak istiyorsanız, bunu başkalarının sizi duyamayacağı bir yerden yapın. Son olarak, eğer kendinizi kontrol edemiyorsanız, hasta olduğunuzu söyleyip izin alarak eve gidin.