Tüm işlerin üç boyutu vardır. Kendinizi sadece birinci boyutla —iş tanımıyla—sınırlamak yeterli değildir. İşteki maksimum başarı için işinizin "nasıl", "ne" ve "neden” i hakkında net olmalısınız.
İş tanımlarının zaman kaybı olduğunu ileri sürmek cazip gelir, ancak bu tanımların patronunuzun aklında olan, işinizle ilgili görevlerin bir özeti olduğunu söylemek daha gerçekçidir. Gördüğüm iş tanımlarının çoğu sıkıcıdır ve sıfır motivasyon yaratırlar.
Bütün işler üç boyutludur:
-
BOYUT -Tanımlandığı şekliyle işin öğeleridir. Bunlar üstlenmeniz gereken işlerdir. İşinizin gerekli nasılını temsil eder.
-
BOYUT-Günbegün elde etmeniz gereken sonuçlardır. Çalışmalarınızın sonucunda gelen ölçülebilir katkıdır. İşinizin temel nesini temsil eder.
-
BOYTUT-İşinizin genel amacıdır. Bu, şirketin amaçlarıyla eşdeğerdir ve önemli bir motivasyon yaratması gerekir. İşinizin esas nedenini temsil eder.
İş tanımlarının çoğu sadece 1. Boyutu—üstlenilecek vazifeleri—tarif eder. Bu tür bir görev yönlendirmesi yeterli değildir. Çalışanları robota döndürür. Sayı almayı veya bir golü önlemeyi (2. Boyut) ye böylelikle takımınızın maçı ve sonunda da ligi kazanmasına yardımcı olmayı (3. Boyut) amaçlamadıkça, bir topa vurmanın (1. Boyut) anlamı yoktur.
Başarılı insanlar yalnızca kendilerine verilen görevleri üstlenmezler, şirketin gelecekteki başarısı için gereken üç boyutlu katkıları da zihinlerinde tasarlarlar. "3-B" yaklaşımıyla bakışlarını aşamalı olarak geliştirirler. Bu şekilde iş, bir dizi küçük değişiklik yoluyla evrilir.
Örneğin, çoğu restoran yöneticisi masaların temizlenmesi, siparişlerin alınması, yiyeceklerin servisi ve yemek yiyenler ayrılmadan önce hesapların alınması gibi işleri yürütmek için (iş tanımı uyarınca) kadın ve erkek garsonları işe alır. Bu salt göreve odaklanan tek boyutlu bir yaklaşımdır. Yani farklılık için çok az olanak vardır. Oldu olacak restorana şelf servis mikrodalga fırınlar konsun ve müşterilerin sıcak tavuk ve pilav için 37 numaralı düğmeye basmaları sağlansın! Teknoloji, garsonların müdahalesi olmadan bu tek boyutlu görevlerin yürütülmesine imkân verir.
En iyi restoran yöneticileri tek boyutlu görev yaklaşımının ötesine geçer. "3-B"yi uygulayarak, her müşterinin olağanüstü bir deneyimin tadını çıkararak restorandan ayrılmasını amaçlar. Bunu başarmak amacıyla, bu yöneticiler kadın ve erkek garsonlara her müşterinin tamamen mutlu olacağı biçimde işlerini geliştirmeleri için maksimum özgürlük verir. Böyle olumlu sonuçlar alan müşteriler tekrar tekrar oraya geri dönerler. Nitekim çeşitli zamanlarda, masa hizmetlerini sihri, komediyi, sahne oyununu, dansı, terapiyi (öğüt), ses yansıtıcısı (dinleyici) olmayı, üstüne üstlük bir yemeğin tarifini sunmayı da kapsayacak biçimde geliştiren garsonlarla karşılaştım.
Tek bir örnek vermek gerekirse: Malezya, Penang'da yemek yiyecek bir restoran arıyordum. Asya'da sıklıkla olduğu gibi, her restoranın dışında elinde mönüyle, müşterileri içeriye çekmeye çalışan bir kadın garson duruyordu. Bu garsonlardan biriyle göz göze geldik ve gülümsedi. Adı Ni Ni idi. Ni Ni, "Bir balıkçıya 'diziyorsun" diye haykırdı. Pek kavrayamayarak, "Özür dilerim, anlayamadım?" diye irkilerek yakaladım. "Balığı seven bir adama benziyorsun!" diye açıkladı. Sevdiğimi doğruladım ve o da bana o akşam mönüde şahane taze balık olduğu bilgisini verdi. Ni Ni "3-B" yaklaşımıyla etkili bir biçimde bana olumlu bir yemek deneyimi sattı. İçeri girmem için bana yol gösterdi ve beni o akşamla garsonum Chan Leong Pim'le tanıştırdı. Pim peçeteyi kucağıma yayarken gayet teatraldi. Peçetenin katlarını abartılı bir jestle açtı ve dizlerimin üzerine ustaca yaymadan önce başının üzerinde döndürerek sanki bir bayrakmış gibi dalgalandırdı. Çoğu garson peçeteyi sadece kucağınıza koyar (1. Boyut). Bazı garsonlar onu bile yapmaz. Kendiniz yaparsınız. Ni Ni ve Chan Leong Pim'in yapmış olduğu şey işlerini eğlenceli bir teatral hizmet biçimine dönüştürmekti. O akşam restoranları çok iş yaptı. Bu bir işi geliştirmeye üç boyutlu yaklaşımın bir örneğidir:
-
BOYUT-Yemeği servis etme vazifesi (işinizi temelde nasıl yaptığınız).
-
BOYUT-Her gün ne yapılması gerektiği üzerine odaklanmak (her müşteri için teatral jestlerle olumlu bir yemek deneyimi).
-
BOYUT-Bunun neden yapılması gerektiği hakkında net olmak (mutlu müşteriler işin büyümesini sağlar).
Çalışanlar tamamen görev odaklı ve robot gibi olduklarında, ne yaptıklarını düşünmeyi bırakırlar. Yaratıcı olmayı düşünmezler. Arzu edilir sonuçları gözden kaçırırlar. Bu tehlikelidir. Oysaki işinizi ve onu nasıl daha iyi yapabileceğinizi düşünmeye başlar başlamaz, "3-B" sürecini de başlatırsınız.
Diğer bir ifadeyle, tutkularınızı gerçekleştirmek ve katkınızı en üst düzeye çıkartmak için "tanımlandığı şekliyle" işin ötesine geçmeniz gerekir. Eğer bunu yaparsanız, sırf daha fazla iş çekeceğiniz veya işin verimliliğini artıracağınız için, çok daha fazla aranır olursunuz.
Uygulamalar:
Sık sık kendinize şu önemli soruları sorun:
"Yaptığım iş ne hakkında?"
"Burada ne yapıyorum?"
"Neden buradayım?"
"İşleri daha da iyi hale getirmek için nereden başlayabilirim?"
Bunları yukarıda sözü edilen üç boyutla ilişkilendirin ve işiniz hakkındaki nasıl, ne ve neden sorularım devamlı olarak yanıtlayın. Sonra işinizi herkes için daha iyi olan bir şeye dönüştürmek üzere hayal gücünüzü kullanın ('3-B' yöntemiyle).
Herkes birbiriyle aynı olduğunda seçim rasgele yapılır. Diğerleriyle aynı olmayın. Farkı yaratacak olan sizsiniz. Büyük farkı yaratan küçük şeylerdir. Yaptığınız ve söylediğiniz her şey fark yaratabilir. Belirleyici faktörler sizin yarattığınız farklar olacaktır. Kuruluş içindeki herhangi birinden daha büyük bir fark yaratabileceğinize insanları ikna edebildiğinizde ARANIYOR olursunuz.