İş Yazısı
İş dünyasında başarılı olmak için en son ve en iyi stratejileri kullanmak gerekir. Bu eğitimde basit bir çalışma notundan kapsamlı bir iş önerisine kadar her çeşit metni en verimli şekilde yazma yöntemleriyle ilgili en güncel bilgileri bulacaksınız. Okurların gereksinimini ön plana almanın yazılarınızı (yazının akışını) netleştirmeye nasıl yardımcı olabileceğini göreceksiniz. Böylece yönetici olarak etkiniz artacak. Bu eğitimde kolayca uygulanabilecek şu bilgileri bulacaksınız:
• Okurlarınızın gereksinimini hedef almak için belgeleri düzene sokmak
• Yazma sürecinin tıkanıp kalmasını önlemek için metin oluşturma görevine iyi bir başlangıç yapmak
• Eylem ve kararları yönlendirebilmek için redaksiyon ve tasarım ilkelerini uygulamak
Faydası kanıtlanmış bu stratejileri uygularsanız, yazma etkinliğinizde üretkenliğin arttığını ve belgelerin kalitesinin yükseldiğini görürsünüz. Aslına bakarsanız, okurlarınız bile aradaki farkı dile getirmeye başlayacak!
İş Yazılarının Temelleri
Zor olan okuru etkilemek değil, tam istediğiniz doğrultuda etkilemektir. Etkili iş yazısı hazırlamanın birkaç temel ilkesi vardır. Bu ilkelerde ustalık kazanırsanız, yolunuza çıkan çeşitli yazı görevlerinin üstesinden başarıyla gelebilirsiniz.
Amacınızı netleştirin
Bir iş belgesi yazmaya oturduğunuzda, kendinize soracağınız ilk soru, "Bu belgeyi niçin yazıyorum?" olmalıdır. İş metinleri çeşitli amaçlarla yazılır:
Belli bir eylemi açıklamak ya da gerekçelendirmek:
"Mevcut satıcılarımızdan aldığımız bütün teklifler yüksek olduğundan, hepsini geri çevirmeye ve yeni tedarikçiler aramaya karar verdik."
Enformasyon vermek: "Yönetim, bütün çalışanlara yeni ürünümüzün ilk üç ay içindeki satışlarının beklentilerimizin çok üstünde gerçekleştiğini duyurmak ister."
Okurları etkilemek: "Mühendislik ekibi bu teslim tarihlerini tutturabilir."
İyi ya da kötü haberler vermek: "Ne yazık ki, bildirdiğiniz motor yanması garantinin bitmesinden bir gün sonra meydana gelmiş bulunuyor."
Eyleme geçilmesini talep etmek: "Tasarım ekibi bütün ürün ayrıntılarını 1 Mayıs gününe kadar tamamlamış ve teslim etmiş olmalıdır."
Yazmaya başlarken, amacınızın ne olduğunu düşünün. Belge hazırlamak gibi sıradan bir işle karşı karşıya kalan çoğu yazar, amacını unutur. Bu sorundan korunmanın bir yolu, taslağın başına amacınızın ne olduğunu not almak ve ilerledikçe buna başvurmaktır. Taslağınızı bitirdikten sonra, metninizi gözden geçirerek başlangıçtaki amacınızla örtüşüp örtüşmediğini kontrol edin.
Okur odaklı bir yaklaşım geliştirin
Nasıl bir şirket müşterilerinin gereksinim ve yaklaşımlarını dikkate almadığında onlarla teması kaybederse, siz de okurlarınızı ve onların arzularını anlamaz, onların nasıl enformasyon almayı tercih ettiklerini bilmez, onlarla temas kuramazsınız.
Okurun bakış açısına göre düşünmek, tasarlamak, metni düzenlemek ve redaksiyonunu yapmak netliği geliştirir ve eyleme teşvik eder. Okurlar onlara ne aktarmaya çalıştığınızı ve bir sonraki adımlarının ne olması gerektiğini anlarlarsa, işleri çok kolaylaşacaktır.
Siz Olsanız Ne Yaparsınız?
Recep saha satış ekibine bir bilgi notu göndererek, onları tüm mevcut ve yeni ürünleri içeren bahar kataloğu konusunda bilgilendirmek istiyor. Amacı, bu bölümdeki çalışanlara kataloğun hazırlanma ve teslim tarihlerini bildirmek ve kataloğun gönderilmesi gereken bütün müşterilerin isim ve elektronik posta adreslerini teslim etmelerini hatırlatmak. Ama bu notu nasıl yapılandırması gerektiğini bilemiyor.
Kataloğun amacını açıklayan bir paragrafla başlayabilir ve en çarpıcı noktalarını ya da özelliklerini vurgulayabilir. Daha sonra da, okurlarına 15 Şubat'a kadar tüm müşteri adreslerini teslim etmelerini hatırlatabilir. Kendi kendine, "Bütün bunları söylemek yarım sayfa alır" diye düşünüyor. "Yazdıklarımın ne kadarını gerçekten okuyacaklar, merak ediyorum." Siz Recep'in yerinde olsanız, ne yaparsınız?
Okur odaklı bir yaklaşım neden önemlidir? Adres değişikliğini bildirmek üzere ulaşmak istediği kişilere basit bir kartpostal gönderen şirketin gerçekten yaşanmış öyküsünü ele alalım. Kendini okurun yerine koymayı ihmal eden şirket, metinde en önemli bilgilerden birini vermeyi unuttu: Taşınma tarihini belirtmedi. Müşteriler şirketi nerede bulacaklarını biliyordu, ama yeni adresi ne zamandan itibaren kullanmaları gerektiğini bilmiyordu.
Kilit mesajınızı açık olarak ifade edin
Belgenizin amacını belirledikten ve okuru da dikkate aldıktan sonra, okurların hatırlamasını istediğiniz kilit mesajı vurgulayın. Bu mesajın açık ve kesin olması gerekir, genel olarak bir ya da iki cümleyi geçmemelidir. Örneğin: "Müşteriye teslim tarihini geciktirmemek için, ürün tasarımının 10 Mayıs'ta tamamlanmış olması gerekir."
Çoğu durumda, kilit mesajınız metnin başlangıcında ya da başlarına doğru belirtilir; metnin geri kalanı ayrıntılarla bunun içini doldurmaya ve "Neden?" ya da "Önerdiğim şeyin uygulanması nelere yol açar?" gibi soruların cevaplanmasına yarar.
Daha fazla açıklık sağlamak için, her belgede tek bir konuyu ele alın. İki birbiriyle ilgisiz kilit mesajınız olduğunu fark ettiyseniz, iki belge yazın.
Mesajınızı kısa ve basit tutun
İşleri başından aşkın okurlar az ve öz metinleri takdir edecektir. Aslında, belge istenen gerekli enformasyonu içerdiği sürece, ne kadar kısa olursa, o kadar iyidir. Belgenizin kısa olması, kilit mesajınızın ön plana çıkmasını sağlar. Ayrıca kelimeleri ekonomik bir şekilde kullanmak, okurunuzun kıymetli zamanım boşa harcamamasını da güvence altına alır. Aşağıdaki örneği ele alalım:
Şefinin önerisi ve şirket danışmanının yardımıyla, Can dava. açma tehdidinde bulunan beş şikâyetçi müşteriden özür dilemek üzere bir mektup yazdı.
Yazar olarak karşınıza çıkacak zorluk, bir cümlenin taşıma kapasitesinin ne zaman dolduğunu anlamaktır. Yukarıdaki örnekte okurların kim olduğu bilmek, faydalı bir yol gösterici olabilir. Okurların mektup yazmasını Can'ın şefinin önerdiğini ya da şirket danışmanının devreye sokulduğunu bilmesi gerekiyor mu? Beş şikâyetçi müşteri olduğunu ya da dava açma tehdidinde bulunduklarını bilmemiz önemli mi? Bu enformasyon parçacıkları önemli değilse, bunları çıkarmayı düşünün.
Bu durumda cümleniz şöyle olacaktır:
Can şikâyetçi müşterilerden özür dilemek üzere bir mektup yazdı.
NOT: İster okuyor, ister size bakıyor ya da sizi dinliyor olsunlar, hedeflediğiniz insanlar size tüm dikkatlerini vermiyor olabilir. Bu yüzden, onları esas mesajınızın üstünü örtecek vurgu ve ayrıntılarla boğmayın. Esas mesajınız ön planda olmalıdır.
Mesaj iletme stratejinizi gözden geçirin
Doğru kişiden, doğru zamanda ve doğru biçimde gelmediği sürece, iyi yazılmış bir belge bile etkisini kaybedebilir. Bu yüzden, yazmaya başlamadan önce mesajın geleceği kaynağın neresi olması gerektiğini düşünün. Mesaj sizden mi gelmeli, şefinizden mi, yoksa bütün ekipten mi? Seçiminize göre, okuyacaklar üzerinde bırakacağı etki değişecektir.
Ayrıca belgeyi fazla erken ya da geç yazıp yazmadığınızı da gözden geçirin. Fazla erken yazarsanız, insanlar değindiğiniz konuya odaklanmaya henüz hazır olmayabilir. Fazla beklerseniz, bir öneri yapma ya da bir sorunu engelleme imkânınız kalmayabilir.
Son olarak, metnin biçiminin de etkisini belirleyeceğini unutmayın. Belli bir biçim seçerken amacınızı, kime/kimlere hitap ettiğinizi ve vermek istediğiniz enformasyonu dikkate alın. Örneğin, müşteri memnuniyetiyle ilgili bir araştırmanın sonuçlarını açıklarken, bütün şirke-
Yazı Görevinizi Planlama Adımları
• Yazının amacını açıklığa kavuşturun.
• Okur kitlenizi analiz edin.
• Ana mesajınızı netleştirin.
• Yazma stratejinizi planlayın.
Raporunuzun özetini elektronik postayla gönderebilir ve raporun tümüne nasıl ulaşabilecekleri konusunda bilgi verebilirsiniz. Ayrıca yönetimi ve diğer önemli tarafları araştırmanın bulgularıyla ilgili bir sunuma davet edebilirsiniz.
İletişiminiz için en uygun biçime karar verirken biraz kafa yormak yerinde olacaktır. Örneğin, yazılı bir iletiyi sözlü aktarılan enformasyonla desteklemek, onun etkisini güçlendirebilir.
Metninizin yazı ilkelerine uygun olduğundan emin olmak için, "Odaklanma Formu" başlıklı formdan faydalanabilirsiniz.
Kendinizi Recep'in konumunda bulursanız, ilk paragrafta vurgulamak istediğiniz kilit nokta ya da noktalara değinerek, ilerleyen paragraflarda ayrıntılarla konunun içini doldurarak, doğru yapmış olursunuz. Örneğin, metne şöyle başlayabilirsiniz:
Bahar Kataloğuyla ilgili son bilgiler: son halini almış kopyaları (25 adet) 17 Mart'ta size ulaştırmayı planlıyoruz. Müşterilere katalogları 30 Mart'ta başlayan hafta boyunca ulaştırılacak. Bu katalog güçlü bir satış aracı, o yüzden müşterilerinizi elektronik posta listemize eklediğinizden emin olun. 1 Mart'a kadar adresler bize gelmiş olmalı!
Hemen herkes bir metnin ilk paragrafını okur, bu yüzden esas mesajınızı buraya yerleştirin
Her zaman yazmaya başlamadan önce projenizin "kapsamını belirleyin." Kapsam belirlemek, konunuzun genişliğini saptamak ve hangi derinlikte ele alınacağına karar vermek demektir. İyi bir kapsam belirleme çalışması, hem sizi, hem de okurlarınızı zaman ve emek israfından korur.
Sınırlı kapsam ile geniş kapsam
Bir projenin kapsamını, konuya geniş ya da dar yaklaşacak şekilde seçebilirsiniz. Örneğin, şirketinizin pazarlama alanındaki zayıflıkları şu noktaları içerebilir:
Pazarlamanın şirket hedeflerine ulaşılmasındaki rolü
Şirketin pazarlama bölümünün tarihsel gelişimi
Pazarlamanın insan kaynakları
Performans açısından sorunlu alanlar
Çözüm potansiyelleri
Konuyu dar kapsamlı olarak ele alırsak, sadece bir iki alana odaklanırız:
Performansın düşük olduğu iki alan: Şube desteği
ve promosyonlar
Önerilen çözümler
Yazar olarak, belgenizin ne kadar geniş ya da dar kapsamlı olması gerektiğine karar vermelisiniz. Pazarlama raporu örneğinde, amacınız bölümün yönelimini yeniden düzenlemek ve güçlendirmekle görevli bir ekibe enformasyon sağlamaksa, kapsamı geniş tutabilirsiniz. Bu okur grubu pazarlama bölümü hakkında olabildiğince çok bilgi edinmek isteyecektir.
Ancak bu görev ekibinin ulaştığı bulguları üst düzey yöneticilere iletmeyi hedefliyorsanız, kapsamı büyük olasılıkla dar tutacaksınız. Bu durumda okurlarınız belirlediğiniz sorunlarla ilgili özelliklere ve önerdiğiniz çözümlere ilgi duyacaktır. İşte kapsam belirleme budur!
Pek çok insan için yazmanın en zor kısımlarından biri başlama sürecidir. Bu sorunu aşmak için faydalanabileceğiniz çeşitli stratejiler vardır.
Sorgulama
Yazmaya başlamanın bir yolu, okurlarınızın konuyla ilgili olası sorularını listelemek olabilir. Bu yöntem sayesinde belgenizin okurlara bilmeleri gereken şeyleri ileteceğine emin olabilirsiniz. Ayrıca okurlarınızın belgeye nasıl yanıt vereceğini kestirmeniz de kolaylaşır.
Örneğin, Gamze'nin haftalık olarak düzenlenecek ve yeni ürünlerin sunulmasını da içeren bölüm içi toplantıları duyurması gerekiyor. Okurlarının neleri bilmek isteyeceğini düşünerek, aşağıdaki soruları üretiyor:
Bu toplantıları niçin düzenliyoruz?
Gündemde neler olacak?
Toplantılara hazırlanmak için ne yapmalıyım?
Bu soruları olumlayıcı ifadelere dönüştürerek, Gamze kaleme alacağı notta ele almak istediği konuların bir listesini yapabilir. Örneğin, "İlk toplantıya lütfen biriminizin çalışma planlarıyla birlikte hazırlıklı olarak gelin."
Geleneksel yazı planı
Yazmaya başlarken başvurabileceğiniz bir diğer yöntem, bir yazı planı oluşturmaktır. Bu yöntem özellikle belgeyi görsel olarak mantıklı bir şekilde kurabilen insanlar için uygundur. Karmaşık bir konuyu ele alması gereken ya da deneyimsiz yazarlar için de bu yöntem oldukça kullanışlıdır. Geleneksel çerçevede harfler, Roma ve Arap rakamları kullanılarak, enformasyon düzeyleri gösterilir.
1. Büyük Roma rakamı, nokta I
Büyük harf, nokta
Arap rakamı, nokta
Küçük harf, nokta
Parantez içinde Arap rakamı
Parantez içinde küçük harf
Parantez içinde Roma rakamı
Çoğu iş belgesinde üç başlık düzeyi (Roma rakamları, büyük harfler ve Arap rakamları) yeterli olur
Yazı planını oluşturduktan sonra, kendinize şu soruları sorun:
Ele almak istediğim bütün konu ve alt konuları listeledim mi?
Mantıklı bir sıralamayla düzenledim mi?
Açık bir başlangıç, ilerleme ve son var mı?
Planınızın mantığını ve akışını oturttuğunuzu düşünüyorsanız, belgenizi oluşturmak için her bir başlığın içini doldurmaya başlayın.
Beyin fırtınası taslağı
Beyin fırtınası, fikirleri aklınıza geldiği hızla kâğıda dökmek için faydalı bir yöntemdir. Bu serbest çağrışım yaratıcılığınızı destekler. Grup halinde yazıyorsanız bu özellikle kullanışlı bir yöntem olacaktır, çünkü böylece daha sürecin başında herkesin fikirleri kaydedilebilir. Beyin fırtınası yapabilmek için, aşağıdaki adımları takip edin:
Sayfanın ortasına bir daire çizin.
Dairenin ortasına amacınızı yazın. Amacınız belgeyi yazma nedeninizdir. İfadeniz basit olsun: Yapılacak işi belirterek başlayın ve cümlenin, örneğin "ikna etmek" gibi bir eylem yüklemi içermesine dikkat edin.
Aklınıza konunuzla ilgili fikirler geldikçe, daireden dışarı doğru, bir tekerleğin parmakları gibi oklar çizin ve her bir okun üstüne bir fikir yazın.
Bir fikir akla benzer fikirler getirdiyse, bu oktan başka oklar da çıkarın ve yeni fikri bunların üstüne yazın.
O zamana kadar yazdığınız fikirlerden tamamen farklı bir fikir bulursanız, merkezi daireden yeni bir ok çıkarın.
Merkezi daireden ve diğer oklardan yeni oklar çıkararak, fikir üretmeyi sürdürün.
NOT: Beyin fırtınası fikir üretmek ve sorunları çözmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem bireyler ya da gruplarca kullanılabilir.
Merkezdeki daireden çıkan başlıca fikir kategorilerini tanımlamaya özen gösterin.
Serbest yazma
Serbest yazma yazarın tıkandığını hissettiği durumlarda en iyi ilaçtır. Beyin fırtınası taslağı gibi burada da, hayal gücünüzün serbestçe akması mümkün olur ve böylece ekranda ya da kâğıt üstünde harika fikirlerin ortaya çıkması mümkün olur. Serbest yazmada hatırlanması gereken en önemli kural, hiçbir kuralın olmadığıdır. Serbest yazma yöntemini kullanmak için, aşağıdaki adımları takip edin:
Kalemi kâğıda ya da parmaklarınızı klavyeye koyun ve zihninizin serbestçe dolanmasına izin verin.
Aklınıza gelen her şeyi, ele alacağınız konuyla ilgisi olmasa bile, kâğıda dökün.
Fikir akışının oluşabilmesi için, en az on dakika serbestçe yazın.
Tıkandığınızda, bunu da yazın. Durmayın.
5. Çalışmanızı redaksiyondan geçirmeyin. Bilgisayarda çalışıyorsanız, ekranı karartmak zamanından önce redaksiyon işine girişmenizi engelleyebilir.
Serbest yazmayı bitirdikten sonra yazdıklarınızı okuyun, önemli nokta ve fikirlerin altını çizin. Daha sonra, geleneksel yazı planında ya da beyin fırtınası taslağında yaptığınız gibi, bu noktaları mantıklı kategoriler halinde düzenleyin.
"Özet" yaklaşımı
Profesyonel bir yazar başlama sürecine yaklaşımını şöyle açıklıyor:
Bir makale, bildiri ya da genişletilmiş bir rapor hazırlamam gerektiğinde, genellikle tek sayfalık bir özet yazarak işe başlarım. Bu özette kısaca makalenin savunduğu tez, bu tezi desteklemek için başvuracağım araştırma ya da örnekler ve tezimin okuyucu açısından ne anlama geldiği yer almalıdır. Daha sonra bu özeti her şeyin bağlantısının kurulacağı ve herhangi birinin "bu metin okumam gereken bir şeye benziyor" diyeceği şekilde geliştiririm. Bu özet benim pusulam gibidir ve çalışmamı daha ayrıntılı bir hale getirirken bana yol gösterir.
Yazılı iletişimde mantıklı düzenlemeler büyük önem taşır, aksi takdirde niyetlenen amaca ulaşmak mümkün olmaz. En uygun düzenleme yöntemini seçerek mesajınızı netleştirebilirsiniz.
İşe başlarken, hitap ettiğiniz kişilerin gereksinim ve önceliklerini düşünün. Şu sorulara cevap arayarak, bir düzenleme yöntemi seçin:
Esas mesajım nedir?
Okurum mesajıma açık olacak mı, yoksa direnecek mi?
Okurumun hemen almak isteyeceği enformasyon nedir?
Öneme göre düzenleme yöntemi
Kimi yazarlar pek çok şirket içi belgede "esas mesajın en başta belirtilmesi" yöntemini kullanır. En belirleyici enformasyonu en başa koyarsanız, okurlar en önemli mesajınızı hemen görebilir.
Kronolojik yöntem
Konuyu kronolojik sıraya göre geliştirme yönteminde, olaylar gerçekleştikleri sıraya göre anlatılır. Bu yaklaşım, önem Sırası Yöntemi İçin İpuçları
İki ya da daha fazla okur için yazıyorsanız, en önemli okurun—bu genellikle karar verici kişidir—olası tepkilerini düşünün. Belgenizi buna göre düzenleyin.
Bu enformasyonu almaya açık okurlar için, kilit mesajınızı en başa yerleştirin.
Enformasyonu almaya kapalı olacak ya da direnç gösterecek okurlarda, kilit mesajınızı aktarmadan önce konunun arka planıyla ilgili bilgi verin. Belgenin başlangıcını okurları önerinizin iyi olduğuna ikna etmeye ayırın.
Örneğin bir ürün geliştirme projesinin tarihi gibi içeriklerde işe yarar. Bu yöntemi kullanırken, şu ipuçlarını hatırınızda tutun:
En önemli, ciddi neticeleri olan verilere bağlı kalın.
Kilit mesajınız gibi önemli enformasyonun altını çizmek için görsel tasarımdan faydalanın. Aksi takdirde bu konu geliştirme yönteminde enformasyon
arada kaynayabilir.
Metin beşten fazla tarih içeriyorsa, her cümleye bir tarihle başlamamaya çalışın.
Süreç ve prosedür yöntemleri
Süreç ve prosedür yöntemleri talimatlar ve kullanıcı kılavuzları hazırlarken işinize yarar.
Süreç, genel terimlerle, kimin ne yapacağını ve neler olduğunu (ya da olacağını) aşamalar halinde tarif eder. Bu aşamalar okurdan bağımsız gerçekleştiğinden, bunları tarif ederken üçüncü tekil şahıs kullanmak doğru olacaktır. Örneğin, "Fatura önce harcamayı yapan bölüme gider. Onaylandıktan sonra, ödeme işlemlerine bakan muhasebe bölümüne aktarılır."
Prosedür, okurun belli bir amaca ulaşmak için yapabileceği eylemleri belirtir. Prosedür bir adımlar silsilesi olarak düzenlenmiş olduğundan, onu bir tarifi ya da yazılım yükleme talimatlarını sunarken yaptığınız gibi sunmanız iyi olacaktır. Adımları tasvir ederken emir kipi ("şöyle yapın, böyle yapın") kullanın ve her cümleyi bir eylem kipiyle bitirin. Örneğin, "Faturanın tarihini gösteren bir mühür basın" ya da "Kayıtlarınız için pembe nüshayı alın." Bu yöntemleri kullanırken, şu ipuçlarını aklınızda tutun:
Resmi prosedürleri tablo halinde gösterin ve her adıma numara verin.
Aşama ya da adımları cereyan etme sıralarına uygun olarak dizin.
Mekânsal düzenleme yöntemi
Mekânsal düzenleme yöntemi seyahat raporları, makine tasvirleri ve satış araştırmaları için kullanışlı bir yöntemdir. Bu yöntemi, okurların konuyu anlaması için oluşturulan, onları konu içinde bir yolculuğa çıkaran, iki ya da üç boyutlu bir harita çizmek gibi düşünün.
Örneğin, bir şirketin satış bölgesi planını açıklamak için, önce İstanbul’daki fırsatları, sonra İzmir'deki yeni müşterileri ve en sonunda Ankara'da hükümetle iş yapma olanaklarını belirtmek isteyebilirsiniz.
Kıyasla ve Karşılaştır Yöntemi İçin İpuçları
Kıyasla ve karşılaştır yöntemini kullanacaksanız, şunlara dikkat edin:
İki konuyu kıyaslarken, önce daha tanıdık olana değinin.
Teknik bilgileri kıyaslarken grafik ve çizelgelerden yararlanın.
Avantaj ve dezavantajları aynı bölümde birbiriyle karıştırmayın.
Kıyaslama yaparken "öte yandan," "böyle olmasına karşın," "son noktada değindiğimiz gibi" türünden anahtar bağlaçlar kullanın.
Bu yöntemi kullanırken, şu noktalar aklınızda bulunsun:
Soldan sağa, yukarıdan aşağıya ya da dışarıdan içeriye doğru gibi, kolay izlenebilecek, tutarlı ve somut bir düzen yaratın.
Okurlarınızı bir yerden diğerine götürürken, görsel bir etki uyandırmak için ayrıntılardan faydalanın.
Değişik cümleler kurarak, fazla kullanılan kelimelerin yerine başkalarını koyarak, okurların bıkmamasını sağlayın.
Kıyasla ve karşılaştır yöntemi
Kıyasla ve karşılaştır yöntemi kavramların ne açıdan benzer ya da farklı olduğunu gösterebilmenize yarar. Bu yöntem yapılabilirlik raporları, araştırma sonuçları ve planlama raporlarının düzenlenmesi için uygundur. Özellikle, iki alternatifin birbirine kıyasla avantaj ve dezavantajlarım tartışmak için verimli bir yoldur. Örneğin kent merkezinde kiralanacak bir ofis alanının yer seçimi için iki seçenek söz konusuysa, şöyle bir sıralama izleyebilirsiniz:
Avantajlar - A yeri ve B yeri Dezavantajlar - A yeri ve B yeri
Özelden genele ya da genelden özele yöntemi
Özelden genele ya da genelden özele yöntemi iş emirleri, eğitim materyali ve müşteri hizmeti mektupları söz konusu olduğunda faydalıdır. Burada kendinize soracağınız anahtar soru, "Okurum hali hazırda neler biliyor?" olacaktır. Bu soruyu bir kez cevapladıktan sonra, belgenize okurun zaten bildikleriyle başlarsınız.
Örneğin, bütün bölüm başkanlarının aylık bütçelerini gözden geçirmeleri gerektiğini bildiren bir metin yazacaksınız. Muhasebe bölümüne göndereceğiniz not için özelden genele yöntemini kullanabilirsiniz. Muhasebe ekibi zaten bu talebi ilk dile getiren grup olmuştur, bu yüzden önce talep ettikleri revizyonun ayrıntılarını bir kez daha dile getirin, sonra şirket çapındaki revizyonun etkilerine değinin. Bütün diğer bölümler için, talebin genel bir tarifinden yola çıkan ve gözden geçirilmiş bütçeyi gerçekleştirmek için her grubun uygulaması gereken somut değişikliklere varan tekil bilgi notları hazırlayın. Okurlara yabancı olabilecek kilit kavramları açıklamaya özen gösterin.
Bu yöntemi kullanırken, şu ipuçlarını aklınızda tutun:
Okurun konu hakkında neler bildiğini belirleyin.
Metninize okurun hali hazırda bildikleriyle başlayın.
Konuyu bilen okurlara yazarken, özelden genele gidin.
Konuyu bilmeyen okurlara yazarken, genelden özele gidin.
Kilit mesajı olabildiğince başlarda verin.
Analitik yöntem
Analitik yöntemi kullanırken, bir hipotez formüle ederek başlayın ve sonra bir sorgulama süreciyle bunun doğruluğunu test edin. Bu yöntem teknik raporlar, yıllık raporlar ve finansal analizler için uygundur.
Bu yöntemi kullanırken, şu ipuçlarını aklınızda tutun:
İtibar yitirmekten ya da daha kötüsü, yanlış bir iş kararı alınmasından kaçınmak için, hipotezinizi her açıdan ele almaya dikkat edin.
Verilerinizi benzerlikler, farklar, mantıksal bağlantılar, sonuçlar ve önerilen eylem biçimleri açısından analizden geçirin.
Özellikle herkesin okuması hedeflenen bir şirket raporu yazıyorsanız, teknik bilgisi olmayan okurları düşünerek, teknik dilinizi basitleştirin.
"Belge Düzenleme Kılavuzu" başlıklı form yazılı ileti türleri açısından en uygun düzenleme yaklaşımlarını ele almaktadır.
İlk taslağınızı yazarken her ayrıntıya gerektiği gibi yer vermekten çok taslağı yazıya dökmenin önemli olduğunu unutmayın! İlk taslak cümle yapısı, imla, dilbilgisi ve noktalama işaretleri açısından kabaca kaleme alınmış olabilir. Ne de olsa, bu metni sadece siz göreceksiniz.
Söyleyeceklerinizi kabaca kâğıda dökmenin iki avantajı vardır. Birincisi, metinde olmasını istediğiniz kilit noktalara odaklanmanıza yardımcı olur. İkincisi, kaba taslağa fazla emek harcamadığınızdan, malzemenizle istediğiniz gibi oynayabilir, isterseniz hepsini bir yana bırakabilirsiniz.
Kendinizi en rahat hissettiğiniz noktadan başlayın
Sonunda metnin girişini oluşturacak olan kısımla yazmaya başlamanız gerektiğini söyleyen bir kural yoktur. Çerçevenizi ya da planınızı önünüze alın ve nereden başlamak size rahat geliyorsa, oradan başlayın. En deneyimli yazarlar giriş materyalini sona saklar; vardığınız sonuçların neler olduğunu bilirseniz, çarpıcı bir giriş paragrafı yazmak çok daha kolay olur.
Örneğin, bir başlık seçip, buna uygun bir paragraf yazmayı deneyin. Bitirdikten sonra, kendinizi rahat hissettiğiniz diğer konuya geçin ve böyle devam edin. Arada durarak, planınızla taslağınızı karşılaştırın.
Kategoriler halinde yazın
Konuyu başa çıkılabilir bölümlere ayırmak için bir yöntem geliştirmezseniz, önemli bir mektubu yazma görevi altından kalkılamaz görünebilir. Bir dizi küçük iş olarak konuya yaklaşırsanız, yazma tarzınız kesinlikle daha iyi olacaktır. İş mektupları, notları ve elektronik postalarında aşağıdaki kategorilere sık rastlanır:
Bir değişikliğin duyurulması
Arka plan enformasyonu
Uygulama planı
Teslim tarihleri
Bir sürecin açıklanması
Sonuçlar
Çıkarsamalar
Tavsiyeler
Gözlemler
Önerilen eylemler
Eylem talebi
Değerlendirme
Resmi bir öneri şu standart bölümleri kapsar:
Kapak sayfası
İçindekiler
Özet
Giriş
Müşteri gereksinimlerinin belirtilmesi
Önerilen prosedürler (ya da teknik plan)
Planın faydaları
Planın etkileri
Uygulama planı
Vasıflar
Maliyet analizi (ya da yatırımınız)
Onay beyanı
Ekler
öneri Yazmak İçin İpuçları
Başlamadan önce, şirketin gereksinimleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için, belgeyi alacak kişiye bir öneri planlama oturumu düzenlemeyi talep edin.
Müşteriyi önerinizin odak noktasına yerleştirin. Okurlarınıza ürün ya da hizmetinizin müşterinin gereksinimlerini nasıl karşılayacağını açıklayın. Ürün ya da hizmetinizin bütün özelliklerini listeleyin, ama ürününüzün faydaları ile
müşterinin gereksinimleri ve işi üzerindeki etkileri arasında bağlantı kurun.
"Neden?" sorusunu cevaplandırın.
Somut olun. Ne kadar somut bilgi verirseniz, çözümünüz o kadar gerçek ve uygulanabilir görünecektir.
Önerinizin görsel etkisini de tasarlayın.
Teknik belgelerle ilgili noktalar
Teknik konulardan anlamayan insanlara teknik bir belge sunacaksanız, okurlarınızı analiz etmeye fazladan zaman ayırın. Kendinize, "Metnin hitap ettiği insanlar bu konudan ne kadar anlıyor" diye sorun. Çoğu yazar iki sütun yaklaşımıyla çalışır. Bu yöntem şöyledir: Sütunlardan birine, teknik bilgisi olan bir okura hitap eden metin yazılır. Diğer sütundaysa, teknik bilgisi olmayan okur için bilgi basitleştirilir ve kısaltılır.
Bilgi Notu Yazmak İçin İpuçları
Bir bilgi notunda sadece bir konuyu ele alın.
Somut bir başlık yazın.
Son teslim tarihlerinin ve eylem taleplerinin altını çizmek için, net ve somut ara başlıklar kullanın.
Birbiriyle ilişkili fikirleri kategoriler halinde kümelendirin.
Bilgi notunuzu görsel olarak da etkili olacak şekilde tasarlayın.
Olabildiği kadar aktif hitap tarzını kullanın.
Okurunuzu tanıyorsanız, hitap şeklinizi iş mektubunda olduğundan daha dostça ve daha az resmi tutabilirsiniz.
Paragrafları Yapılandırmak
Paragraflar yazıyı oluşturan temel yapı taşlarıdır. Paragraflar belli noktaları sunar ve bazı durumlarda okura fikrin sunulmasında yeni bir basamağa geçildiğinin işaretini verirler. Paragraflar bu şekilde okura rehberlik ederler. Ayrıca size, yani yazara da düşüncelerini odaklı ve açık tutmada yardımcı olurlar.
Bir paragraftaki noktaların sayısını sınırlayın
Paragraf boyunca noktaların kontrolünü yitirmemeniz, okura tutarlılık ve sadelik hissi verir. Normalde bir paragrafın üç ila bir düzine cümleden oluşması gerekir. Bu cümlelerin her birinin işlediği bir nokta olmalıdır.
Bir paragrafta değindiğiniz noktaların sayısını en aza indirmeye dikkat edin. Bir paragrafın üç ya da dörtten daha fazla nokta içermesi okurun kafasını karıştırabilir.
Yumuşak geçişler yaratın
Paragraflarınızı yapılandırırken, her birinin belgenin bütününde nasıl bir yer aldığını düşünün. Paragraflar arasında yumuşak geçişler ve paragraf içinde, cümleler arasında yumuşak geçişler okurun fikirler ile bir kanıtın geliştirilmesi arasındaki bağlantıyı görmesine yardım eder.
Aşağıdaki geçiş cümlesini gözden geçirin (siyah fontlu):
Lokantadaki oturma birimlerinin sayısını artırmayı savunanlar inşaat ve işletme masraflarıyla vergiler konusunda hiçbir tahmin sunmadılar. Bu tahminler olmadan önerilerini değerlendirmeye çalışmak sadece zaman kaybı olacaktır.
İnşaat maliyetleri mantıklı ve başa çıkılabilir olsa bile, gelir konusunda hâlâ yüksek düzeyde bir belirsizlikle karşı karşıyayız. Kimse oturma birimlerinin sayısını iki katma çıkarmanın yıllık geliri nasıl etkileyeceğini bilmiyor. Gelirlerin de iki kat artacağından yola çıkmak mantıklı mıdır, yoksa yüzde 75'lik bir artış daha mı olası görünmektedir?
Bu örnek paragrafta çok farklı iki konu ele alınıyor: mevcut bir lokantanın genişletilmesinin maliyeti ve bu genişleme sonucunda gelirlerin nasıl artabileceği. Geçiş cümlesi okurlara inşaat maliyetleri ve gelir konuları arasında yumuşak bir geçiş sunuyor.
Cümleler arasında kelime ya da deyişler de tıpkı yukarıdaki cümle gibi bir bağlantı oluşturabilir. Aşağıdaki geçiş örneğine bakalım (siyah fontlu):
Envanter yöneticilerimiz mamul mal stoklarını dikkatle idare ettiler. Bunun sonucunda, işletme sermayesi gereksinimi yüzde 8 azaldı.
Bu örnekte, bunun sonucunda terimi iki cümle arasında bir neden ilişkisi kurmaktadır. Benzer şekilde işe yarayabilecek terimler arasında sonuç olarak, ilaveten, benzer şekilde, bu esnada, örneğin, en sonunda, öte yandan, ayrıca ve bununla beraber sayılabilir.
İş Mektubu Yazmak İçin İpuçları
Kişisel bir üslupla başlayın.
İlk cümlede kilit mesajı vererek okurun dikkatini çekin.
Cümlelerin uzunluğu yaklaşık on beş kelime ya da daha az olsun.
Belgenin hızla taranmasını kolaylaştırmak için boş alanlar bırakın. Paragrafları beş ila altı satırla sınırlayın.
Pasif değil, aktif hitap tarzı benimseyin.
Olumlu bir üslup seçin. Örneğin "ücretler" ya da "maliyetler" yerine "yatırımınız" deyin.
Mektubunuzu görsel olarak da etki uyandıracak şekilde biçimlendirin.
Sonlara doğru, ana noktalarınızı özetleyin ya da okurlarınıza bir sonraki adımları önerin.
Açılış cümlenizde eklere değinmeyin. Mektubunuzla beraber yolladığınız ekler varsa, bunlara metnin ilerleyen kısımlarında değinin.
Aşırı resmi bir üsluptan kaçının.
Uygun düşüyorsa, bitiriş kısmına dostça ya da kişisel bir hava taşıyan, kısa bir not ekleyin.
İçeriğin Redaksiyonu
İlk taslağı yazmaktaki amacınız, tüm anahtar fikirleri mantıklı bir şekilde düzenlemekti. Bu taslağı yazdıktan sonraki işiniz, metnin içeriğini redaksiyondan geçirmek olacaktır. İlk redaksiyon turunda, belgenizin yapısına, mantık ve mesajına son halini verirsiniz.
Mesajınızı odak noktasına yerleştirin
Yazarlar genellikle ne demek istediklerini bilmediklerinde odaklanamaz. Daha siz kendi kafanızda netlik sağlamamışken, okurların sizi anlamasını nasıl bekleyebilirsiniz? Yazarların sık yaptığı bir diğer hata, kendi meselelerine odaklanmak ve okurların gereksinimlerini ihmal etmektir. Bu yanlışlardan kaçınmak için, ilk taslağınızı gözden geçirirken kendinize iki soru sorun:
Kilit mesajımı net bir şekilde belirtmiş miyim?
Okurlarıma ne yapmaları gerektiğini anlamaları için bilmeleri gereken tüm bilgileri verdim mi?
Bu sorulardan herhangi birinin cevabı hayırsa, daha önce amacınız, hitap ettiğiniz insanlar ve ulaşacağınız sonuç olarak belirlediğiniz hedeflere göz atın.' Belgenizi hitap ettiklerinizin gereksinimlerine seslenecek ve kilit mesajınızı net olarak dile getirecek şekilde redaksiyondan geçirin.
Metni netlik açısından gözden geçirin
İlk taslağı okurken, amacınızın kolaylıkla görülüp anlaşıldığından emin olun. Ayrıca metni içeriğin kapsamı ve kesinliği açılarından da gözden geçirin.
Metni netlik açısından gözden geçirirken, kendinize şu soruları sorun:
Verdiğim enformasyon doğru mu?
Verdiğim enformasyon eksiksiz mi?
Eylem taleplerini ve teslim tarihlerini okurun kolayca görebileceği şekilde belirttim mi?
Bir sonraki adımları belirgin olarak belirttim mi?
Kilit mesajınızı stratejik bir sıralamayla sunun
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, okurlarınızın hatırlamasını istediğiniz esas şey olan kilit mesajınızı nereye yerleştirdiğinizdir. Çoğunlukla, bu enformasyonu belgenin başına yerleştirmek gerekir. Kilit mesaj satırların arasına gömülmüşse, okur onu görmeden geçebilir.
Okurunuzun fikirlerinize açık olmayabileceğini düşünüyorsanız, kilit mesajı stratejik bir noktaya, okunma ve üzerinde düşünülme olasılığının en yüksek olacağı yere yerleştirin. Kilit mesajınızı sunmadan önce, onun için bir bağlam oluşturmak daha anlamlı olabilir.
Okurunuzun "niçin" sorusunu cevaplayın
Belgenizde sadece kilit mesajınızı belirtmekle kalmamalı, onun niçin önemli olduğunu da açıklamalısınız. Örneğin, kilit mesajınız bir proje üstünde çalışmak için daha fazla zamana gereksiniminiz olduğuysa, gereksiniminizi açıklayıp sözü bitirmeyin. Aşağıdakileri ekleyerek "niçin" sorusunu cevaplayın.
Fazladan zamanı alamazsanız ne olur?
Uzatma kimleri etkileyecek?
Uzatma, üzerinde çalıştığınız diğer projeleri nasıl etkileyecek?
Okurlarınız nasıl etkilenecek?
"Niçin" sorusunu atlamayın; bu sizin güvenilirliğinizin anahtarıdır. Belgenizde tam olarak, kilit mesajınızın niçin önemli olduğunu okurun anlayacağı şekilde açıkladığınıza emin olun.
Hitap ettikleriniz açısından anlam taşıyacak terimlerle, kilit mesajınızın etkisini net bir şekilde belirtmeye özen gösterin. Örneğin, "A seçeneği B seçeneğinden daha iyidir" demek yerine, "A seçeneği B seçeneğinden daha iyidir, çünkü A seçeneği sayesinde yıllık işletme giderleri yüzde 30 düşecektir" deyin.
İçerik Redaksiyonu Adımları
Mesajınızın hitap ettiğiniz insanlara odaklandığına emin olun.
Metni netlik açısından gözden geçirin.
Mesajınızı stratejik bir sıralamayla sunun.
"Bu konu niçin önemli" sorusunu yanıtladığınıza emin olun.
Redaksiyon çalışmasının bu ikinci aşamasında, yapmanız gereken metninizin şakımasını sağlamaktır. Bunu metne görsel çekicilik, uygun bir ses ve üslup kazandırarak, fazlalıkları atarak yapabilirsiniz. Bu kalitede metinler okurları etkiler.
Görsel etki için tasarım
Açık ve tutarlı bir metin tek başına okurları etkilemeye yetmez. Okurların kilit fikirleri bir bakışta bulması, bir sürü yoğun lafın arasında aramaması gerekir. Bir belgenin okunması kolaysa ve kilit noktalar hemen göze çarpıyorsa, görsel etkisi var demektir.
Hitap ettiğiniz insanları çekecek bir görsel yapı oluşturun. Görsel yanı kuvvetli bir belgenin taşıdığı mesaj, okurların kafasına yağan yüzlerce mesajın arasından sıyrılmayı başarır. Aşağıda belgenin görsel yanım kuvvetlendirmeye yarayan birkaç örnek sunuyoruz:
En önemli noktalarınızı vurgulayan başlıklar
On beş kelimeden uzun olmayan cümleler
En fazla beş ila altı satır uzunluğunda, kısa paragraflar ve cümle grupları
Yeterince boş alan
Önemli enformasyonun göze çarpmasını sağlayan, siyah ya da italik harfler
Maddeleri işaretlenmiş ya da numaralandırılmış listeler
Karmaşık enformasyonu düzene sokan tablolar
Elektronik belgelerde ya da e-postalarda belgenin görsel yanını kuvvetlendirmek isterken dikkatli olun: Okurunuzda belgenizi sizin hazırladığınız biçimlendirmeyle açacak bir program olmayabilir.
Belgelerinizi en fazla etkiyi uyandıracak şekilde düzenlerken, "Görsel Etki Tasarımı Kılavuzu" başlıklı form size yardımcı olacaktır.
Üslubunuzu okurlarınıza uydurun
Metninizin üslubu okurun algısını etkileyecektir. Örneğin, resmi olmayan bir üslup iyi tanıdığınız bir çalışma arkadaşı için uygun olabilir, ama bir müşteri ya da şef bu üslupta bir mesaj aldığında, sinirlenebilir.
Kullanacağınız dil de okurun neyi, nasıl anladığını etkileyecektir. Çoğu yazar, kulağa daha zekice geldiğini düşünerek, karmaşık ya da modası geçmiş bir dil kullanır. Kimi de aynı nedenle kısa ve basit kelimeler yerine daha uzun kelimeler seçer.
Söylediklerinizin kulağa akıllıca gelmesini istemek son derece normaldir. Ama bu amaca şişirilmiş bir dille değil, ancak netlik ve sadelikle ulaşabilirsiniz. Örneğin, aşağıdaki cümleyi ele alalım:
Nuran'ın komitesi daha ileri yol almadan önce, kendilerine verilmiş olan çalışmayı birlikte pekiştirmek üzere, kısa süreli olacak, bir ön planlama toplantısı düzenleyeceğiz.
Bu ise çok daha dolaysız bir ifade:
Grup işine devam etmeden önce, Nuran'ın komitesinin çalışmasını pekiştirmek için kısaca toplanacağız.
Metnin kısa ve öz olmasına dikkat edin
Nasıl üslubunuzun dolaysız olması gerekiyorsa, cümle ve paragraflarınızın da kısa ve öz olması önemlidir.
Kısa ve öz ifade açısından metninizi redaksiyondan geçirirken, kendinize şu sorulan sorun:
Paragraflarımı altı satırla sınırladım mı?
Paragraflarımı sadece bir fikir üzerine yoğunlaştırdım mı?
Cümlelerimi on ila on beş kelimeyle sınırladım mı?
Gereksiz kelimeleri olabildiğince eledim mi?
NOT: "Gereksiz kelimeleri atın." Yazı ustaları kompozisyon öğrencilerine her zaman bu öğüdü verirler. Gereksiz kelimeler okuru rahatsız eder, yavaşlatır ve dikkatini kilit mesajdan başka yerlere yönlendirir. Gereksiz kelimeleri atarken acımasız olun.
Aktif tarzı benimseyin
Tarz, cümlenin öznesiyle yüklemi arasındaki ilişkiyi gösterir. Özne harekete geçiyorsa, cümle aktiftir, özneye yönelik hareket söz konusuysa, pasiftir. Aktif tarz daha kuvvetli bir ifade biçimidir. Aşağıdaki cümleleri ele alalım:
Aktif: Müşteriye bir mektup gönderdik.
Pasif: Bir mektup tarafımızdan müşteriye gönderildi.
Burada, aktif tarzın etkisi daha güçlüdür. Ayrıca aktif cümlede, pasif cümleyle ifade edilen aynı şeyi belirtmek için daha az kelime kullanıldığına dikkat edin. Üstelik cümle daha az resmidir ve hantal değildir.
Pasif cümleler her zaman kötü olmak zorunda değildir; bazen, kişisel olmayan raporlarda ya da teknik yazılarda bunlar daha uygundur. Ama enerjik ve kabul ettirici bir tarz benimsemek istiyorsanız, cümlelerinizin çoğunu aktif tarzda kurmanızda fayda vardır.
Doğru dil kullanımı
Dilin doğru kullanıldığı bir belgede dilbilgisi, noktalama ve yazım hatası olmaz. Burada bilgisayar yazılımınızdaki yazım ve dilbilgisi programı işinize yarayabilir, ama sadece programa güvenmeyin; orada yerine onlarda ya da etkilenmek yerine ekilmek yazdığınızda, bu hataları yakalayamaz. Hataları elemenin iyi bir yolu, bu alanda bilgili bir çalışma arkadaşınızdan önemli belge ve taslaklarınızı gözden geçirmesini rica etmektir. En iyi yazarlar bile bir editörün tarafsız bakışından yararlanır.
Stil Redaksiyonunda Adımlar
Görsel etki tasarımı yapın.
Üslubunuzu hitap ettiğiniz insanlara uydurun.
Kısa ve öz olun. Mesajınızı kısa, ama tam olarak verin.
Aktif hitap tarzı kullanın.
Dili doğru kullandığınızdan emin olmak için, metni redaksiyondan geçirin. Dikkatli bir şekilde dilbilgisi, noktalama ve yazım hatası olmadığından emin olana kadar düzeltme yapın. Böylece utanç verici durumlara düşmekten kurtulursunuz.
Bir sonraki sayfada yer alan "Editörün Kontrol Listesi" başlıklı form, çalışmanızı redaksiyondan geçirirken size yardımcı olacaktır.
E-posta kaleme almak
Posta göndermek o kadar kolaydır ki, bazen yazı yazmakla ilgili değilmiş gibi gelebilir. Oysa iş mektubu, bilgi notu ve rapor hazırlarken gösterdiğiniz özeni e-posta gönderilerinden esirgememelisiniz. Bu bölümde sık karşılaşılan bazı sorunlara ve e-postalarınızın etkisini nasıl artırabileceğinize değineceğiz.
Sık yaşanan sorunlar
Çoğu şirkette e-posta en çok kullanılan iletişim yöntemi haline gelmiş bulunuyor, çünkü hızlı, kolay ve ucuz. Ne yazık ki, e-postanın hızı ve kolaylığı iş yazıları yazanlar ve onların şirketleri için çeşitli sorunlara da yol açtı.
Çalışanlar sürekli, zamanlarını boşa harcamalarına neden olan gereksiz mesajlar yolluyor ve alıyor.
Çoğu e-posta aceleyle ve kötü yazılmış oluyor.
Yazarlar bazen iş ortamına uygun düşmeyen ya da duygusal mesajlar yollayabiliyor.
Mesajlar bazen yanlışlıkla yanlış kişilere ya da o mesajı almaması gereken kişilere gönderiliyor ve bunun olumsuz sonuçları olabiliyor.
Bazı e-postalar o kadar çabuk okunuyor ki, okur önemli ayrıntıları kaçırabiliyor.
E-posta göndericileri genel yazı yazma ilkelerine uyarak bu sorunlardan kaçınabilirler.
Konu satırıyla başlayın
Konu satırı mesajınız için başlıktır; okurun ilgisini çekecek ye mesaja kulak vermesini sağlayacak unsurdur. Şu dört işlevi yerine getiren bir konu satırı oluşturmak için, biraz zaman ayırın:
Kilit mesajı içersin ("Satış toplantısı cuma saat 3'e ertelendi")
Sizin almak istediğiniz tepki ya da cevabı içersin ("Yorumlarınızı bugün saat 4'e kadar iletin")
Somut olsun, ama fazla uzun olmasın ("Yarın öğlen yemeği?")
Okurun mesajınızı kolayca dosyalamasını ve yeniden bulmasını sağlasın ("John'un küresel girişim raporu")
Konu satırınız fazla genel ya da belirsizse, okuyucu mesajınızı es geçebilir. Konu satırı boşsa, okuyucu mesajı okumadan silebilir. Unutmayın: Meşgul insanlara genellikle günde elli ila yüz tane e-posta gelir. Mesajınızın açılacağından ve okunacağından emin olmak için, onun diğerleri arasından sıyrılmasını sağlamalısınız.
Siz Olsanız Ne Yaparsınız?
Filiz'in çalışma arkadaşları genellikle onu destekleyen kişilerdir, ama son zamanlarda taleplerini yerine getirmiyorlar. Filiz neden böyle davrandıklarını anlayamıyor. İki hafta önce, konferans özetini ekibe e-pos-tayla yolladığında, cuma sabahı ekip toplantısı yapılacağını bildiren bir not eklemişti. Ama cuma günü toplantıya sadece iki kişi geldi. Bir hafta sonra Filiz yeniden herkese aylık raporlarla ilgili bir e-posta yolladı. Mesajında, üst düzey yöneticilerin zaman zaman toplantılara katıldığından da söz etmişti. Ama şirketin satış bölümü başkan yardımcısı ertesi sabah toplantıda boy gösterdiğinde, ekip üyeleri şaşırmış göründü. Filiz'nin ekip arkadaşları söylediklerini duymazdan mı geliyor? Yoksa o mu arkadaşlarına derdini anlatamıyor? Siz olsanız ne yaparsınız?
Bir e-postada bir konu
Her e-postayı bütünsel bir enformasyon paketi olarak ele alın—bir soru, bir görüş bildirme, bir haber vb. Tutarlı olması için, e-postanızın tek bir mesaj içermesi en iyisidir. Bu yaklaşımın iki avantajı vardır:
Mesajı alanların tek bir mesajı sindirmesi ve buna cevap vermesi daha kolaydır.
Alıcı başkalarının öğrenmesi gerekmeyen diğer mesajları da birlikte yaymak zorunda kalmadan, bu tek mesajı başkalarına iletebilir.
Mesajınızın amacı net olsun
Amacınızı okura hemen, konu satırında ya da mesajın en başında açın. Okurun bunun bir eylem çağrısı mı, bir bilgi talebi mi, yoksa bilgi paylaşma ya da öneri mesajı mı olduğunu anlamasını sağlayın.
Az ama öz yazın ve ekler kullanın
Uzun e-postalarda alıcı ekranda sıkıntı verici bir aşağı yukarı gidip gelme uğraşma zorlanır. Bu yüzden mesajlarınızı kısa tutun. Uzunca bir mesajınız varsa, ileti metni olarak değil, eklenmiş dosya olarak yollayın. E-posta mesajını okura ekli dosyanın ne olduğunu ve bununla ne yapması gerektiğini açıklamakta kullanın. Örneğin:
Merhaba Canan,
Ekte müşteri araştırması raporunun ilk taslağını yolluyorum. Lütfen oku ve perşembeye kadar yorumunla birlikte geri gönder. Teşekkürler, Hasan.
Okurlarınızın kim olduğunu unutmayın
Eş dost ve arkadaşlarınızla yazışırken istediğiniz kadar teklifsiz olabilirsiniz. Ama bir yöneticinizle ya da müşteriyle yazışıyorsanız, e-postanız kısa bir profesyonel bilgi notu biçiminde olmalıdır. Üslubunuzu ve kullandığınız dili okurunuza uyarlayın.
Biçimlendirmeyi basit tutun
E-posta ortamında bir mesajın alıcının bilgisayar ekranında nasıl görüneceğini kontrol edemezsiniz, o yüzden süslü biçimlendirmelerin aktarımda aynı kalacağını beklemeyin. Başlık yazarken ya da vurgu yaparken, bütün harfleri büyük yazın (ama bütün mesajı büyük harfle yazmayın. Bu, bağırmak anlamına gelir). Okurun mesajı hemen kavrayabilmesi için boş alanlar bırakın; iç içe geçmiş uzun bir metni okumak güçtür.
Şirketinizin e-posta politikasını öğrenin
İş yaşamında büyük kolaylıklar sunmasına karşın, e-postalar şirketleri taciz ve iftira davalarına açık hale getirir. Bu yüzden, pek çok şirket e-postaların işyerinde nasıl kullanılması gerektiğine dair net politikalar oluşturmuştur. Şirketinizin böyle bir politikası olup olmadığını öğrenin.
Ne zaman e-posta göndermemek gerektiğini bilin
E-posta pek çok kurumda tercih edilen iletişim yöntemi olabilir, ama her zaman en verimli ya da uygun yöntem değildir. Şirketin e-posta politikasının yanı sıra, şu önerileri de dikkate alın:
E-postayla özel mesajlar yollamaktan kaçının. Kişisel ya da mahrem bilgileri aktarırken, o kişiyle buluşun ya da telefonlasın.
E-posta etkin sonuç vermiyor gibiyse, kişiyle yüz yüze görüşün. Bir sonuca varmadan karşılıklı e-posta atıp duruyorsanız, bunu ister saatlerdir, ister bir
kaç haftadır yapıyor olun, telefon edip bir araya gelmek için bir randevu ayarlayın. Genel bir kural, e-posta sayısını dörtle sınırlı tutmaktır.
Toplu e-postaları silin, başkalarına iletmeyin.
E-postayla duygularınızı dile getirirken özellikle dikkatli olun. Espriler yanlış anlaşılabilir, eleştiriler yanlış yorumlanabilir ve öfke duyguları iyice kabarabilir. Niyetinizin doğru anlaşılacağından emin değilseniz, mesajı göndermeyin. Yüz yüze görüşmek ya da telefonlaşmak daha iyi bir seçenek olabilir.
E-Posta Yazmak İçin İpuçları:
Okurunuzun mesajı silmeyeceğinden emin olmak için, kilit mesajınızı konu satırında belirtin.
Mesajınızı kısa tutun. Bütün ilgili enformasyonu ilk ekrana yerleştirmeye çalışın.
Bir e-postada tek bir konu ele alın.
Yollamadan önce mesajınızı redaksiyondan geçirin ve yazım hatalarını düzeltin.
Asla öfkeli bir anınızda mesaj yollamayın. Bunun için iyi bir sınama, söylemek istediklerinizi o kişinin yüzüne karşıda söyleyip söyleyemeyeceğinizdir. Yüzüne söyleyemeyeceğiniz sözleri e-postayla da göndermeyin.
Size gelmiş bir mesajı başkasına iletirken, orijinal konu satırını kontrol edin. Yeni okur konuyu anlayacak mı? Anlamayacaksa, gerektiği gibi düzeltin.
Bir bitiriş cümlesi ekleyin. Dışarıdan okurlara basit bir "saygılarımla" ya da "saygılar sunarım" yeterli olacaktır.
Şirket içi mesajlarda kuruluşunuzun kurallarına uyun.
Kime satırını Gönder düğmesine basmadan önce doldurun; böylece tamamlanmamış bir mesajı yollama ya da mesajı yanlış kişiye yollama olasılığını azaltırsınız.
E-postaları sadece onları alması gereken kişilere gönderin.
Mesajınızı Odaklandırın
Filiz'in ekip arkadaşlarına derdini anlatamamasının nedeni, e-postalarda çok fazla enformasyon aktarmaya çalışmasıdır. Kural olarak, her mesaj tek bir konu içermelidir. E-posta çok sayıda konuyu ele alır ve uzun olursa, okur mesajın içinde kaybolabilir ve bütün postayı okumayabilir. Ayrıca Filiz'in hem konu satırında, hem de mesajın başında mesajın amacını belirtmesi gerekir. İnsanların bir toplantıya katılmasını istiyorsa, hemen başta buna dikkatlerini çekmelidir. Filiz ayrıca e-postaları kısa ve öz tutmalıdır. Özlü olmak genellikle herkesin yararınadır.