Ormanlarla ilgili çalışma insanların, diğer insanların yaptıklarını, kabul görmeyen bir davranış dahi de olsa yapmaya karşı doğal bir eğilimleri olduğunu gösterdi. Her ne kadar biz daha uygun davranışlar sergileyen insanların hareketlerinin mesaj olarak verilmesini istesek de bu her zaman mümkün değildir. Böyle durumlarda ikna edici ne olmalıdır? Bu araştırmada, Kaliforniyalı üç yüz adet ev sahibi haftalık enerji kullanımlarını kaydedecekleri konusunda işbirliği yaptılar. Daha sonra araştırmacılar katılımcı olan her eve gidip haftalık harcanan enerji miktarının taban seviyesini aldı. Daha sonra her evin kapısına harcadıkları enerji miktarının komşu evlerle olan kıyaslamasının bulunduğu küçük bir kart asıldı. Normal olarak bazı evler ortalamanın altında harcarken, bazıları da üstünde harcamakta idi.
Bir sonraki haftalarda, önceleri komşu evlerden daha fazla harcayan evlerde 5.7 oranında azalma görüldü. Bu şaşırtıcı değil ama asıl şaşırtıcı olan ilk haftalarda komşu evlerden daha az enerji harcayan evlerde, enerji kullanımında 8.6 oranında artış görülmesiydi. Bu sonuçlar gösteriyor ki çoğu insan "manyetik ortalama” ya göre davranırlar. Bu da, ortalamadan uzaklaşan insanların mıknatısa çekilen metaller gibi ortalamaya çekilme eğiliminde olmasıdır. İnsanlar daha önce istenen ya da istenmeyen şekilde davransalar bile, hareketlerini standartlar doğrultusunda değiştirmeye çalışırlar.
Peki o zaman sosyal olarak bilinçli davranan insanlar daha az kabul gören davranış şeklinden kendilerinin saptıklarını öğrendiklerinde ortaya çıkan olumsuz sonuçları nasıl engelleyeceğiz? Halkın onların davranışlarını onaylaması bir çözüm yolu olabilir. Ama nasıl? Bu onaya bir şekilde semboller eşlik edebilir. Böyle bir sembol sadece enerji kullanımında istenen idareli kullanımı değil, pozitif yönde takviyeyi de sağlar. Fakat ne tarzda bir sembol kullanmalıyız? Başparmak yukarı resmi mi? Ya da sadece gülen bir surat? Bu fikri test etmek için çalışmalara bir araştırma daha eklendi. Enerji tüketimi araştırmasına katılan evlere, çevredeki evlerin harcadıkları enerji ortalamasından daha az veya daha çok harcadıklarına göre gülen ya da kızgın suratlı kartlar konuldu. Alınan bilgilere göre kızgın suratlı kartlar çok fazla değişiklik yaratmadı. Diğer bir deyişle, zaten ortalamanın üzerinde enerji tüketimi yapan evlere konulan kızgın suratlı kartların etkisi olmadı. Fakat gülen surat konulan evlerdeki enerji harcaması aynı, az şekilde devam etti.
Bu çalışmanın sonucu sadece sosyal ölçünün gücünün nasıl insanları güçlü bir mıknatıs gibi çektiğini göstermek değil, ayrıca mesajımızın onu alan halkın yarısında olumsuz sonuçlar doğurma olasılığı olduğunu göstermekti. Onayımızı ve takdirlerimizi zaten sosyal olarak istenen yönde davranışlar gösteren insanlara sunmalıyız.
Örneğin bir şirkete ait raporların halka açık hale geldiğini ve raporlarda işe geç gelen çalışan oranının 5.3 olduğunu düşünün. İyi haber, bu orandan daha geç gelenler en azından ortalamayı yakalamaya çalışacaklardır. Kötü haber ise dakik olanlar içindir. Çalışmalar gösteriyor ki, zamanında işe gelenler bu davranışları için övülmeli, açıkça dakik olmanın takdir edildiği belirtilmelidir.
Kamu hizmetlerinde çalışanlar verdikleri mesajın etkilerini de düşünmelidirler. Her ne kadar okuldan kaçan öğrenci sayısı çoğalsa da, okul yetkilileri, öğretmenler ve diğer eğitim personelleri çocuklarının okula devamlılığını izleyen ebeveynleri açıkça belirtip onları takdir ederken, böyle olmayan velileri de onaylamayan bir tutum içine girmelidirler. Kısacası kasadaki kötü elmalar arasında kalan iyi elmayı korumak için, ona takdirinizi göstermelisiniz.