Güven tüm ilişkilerin özündedir.
Her günkü işinizdeki bir ana yönlendirici de güven (ve dolayısıyla asla bu güvene ihanet edecek bir şey yapmamak) olmalıdır. Herkesin güvendiği biri olmayı hedefleyin.
Kendinize her gün şu soruyla meydan okumalısınız: "Bana güvenilebilir mi?" Örneğin, "Bu sabah geri döneceğime söz verdiğim o telefon konusunda bana güvenilebilir mi?" veya "Baskı altında ezilen meslektaşıma destek vermek konusunda bana güvenilebilir mi?"
Güven günlük davranışlarımıza olduğu gibi şirketlerin uzun dönemli faaliyetlerini ele alış tarzlarına da uygulanabilir. Açıklık, dürüstlük ve bütünlüğün yanı sıra adalet de olduğunda güven ortaya çıkar. Her ticari işleme ve bunun için gerekli olan tüm ilişkilere uygulanabilir.
Eğer bankerler yatırdığınız değerli nakit paralarınızla borsada oynuyorsa o zaman güveni kötüye kullanma söz konusudur. Dolayısıyla, İzlanda'yı devasa sanal bir serbest yatırım fonuna dönüştüren ve 2008 Ekiminde İzlanda'nın ekonomisini neredeyse iflasa götüren spekülatörler, tıpkı İngiltere'deki birçok yerel yönetime İzlanda finans kuruluşlarına fon yatırmalarım öneren "profesyonel finans danışmanları" gibi, güveni kötüye kullandılar.
Diğer bir örnek de, Çin'deki belirli besin üreticilerinin süt ürünlerine toksik melamin maddesi bulaştırdıklarının keşfedildiği "2008 melamin skandalı"dır. Bunun sonucunda bebekler öldü ve binlerce insan böbrek taşından mustarip oldu. Bu bir güveni kötüye kullanmaydı.
Bunlar büyük örneklerdir. Her günkü davranış tarzına ilişkin daha küçük örnekler de eşit derecede önemlidir. Bir e-postaya zamanında yanıt vermek konusunda size güvenilebilir mi? Başarmayı taahhüt ettiğiniz bir şeyi gerçekleştirmeniz için size güvenilebilir mi? Doğruyu söylemek ve hatalarınızı örtbas etmemek konusunda size güvenilebilir mi? Ödünç aldığınız parayı geri ödemeniz konusunda size güvenilebilir mi? Daha başka milyonlarca örnek vardır.
Bir kuruluşta aranır olan insanlar yüzde 100 güvenilir olanlardır. Bu üst düzey yöneticilerin de eşit derecede güvenilir olduklarını ima eder (ve elbette bazı üst düzey yöneticilere hiç güvenilmeyeceği çok açıktır—2001 yılındaki Enron skandalı gibi.
Londra İşletme Okulu'ndan Profesör Donald Sull, "yapabilmek" için taahhütte bulunmaya (veya söz vermeye) hazır ve bu taahhütleri (ve sözleri) tutacaklarına güvenilebilen çalışanlarınızın olması gerektiğini ileri sürer.
Herhangi bir kariyerin inşasında tümüyle güvenilir olduğunuza dair bir itibar yaratmayı amaçlamanız esastır. Bu, meslektaşlarınız tarafından nasıl yorumlanırsa yorumlansın, ancak her günkü davranışlarınız bu değere (güvene) uygun olduğunda kazanılabilir.
Uygulamalar:
Güvenilir bir biçimde hareket etmek için kendinize güvenmeye ihtiyacınız vardır. Bu, söylediğiniz ve yaptığınız her şeyin güvenilirlikle uyumlu olduğunu temin eden kişisel disiplinler (örneğin, izleme yöntemleri gibi) yaratmak demektir.
Ayrıca tüm taahhütlerinizi yerine getirmeniz için herkesle olan ilişkinizde kendinizi acımasızca eleştirmeniz gerekir.