Neden bir günlük tutmalısınız?
Geçenlerde 2. Dünya savaşında yazılmış bir kitap okudum. Ağustos 1940'ta Almanların Paris'i işgalinden bir ay sonra, şöyle yazılmış: Almanlar senenin sonunda çekilecek. Bugün 2. Dünya Savaşı ile ilgili bir tarih kitabını açtığınızda tamamen farklı bir hikâyeyle karşılaşırsınız. Fransa'nın dört yıl süren işgali katı bir savaş mantığını izliyor gibi. Geçmişe bakıldığında savaşın gerçek akışı bütün senaryolar arasında en muhtemel olanmış gibi görünüyor. Neden? Geri görüş önyargısının kurbanı olduğumuz için.
Bugün 2007'nin ekonomi tahminlerini okuduğunuzda, o zamanlar 2008 ila 2010 yılları için beklentilerin ne kadar olumlu olduğuna şaşırırsınız. 2008'de, finans piyasası içeriye doğru çöktü. Bu finans krizinin sebepleri sorulduğunda aynı uzmanlar kesin bir hikâyeyle yanıt veriyor: Alan Greenspan döneminde parasal genişleme, ipoteklerin kabulünün rahatlığı, yozlaşmış derecelendirme kuruluşları, öz sermaye yönetmeliklerinin gevşekliği vs. Geriye bakıldığında finans krizi tamamen mantıklı ve zorunlu görünüyor. Ama yine de tek bir ekonomist -dünya genelinde onlardan yaklaşık bir milyon tane var- bile bu krizin kesin seyrini önceden söylemedi. Aksine, bir uzmanlar topluluğunun geri görüş önyargısının tuzağına bu derece düştüğü enderdir.
Geri görüş önyargısı en inatçı önyargılardan biridir aslında. Onu ben-bunu-zaten-hep-biliyordum-fenomeni olarak tanımlamak gayet yerinde olur: Geriye dönüp bakıldığında her şey mantıklı bir gereklilik doğrultusunda ilerliyormuş gibi görünür.
Şansı yaver gittiği için başarıyı yakalamış bir CEO, geriye dönüp baktığında başarısının olasılığını tarafsız bakışla olduğundan çok daha yüksek görür. Ekonomi gazetecileri bugün Google'ın üstünlüğünün önüne geçilemez olduğunu yazıyor. Oysa internetin başlangıcında, 1998'de bu tür bir gelecek öngörüsüyle karşılaşsalar hepsi gülüp geçerdi. Özellikle uç bir örnek daha vereyim 1914'te Saraybosna'da tek bir merminin sonraki 30 yıl boyunca dünyanın tamamen altını üstüne getireceği ve 50 milyon insanın hayatına mal olacağı, geriye dönüp bakıldığında trajik ama akla uygun görünüyor. Her çocuk bunu okulda öğreniyor. Ama o zamanlar, 1914'te, kimse işlerin böylesine çığırından çıkmasından endişe etmezdi. Kulağa fazlasıyla absürd gelirdi.
Geri görüş önyargısı neden bu kadar tehlikelidir? Çünkü bu önyargı sebebiyle, geleceğe dair, aslında yapabildiğimizden daha iyi tahminler yaptığımızı sanırız. Bu bizi kibirli kılar ve hatalı kararlar almaya iter. Ve bunu özel "varsayımlarda" da yaparız: "Duydun mu? Selma ile Kenan ayrılmışlar. İlişkinin yürümesi mümkün değildi zaten, birbirlerinden o kadar farklılar ki." Ya da: "Yürümesi mümkün değildi zaten, birbirlerine o kadar benziyorlar ki." Ya da: "Yürümesi mümkün değildi zaten, sürekli dip dibelerdi." Ya da: "Yürümesi mümkün değildi zaten, birbirlerinin yüzünü gördükleri yoktu."
Geri görüş önyargısı ile savaşmak kolay değildir. Araştırmalar, bu önyargıyı bilen insanların da diğerleri kadar sık aynı tuzağa düştüğünü gösteriyor. O açıdan bu yazıyı okuyarak zaman kaybettiniz.
Ama yine de bilimsel deneyimden çok kişisel deneyimlerimden bir tüyo vereyim: Bir günlük tutun. Politikaya, kariyerinize, kilonuza, borsaya dair gelecek için öngörülerinizi yazın. Zaman zaman notlarınızı gerçek gelişmelerle karşılaştırın. Ne kadar kötü tahminlerde bulunduğunuza şaşacaksınız. Ve tarihi de bu gözle okuyun. Sonradan oluşan, kesif teorileri değil, o zamanlar yazılmış günlükleri, eski gazeteleri, o zamanın tutanaklarını okuyun. Bu size, dünyanın öngörülemez olduğunu çok daha iyi hissettirecektir.