Her işyerinde dedikodu yapıldığım biliyoruz. Dedikodu, kocaman bir bardak kremalı sıcak çikolata gibi İnsanın ağzını sulandırır. Kan dolaşımını ve kalp atışlarını hızlandırır. İşyerinde, insanlar kimin neden terfi aldığının, kimin kiminle tartıştığının, kimin İşleri berbat ettiğinin, kimin kovulmak üzere olduğunun, kimin çocuğunun tutuklandığının, kimin barda sarhoş yakalandığının dedikodusunu yaparlar.
İşyerindeki dedikoduyla ilgili en büyük sorun (insanları incitmesinin ve doğruluktan uzak olmasının yanı sıra) patronların bunu büyük bir zaman kaybı olarak görmesidir. Çalışanların dedikodu yapmasından hoşlanmazlar, çünkü bunun onların değerli çalışma saatlerinden çaldığını düşünürler. Kendileri de yanlış bilgilendirmenin neden olduğu "yangınları" söndürmek için saatler harcamaktan çekinirler. Söylenti ve spekülasyonlar, işyerindeki takım ruhuna zarar verir; çalışanlar arasında güvensizliği ve sadakatsizliği besler, bu da verimliliği ve etkinliği olumsuz etkiler.
"Dedikodu güveni zedeler; çalışanları birbirlerine doğrulan söylememeye ve birbirini yargılamaya iter," diyor ihtilafların çözümü konusunda uzman eski bir yargıç olan James W. Tamm. "Bunlar da işyerinin gücünü zayıflatır."
Bu nedenle İşyerinde dedikodu yaparsanız, patronun gözüne batabilirsiniz. Çünkü dedikodu yıkıcıdır ve yasal problemler de dahil olmak üzere birçok soruna neden olabilir.
İşverenler, işyerindeki dedikodu yüzünden psikolojik travma yaşadığını ileri süren çalışanlarla karşılaşmaktadır. Dahası, dedikodu yüzünden cinsel tacize uğradığını ve vatandaşlık haklarının ihlal edildiğini iddia eden çalışanlar da vardır. Yasalar, insanları cinsel yönlendirme gibi şeylere dayalı olarak İstismar etmeyi yasaklamaktadır. Patronlar, şirketlerin hukuki sorunlardan uzak durması gerektiğini bilirler; bu nedenle olası sorunların Önünü kesmek isterler. Bu da dedikodu yapan çalışanların işten çıkarılması anlamına gelebilir.
Bu noktada kimileri, dedikodunun işyerinin soluk alması açısından gerekli olduğunu söyleyebilir. Sonuçta kimin ne yaptığını bilmek Önemlidir, değil mi? Bütün oyuncuları tanımak ve çeşitli alanlarda olup bitenlerden haberdar olmak kariyerde basan sağlamak açısından Önemli değil midir? Hem evet hem hayır, Network oluşturmak ile dedikodu yapmak arasında fark vardır. Network oluştururken, diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurar, performansınızı geliştirmek için iletişimi ve anlayışı güçlendirirsiniz. Dedikodu ise gereksizdir, zararlıdır ve olumsuz etki yaratır; birilerinin foyasını meydana çıkarır, o kadar.
Kariyerinizi korumak ve patronunuzun hukuki sorunlar yaşamasını önlemek istiyorsanız, dedikoducu olarak tanınmaktan kaçınmalısınız. Bunun için şunları yapmanız gerek:
Dedikoduculara fırsat vermeyin.
Yemekhanede ya da su ısıtıcının başında bir dedikoducuya yakalandığınızda, "Ah özür dilerim. Gitmem gerek. Acilen bitirmem gereken bir iş var," deyip oradan uzaklasın. Dedikoduya meraklı birinin sizi odanızda ya da masanızda köşeye sıkıştırmasına da izin vermeyin. "Bu işi bitiremezsem, geceyi burada geçirmek zorunda kalırım," deyin ve elinizdeki işle ilgilenmeye başlayın. Gerekirse meşgul numarası yapın.
Dürüst olun.
İşyerinde bir şeyi söylemeden önce, bunun doğru olduğundan emin olun. Bir konuyu daha ilginç hale getirmek için gerçekleri çarpıtmayın ya da süslemeyin. Yarattığınız spekülasyon, patronunuzun söylentinin ya da dedikodunun uyak izlerini kapınıza kadar takip etmesi halinde, çok tatsız sonuçlar doğurabilir.
Tutumlu olun.
Her konuda bir yorum yapmanız ve fikir beyan çimeniz gerekmez. Olumlu bir katkı sağlayacağınızı düşünmüyorsanız, hiçbir şey söylemeyin. Sözcüklerinize dikkat udin; dedikoducular sizin her konuda çene çalmaya meraklı olmadığınızı anlasınlar.
Yazılı görün.
Bir gazeteci olarak, bana her şeyi defalarca kontrol etmem öğretildi. Bir hatayı yazılı olarak görmekten daha kötü bir şey yoktur. Hata orada öylece durur, siz de kendinizi çok kötü hissedersiniz. İşyerinde konuşmadan ya da birini dinlemeden önce, ertesi sabah bu sözleri gazetenin birinci saygısında görmeniz halinde neler hissedeceğinizi düşünün. Eğer sizin açınızdan bir sorun yoksa, devam edin. Ancak mahcup olacağınızı ve utanacağınızı hissediyorsanız, düşüncelerinizi kendinize saklayın.
Altın Kural.
İşyerinde biri sizin hakkınızda dedikodu yapsa ne hissederdiniz? Yan doğrulan dile getirmeden veya bunları dinlemeden önce, kendi değerlerinize şöyle bir bakın.
Boğayı boynuzlarından yakalamaya çalışın.
Bazı dedikoducular çok akıllıdır; ne demek istediklerini açıkça söylemezler; sadece ipuçları verirler. Onları sorgulamaya çalışın. "Bununla lam olarak ne kastediyorsun?", "Bu nerede ve ne zaman oldu, sen orada miydin?" gibi sorular sorun. Bu tür bir yaklaşım dedikoducunun dilini tutmasını sağlayabilir.
Son olarak, eğer dedikodu yapılırken dilinizi tutabilirseniz, bir de vaktini dedikodu yaparak geçirmek İsteyenleri engelleyebilirseniz, daha kısa sürede daha fazla iş çıkarabildiğinizi görürsünüz. Hangi patron daha etkin ve üretken olan bir çalışanı takdir ermez ki?