Eğer kolaysa, bu çalışma değildir.
Erken başlayın, geç bitirin, ekstra çabayı harcayın ve işteyken hiçbir şey yapmayarak zaman harcamayın. Çalışma sizin için iyidir, sıkı çalışma daha da iyidir. İş olmazsa maddi yardım için devlete yalvarırsınız. Bunun önüne geçmek için mümkün olan her şeyi yapın. O kadar çok çalışın ki, canınız acısın! Sonra durun.
Aralık 2008'de Britanya'nın en yaşlı çalışanı 105 yaşında öldü. Jim Webber bahçıvandı ve ancak 104 yaşında, sonbahar gelip soğuk ve rutubet eklemlerine acı verdiğinde çalışmayı bıraktı. Kızı "Onun bu kadar uzun süre yaşamasını sağlayan, dışarıda çalışmaya olan sevgisiydi" dedi. Jim, köyünde yaşadı ve köy sakinlerine, yerel birahanede iş yaptı; çimleri biçti, çalıları kırptı ve genel anlamda bahçıvanlık yaptı.
Yukarıdaki hikâyeden insan çok çalışmanın kimseye zararı olmadığı sonucunu çıkarabilir. Gene de yaşam zordur, iş zordur. Aslında milyonlarca insan için bırakın iş bulmayı ve ailelerini doyurmayı, başlarını bir çatının altına sokmak bile yeterince zordur. Bu durum, ekonomik durgunluk zamanında özellikle şiddetli bir hal alır.
Çalışma fırsatına değer verilmeli ve bu fırsat tembel bir "uğraşamam" tavrıyla bir kenara atılmamalıdır. Hepimiz gördüğümüzde zor işi tanırız. İki yıl önce Birleşik Krallık'tan göç ettim. Tüm eşyalarımı paketlememe ve onları yurtdışına göndermeme yardım etmeye gelen iki adam inanılmaz sıkı çalıştılar. Hiçbir şekilde işi gevşettiklerini görmedim. Aksine, alınlarındaki teri gördüm. Ama uzun bir çalışma gününün sonuna gelindiğinde gülümsüyorlardı ve iyi bir iş başardıkları için gururluydular. Onların bir günde yaptıkları işi başkaları iki günde yapar ve iki kat da para isterdi. Sonuçta başarılı olanlar çok çalışanlardır.
Batı toplumunda çalışmanın "kötü" olduğuna ve kaçınılması gerektiğine dair egemen bir değerler sistemi vardır. Daha kısa çalışma haftaları ve daha uzun tatiller hususunda baskılar olmasının ve çoğu insanın "pazartesi sabahı sendromundan" yakınmasının ve "cumaya kadar bekleyemeyeceğim" demesinin nedeni budur. Hafta sonları ve resmi tatiller iyi olarak görülürken, çalışma günleri "kötü" olarak kabul edilir. Çalışmaya karşı olan bu direnç bulaşıcıdır ve çalışanların iş sözleşmelerinde belirtilen işin asgarisini yapmaları sonucunu doğuran bir tavır oluşturur. Temel çalışma saatleri ve "işyeri kurallarının gerektirdiği asgari işi yapmak" görüşleri de savunulabilir, ama küresel rekabetçiliğin gerçekliği, en çok çalışanların en fazla başarıya ulaşanlar olduklarıdır.
Çok çalışmak sömürülmenize izin vermeniz demek değildir. Çok çalışmak şirketinizin beklediği sonuçlara ulaşmak için her türlü gayreti göstermek ve arzu ettiğiniz takdirde daha da fazlasını yapmak anlamına gelir. İnsanlar aşırı çalışma saatleriyle veya "iki kişinin işini yapmakla" ilgili aşırı talepler yoluyla ne zaman sömürüldüklerini bilirler. Çok çalışmak gönüllü yapılan bir şeydir ve sadece kuruluşun değil, aynı zamanda sizin iyiliğiniz içindir. Çok çalışmak kariyerinizin ilerlemesine de yardımcı olur, çünkü terfi almak için rekabet ederken diğerlerinden daha büyük bir katkınız olduğunu gösterebilirsiniz.
Çok çalışmak zihinsel bir tavırdır ve bir işte kalmanın yanında "herkesin istediği o çalışkan insan" olma kararlılığınızı yansıtır. "En tepeye giden yol “işinizde çok fazla çalışmakta geçer."
Elbette çekilmesi gereken bir çizgi vardır. İşkolikler tükeniş riskiyle karşı karşıyadırlar ve her türlü hastalığa, sosyal rahatsızlığa karşı savunmasızdırlar. Yorgun insanlar (tehlikeli değilse bile) kötü kararlar da verirler. O çizgiyi sadece siz çekebilirsiniz. Bedeniniz, zihniniz ve kalbiniz (eğer eşiniz ve aileniz değilse) size ne zaman "duracağınızı"—ne zaman artık yettiğini— söyleyecektir. Böyle olsa bile çok çalışma kapasitemiz yüksektir ve çoğu insanda sınırlar her zaman daha ileriye genişleyebilir. Daha önce de sözü edildiği gibi, eğer işinizi seviyorsanız, onu iş olarak görmeniz zor olacaktır. İşiniz, hafta içi günlerde (bazen cumartesi günleri de) uyanık olduğunuz saatlerin çoğunu harcadığınız uğraşınız ve misyonunuz haline gelecektir. Ama bilge adamın en başta söylediği gibi, "her hafta bir gün tatil yapın".
Uygulamalar:
İş arkadaşınızın, sizi, çalışma oranınızı dayanılmaz kılacak bir başarıya maruz bırakmasına izin vermeyin. İş arkadaşlarınızdan daha çok çalışmanız bir günah değildir.