Uyanık olduğunuz her zaman, bu boş laf etmeler, bu lakırdılar sürüp gider. Kimileri buna alt-konuşmalar diyor, kimileri de alt-yazı. Bilinçaltınızın salıverdiği yargı ve yorumların duraksız akışından oluşur bu. Eminim şimdi de oluyordur size, tam da bunları okurken! Yanlış mı?
Bunun sizi yönlendirmesine izin vermeyin! İşte orada duruyor ve yapabileceğiniz birşey yok; ama sık sık size bir çözümün önünü tıkayan şeyler fısıldayıp duracaktır. Onu susturmak içfh bilinçli bir girisimde bulunmanız gerekebilir. Bu iç lakırdılar özellikle dinleme yeteneğinizin önünü tıkar. Birşey söylenir ve siz aniden kopuverirsiniz: "Ah, bu kesinlikle işlemez, hiç umut yok, ne diye beni dinlemiyorlar ki? Bu şeylerin hiçbiri işlemez, tüm parayı buna harcayacaklar da ne olacak? Yakında iş hayatına elveda diyecekler... para demişken, akşam eve giderken yol üzerindeki bankamatiğe uğramayı unutmamam lazım, umarım çalışıyordur, böyle şeylere ne zaman gereksinim duysanız bozuk olurlar, son defasında, hani mutlaka bir tane bulmam gerekiyordu, arabamla üç ayrı yere gitmek zorunda kaldım ve ne oldu? Arabaya döndüğümde sileceğe iliştirilmiş bir trafik cezası buldum! Kahretsin! Cezayı ödemeyi unutmuşum, bahse girerim zamanı geçmiştir ve yakında bir mahkeme çağrısı gelir, nereye koyduğumu bir bulabilsem, artık masamın üstünü düzeltmem gerek, kimbilir başka neler bulacağım." Evet, ne diyordunuz?
Eğer izin verirseniz, bu iç lakırdılarınız sizi kolaylıkla yönetmeye başlayacaktır. Onu eleştiri ve yargılarınızla birlikte olabildiğince sessiz sakin tutmayı istemelisiniz. Onu düşünmenizle uyumlu tutmaya çalışın. Size rakip olacağına ortak olsun. "Bak bu iyi. Bu işi iyi beceriyorsun! Bunu sevdim. İyiye gidiyoruz. Bu işe yarayacak. Dene bir, çok hoşlanacaksın. Üstüne bastın. Neden Olmasın? Elbette! Tabii becerebiliriz. Becermeliyiz. Sen istiyorsan ben de isterim."